 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1979/9-1630
K. 1981/633
T. 23.09.1981
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Bornova İş Mahkemesi )nce davanın reddine dair verilen 6.2.1979 gün ve 3-36 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yagrıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 26.2.1979 gün ve 2393/2763 sayılı ilamıyla, ( ...Davacı, Orman Genel Müdürlüğü ile Tarım İş ve Tarım Sanayi İşçileri Sendikası arasında yapılan Toplu İş sözleşmesine dayanılmış ve bu sözleşmede öngörülen hakların ödenmesini istemiştir. bu bakımdan 54521 sayılı İşci Mahkemeleri Kanununun 1. maddesine göre, uuyuşmazlığın çözüm yeri iş mahkemesidir. İş Kanununun 4. maddesi sadece bir kesim tarım işçilerine bu kanun hükümlerinin uygulanmıyacağı esasını gerektirmiş olup, tarım işlerinde çalışanların İş Kanununa göre işçi sayılamıyacaklarını engellemiş değildir.
Bu nedenle dava İş Mahkemesi olarak bakılarak sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken, dava dilekçesinin görev yönünden reddedilmiş olması... )nın yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı, temyize konu bu davayı 10.4.1970 günnüde iş mahkemesine açmış, ancak davaya bakan iş mahkemesi "... davanın asliye hukuk mahkemesinde bakılması gerektiğinden..." bahisle 19.4.1971 gününde görevsizlik kararı vermiş; bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Bilahare davacı bu hükmün kesinleştiğinden bahisle davasını 2.10.1971 gününde asliye hukuk mahkemesi nezdinde yenilemiş; mahkeme işin esasını inceleyip davayı kısmen kabul etmiştir. bu karar davalı idare tarafından temiz edilmiş, ancak Yargıtay 4. Hukuk Dairesi "...davanın iş mahkemesinde bakılması gerektiğinden..." söz ederek ödetme kararını görev yönünden bozmuştur. Asliye hukuk mahkemesi bozma kararına uymuş ve "...davanın iş mahkemesinde bakılması gerektiği..." gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiştir. Bu karar da temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Böylece iş mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasında kesinleşmiş iki görevsizlik kararı nedeniyle ( olumsuz uyuşmazlık ) doğmuştur. Bu aşamada yapılacak iş, bu davanın hangi mahkemede bakılacağını bir üst mahkeme ( Yargıtay ) tarafından belirtilmesi için tarafların ya da taraflardan birinin ( Yargı yeri belirtilmesi = merci tayini ) için dilekçeyle ilgili mercie ( Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'ne ) başvurmak olmalı idi. Ne varki davacı bu yasal yolu ihmal etmiş ve davasını tekrar ( evvelce görevsizli kararı vermiş olan ) iş mahkemesine açmıştır. bu durumda iş mahkemesinin yapacağı iş; davayı yine görev yönünden reddetmek olmayıp, yargı yeri belirtilmesi için taraflara uygun önel vermekti. ancak iş mahkemesi bunu yapmamış, dava dilekçesini yine göre yönünden reddetmiştir. Bu karar davacının temyizi üzerine bu kez Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nce, yukarıda yazılı olduğu şeklide "...İş Mahkemesinin görevli bulunduğundan..." söz edilerek "davanın esasına girilip hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar verilmek" üzere bozulmuştur.
Mahkeme, bu bozma kararına karşı eski kararında direnmiştir.
Oysa yukarıda da kısaca değinildiği gibi, iş mahkemesiyle asliye Hukuk mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğuna, yani heriki görevsizlik kararı kesinleşmiş bulunduğuna göre , davaya bakacak yargı yerinin ancak Yargıtay'ca belirlenmesi için gerekli işleme başvurulması zorunludur bakımdan özel dairenin kesin bir görevsizlik kararı varken ikinci kez verilen görevsizlik kararının anılan gerekçeyle bozması mümkün değildir.
Öte yandan Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre, evvelce görevsizlik kararı veren mahkemeye ikinci kez ( Yukarıda anılan şekilde dava açılması üzerine ) yapılacak iş, tarflara yargı yeri belirtecek mercice ( Yargıtay'a ) başvurmalarını sağlamak ve Yargıtay'ın vereceği karara göre gerekli işleme tevessül etmek olmalıydı. Dava ekonomisi bu yolda işlem yapmayı zorunlu kılmaktadır. Çünkü; eğer Yargıtay, iş mahkemesini görevli sayarsa, kendisine ikinci kez başvurulan iş mahkemesi davanın esasını incelemek zorundadır ve çünkü, yerel mahkemenin Yargıtayla dördüncü ya da ondördüncü Hukuk daireleri'nin yargı yeri belirtilmesi hakkındaki kararlarına karşı ısrar hakları olmadığı bir ana, bu kararlara karşı karar düzeltme yolu da kapalıdır ( HUMK. m. 440 ). Buna karşılık Yargıtay'ın ilgili dairesi, davaya asliye hukuk mahkemesinin bakması gerektiğine karar verirse, o takdirde de iş mahkemesi dosyayı asliye hukuk mahkemesine gönderecektir. Ancak bu bir görevsizlik kararı niteliğinde olmayıp "evrakın devir ve tevdiinden ibarettir" ( 18.6.1958 gün ve 21/10 sayılı İç. Bir. K. gerekçesinden ); bu bakımdan dosyanın tayin edilen mahkemeye gönderilmesi kararında, karşı taraf yararına yargılama masrafı ve vekalet ücretine hükmedilmiyecektir.
O halde, yukarıda anılan nedenlerle tarafların merci belirtme isteğinde bulunanlar için gerekli olanağın sağlanması ve mercie belirtilmesine ilişkin karara göre gerekli işlemin yapılması için direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, gerekli işlemin yapılması için dosyanın iş mahkemesine iadesine 23.9.1981 gününde oybirliği ile karar verildi.