 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1980/3312
K: 1980/3981
T: 18.09.1980
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Eskişehir 1. Asliye Hukuk Hakimliği)'nce verilen 10.10.1979 tarih ve 500/563 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinin de aralarında bulunduğu 70 ortaklı davalı kooperatifinin ana sözleşme ve kanun hilafına 1978 yılı genel kurulu toplantısını yapmadığı gibi bakanlıkça bu konuda yapılan uyarıya da cevap verilmediğini ileri sürerek ortaklığın 1/10 nisabını teşkil eden müvekkilinin genel kurulu toplantıya çağırmaya izin verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevabında ortakların 1/10 nu tarafından öncelikle olağanüstü toplantı için yönetim kuruluna veya denetçilere başvurulması gerektiği halde, bu işlemin yapılmadığını, ayrıca davacılardan üçünün kooperatifçe ihraç edildiğini, bu nedenle davacının 1/10 nisabı temin edemediklerini ve eski yönetici olan davacılar aleyhine kooperatifçe tazminat davası açılmış bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacılardan üçü hakkındaki ihraç kararının kesinleşmediğinden ortaklık sıfatları devam ettiği ve davacıların ana sözleşmenin 25 nci maddesinde belirtilen presedüre uydukları halde genel kurul toplantıya çağrılmadığından davacılara kooperatif genel kurulunu olağanüstü toplantıya çağrı yetkisi verilmesine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacılar kooperatif ana sözleşmesinin 25 ve 1163 sayılı Kooperatifler Yasasının 44 ncü maddesine dayanarak kooperatif genel kurulunun olağanüstü toplantıya çağırma yetkisinin kendilerine verilmesini istemişlerdir. Ana sözleşmenin ve Kooperatifler Yasasının anılan maddeleri hükümlerine göre, ortaklardan en az 1/10nun koşullarını yerine getirmek şartı ile, bu istekte bulunmaya hakkı vardır. Kooperatifin 70 üyesinin bulunduğu ve 7 ortak tarafından dava açıldığı dosya münderecatından anlaşılmakla üye sayısının onda biri tarafından dava açma koşulunun yerine getirilmiş olduğu görülmektedir. Ancak ana sözleşmenin 25. Kooperatifler Yasasının 44 ncü maddeleri ortaklardan onda biri tarafından bu şekilde bir istekte bulunabilmesini diğer başka koşullara da bağlanmıştır. Bunlardan birincisi, ortaklardan onda birinin toplantı yapılmasını yönetim kurulu veya denetçilerden yazılı olarak istemeleridir. İkincisi de bu istek üzerine yönetim kurulu veya denetçilerin bu istek tarihinden itibaren belli süre içinde "ana sözleşmeye göre 20 gün, yasaya göre 10 gün" zarfında toplantıya çağrıyı yapmamış olmalarıdır. Ancak bundan sonradır ki, istek sahiplerinin çağrı için bakanlığa müracaat ve bakanlık tarafından da çağrı yapılmadığı takdirde mahkemeye müracaat hakları doğmaktadır. Yukarıda belirtilen yönetim kurulu veya murakıplara başvurma ve onların süresinde toplantı çağrısı yapmamaları koşulları gerçekleşmedikçe istek sahiplerinin mahkemeye müracaat haklarının doğduğu kabul edilemez. Nitekim anonim şirketlere ait TTK.nun 366 ve 367 nci maddelerindeki benzer hüküm hakkında öğreti de aynı görüştedir. (Prof. Hayri Domaniç, Anonim Şirketler, 1978. s. 587 ve devamı, Poroy, Tekinalp, Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku 1977 s. 298, 639, Doç. Fahiman Tekil, Şirketler Hukuku, 3 ncü cilt, Limited Şirketler ve Kooperatifler, 1978 s. 113-114. İsmail Doğanay, Türk Ticaret Kanunu Şerhi 2 cilt 1974, s. 816, 818).
Dosyadan ve özellikle bilirkişi raporu ile davacıların gerek dava ve gerekse cevaba cevap dilekçeleri içeriğinden davacıların ana sözleşmenin 25 ve Kooperatifler Yasasının 44 ncü maddelerinden mahkemeye müracaat hakkının doğması için ön koşul olarak getirilmiş bulunan toplantıya çağrı için ilk önce yönetim kurulu veya denetçilere başvurmuş olma koşulunun mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda gösterilen gerekçeler ile bu yola gitmeden mahkemeye başvurarak çağrı için izin verilmesi istenemeyeceğinden isteğin bu nedenle reddi gerekirken bu koşullar aranmaksızın yazılı ollduğu şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ile hükmün temyiz eden davalı kooperatif yararına bozulmasına ve 3000 lira duruşma avukatlık ücretinin davacılardan alınarak davalı kooperatife verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 18.9.1980 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.