 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1980/6595
K: 1980/7272
T: 11.12.1980
DAVA : Davacı, iş kazasında ölen sigortalı işçinin sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara , toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici nedenlere görei davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2 - Yasal dayanakları gösterilmeksizin 7/13987 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yapılan avans niteliğindeki yardımların rücu alacağına dahil edilmesi usule ve yasaya aykırıdır.
3 - Gerçi, evlenmemiş kız çocuklarına Sosyal Sigortalar Kurumu'nca bağlanmış sürekli işgöremezlik gelirinin -bunlar evlenmiş olmadıkça- yaşamları boyu süreceği 506 sayılı SSK.nun 23/VII. maddesinin açık hükmü gereğidir. Şu yönden, evlenmemiş kız çocuklarının yaşamları boyunca bakım gereksinmesi içerisinde olacaklarını ve ölenin destek yadımlarından yararlanacaklarının kabulüyle destekten yoksun kalma tazminatının bu esaslar çevresinde belirlenmesi gerektiği yollu mahkeme görüşü benimsenemez. Nitekim bugüne dek süre gelmiş içtihat ve uygulamada -hiçbir sapma gözetmeksizin- bakım ihtiyacının ve destek yardımının son bulacağı varsayılan (farzedilen) tarih itibariyle destekten yoksun kalma zararının giderilmesini öngörmüştür.
Şu duruma göre bu konuda çözümlenmesi gereken sorun, evlenmemiş kız çocuğunu bakım ihtiyacının ne zaman sona ereceği noktasında toplanmaktadır. Hiç şühesiz, bu yönden - hiç değilse bu günler için kız ve erkek çocuklar arasında bir ayırım yapmak gereklidir. Gerçekten yaşam deneyimlerine göre erkek çocuklarının bakım ihtiyaçlarını kural olarak 18 yaşında sona ermiş bulunması, baskın olasılıktır (ihtimaldir). Zira, bu yaştan itibaren erkek çocuğun kendi çalışıp kazanarak gereksinmeleri bizzat karşılayacağı varsayılmaktadır. Günümüzde geçerli değer ölçülerinin bir sonucu kural olarak, evlenmesini baskın olasılık içerisinde bulunduğu yaştır. Türk Medeni Kanunun 152/11. maddesi de bu yönü belirgin biçimde doğrulamaktadır. Bundan ötürü, bu konuda ameli bakımdan önemli olan, bu yaşın hagni yaş olduğudur.
Bu yönden, köylerde ve kentlerde evlenme yaşlarının birbirinden ayrımlı bulunduğu açık-seçiktir. Bu açıdan soruna yaklaşıldığında, kız çocuklarının evlenme çağlarını kural olarak köylerde 18; kentlerde ise 22 bulunduğunun üstün olasılık olarak kabulü mümkündür. Elbetteki bu kural, gerçeğin olasılıklara ve varsayımlara üstünlüğü ilkesini bertaraf etmez. Giderek, her somut (müşahhas) olayda özellikelerin gözönünde buludurulması ödevini ortadan kaldırmaz. Lakin, böyle bir durum var olmadıkça, mahkeme, belirlenen esas içersinde destekden yoksun kalma tazminatını belirlemekle yükümlüdür.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde ilgililere iadesine,11.12.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.