 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1980/6254
K: 1980/9697
T: 01.12.1980
DAVA : Davacı, davalılardan Sezai'ye ait işyerinde 1953 ila 1961 yılları arasında sigortasız geçen çalışma süresinin borçlanmaya esas olmak üzere tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, davacının anılan işyerinde ve ilamında belirtilen sürelerde işçi olarak çalıştığının tesbitine karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1 - Davacı dava dilekçesinde, "Sezai ... ve Tevfik .... ve Ortakları Kollektif Şirketi'nin" pamuk çırçır ve zeytinyağı fabrikasında 1953-1961 arası çalıştığını ileri sürmektedir.
Öte yandan, bu kollektif şirketin 17.12.1965 tarihinde iflas ettiği ve tasfiyenin devam etmekte bulunduğu iddia edilmiştir. Bu işe ilişkin dosya getirtilmişse de safahatı tutanağa geçilmeden iade olunmuştur. Oysa, davada husumet, muflis olduğu ileri sürülen kollektif şirket şerikine yöneltilmiştir. İddia edildiği gibi, şirket iflas etmiş olup, tasfiyesi devam etmekte ise, husumet müflise değil, iflas idaresine düşecektir. İşbu davadaki istem gibi, tesbite karar verilmesi, dolaylı olarak işvereni prim borcuyla yükümlü kılacağı ve ekonomik bir sonuç doğuracağına, iflasın açılmasıyla borçlunun ekonomik bir kıymet ifade eden haczi kabil bilumum mal ve alacakları bir masa teşkil edeceğine, iflas ile borçlunun husumet ehliyeti sınırlanıp tasfiye devam ettiği sürece davalı olamayacağına, diğer bir anlatımla, iflas masasına ait olması gereken mal ve haklara ilişkin davaları takip yetkisinin iflas masasının yasal temsilcisi durumundaki iflas idaresine ait bulunmasına binaen, bu husus gereği gibi araştırılıp tasfiye devam etmekte ise, iflas idaresine husumete yöneltilmesi için davacıya uygun bir önel verilmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, kollektif şirket ortağının huzuruyla davaya devam edilip yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
2 - Dava dilekçesinde, Sosyal Sigortalar Kurumu da davalı olarak gösterilmiş olmasına rağmen, (8) oturum bu davalıya davetiye çıkarılmamış, bilirkişinin ikrazı üzerine Kurumun da davalı olduğu farkedilip, ancak 16.5.1980 günlü oturumda Kurum'a tebligat yapılması kararlaştırılmıştır.
Ne var ki, yöntemince taraf teşkil edilmemesine rağmen, bu davalının yokluğunda, bilirkişi ve tanık dinlenmiş ve sair işlemler yapılmıştır. Davalı Kurum vekili 16.7.1980, 19.9.1980 tarihli dilekçelerinde, açıkca, yokluğunda yapılan bu işlemleri kabul etmediğini ve keenlemyekin sayılmasını istediği ve HUMK.nun 82/1 maddesi de, bu işlemlerin iptalini öngördüğü halde, mahkemece bu konuya ne ara kararları, ne de nihai kararda değinilmeden, iptale mahkum usuli işlemlere dayanılarak yazılı biçimde karar verilmiş bulunması dahi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarda gösterilen nedenlerle davalı Sosyal Sigortalar Kurumu yararına BOZULMASINA, davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine yer olmadığına, 1.12.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.