 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1980/520
K: 1980/4048
T: 03.06.1980
DAVA : İş kazası sonucu ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan kurum zararının rücuan ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 128.639,07 liranın davalılardan Yusuf'dan alınarak davacı kuruma ödenmesine, diğer davalı Nuri dava tarihinden önce vefat etmiş olduğundan onun hakkındaki davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı ve davalılardan Yusuf tarafından istenilmesi ve davalı Yusuf tarafından da duruşma talep edilmesi üzerine; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre ve özellikle önceki hüküm, kusur durumunun öngörülmesinden ötürü bu davada kesin yargı güç ve ve niteliğini taşımadığından davacı Kurumun temyiz itirazı yerinde değildir.
2 - Davalının temyiz itirazına gelince; 5521 sayılı (İş Mahkemeleri kanunu)nun 7. maddesinde, iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanacağı öngörülmüştür. Şu duruma göre, bu tür davalarda HUMK.nun "Basit Yargılama Usulü"ne ilişkin 509 ve 510. maddelerinin uygulanma olanağı yoktur. HUMK.nun 1711 sayılı Yasayla değişik 507. maddesinden de bunun tersi bir anlam çıkarılamaz. Zira, 1711 sayılı Yasa ile İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesinin sözü edilen hükmün kaldırılmış değildir, ve İş Mahkemeleri Kanununda açıklık varken HUMK.na başvuralamıyacağı yönü iş Mahkemeleri Kanununun 15. maddesinin açık hükmü gereğidir.
Öbür yandan, İş Mahkemeleri kanunu gıyab kararı tebliğ işlemini kaldırmamıştır. Gerçekten bu Yasanın 7. maddesindeki (ilk oturumda mahkeme tarafları sulha teşvik eder. Uzlaşamadıkları ve taraflar veya vekillerinden birisi gelmediği takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında hüküm verilir) yolundaki kural, tamamen uzlaştırma işlemini amaçlamaktadır, ve davada bu evre aşılmadıkça yargılamanın yapılamıyacağı anlamındadır. Değişik anlatımla madde, uzlaştırma işlemini, yargılamanın bir parçası olarak ön işlem biçiminde görmekte ve bu işlem yapılmadıkça yargılamayı sürdürme anlamında iddia ve savunma da dahil, öbür işlemlere geçilemiyeceğini ve hüküm verilemiyeceğini belirtmektedir. Nitekim bu yön, gayet belirgin olarak, Yargıtay'ın diğer özel dairelerine ait kararlarında da aynen benimsenmiştir. Bundan başka, İş Mahkemeleri Kanununda gelmeyen taraf hakkında yapılacak yargı işlemleri konusunda açıklık bulunmadığına göre, bu yönden sözü edilen Kanunun 15. maddesi gereğince HUMK.nun "Sözlü Yargılama Usulü" ne ilişkin 473. maddesinin yolmamada bulunduğu 398. ve ardından gelen maddelerinin gözönünde tutulması gerekir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın davalı Yusuf hakkında gıyab kararı çıkarılmaksızın yargılamanın gıyabında yürütülmesi ve savunma hakkının kasıtlanması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itiraz kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, ve davalı yararına takdir edilen 1.400 lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine ve davacıdan fazla alınan 975 lira temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 3.6.1980 gününde oybirliği ile karar verildi.