 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1979/9-1431
K: 1980/2532
T: 3.12.1980
- SENDİKADAN ÇIKARMA KARARI ( Karar Tarihinden İtibaren Hukuksal Sonuçlarını Doğurmasının Gerekmesi )
- İLGİLİ MERCİ TARAFINDAN İPTAL EDİLMEYEN SENDİKADAN ÇIKARMA KARARI ( Karar Tarihinden İtibaren Hukuksal Sonuçlarını Doğurmasının Gerekmesi )
2821/m.25
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Ankara 8. İş Mahkemesi )'nce davanın kabulüne dair verilen 26.12.1978 gün ve 978/53, E. 978/894 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 23.2.1979 gün ve 979/1821 E, 979/2592 K. sayılı ilamiyle, "... Davacıya, sendikadan ihraç edildiği tebliğ edilmiştir. Her ne kadar 274 sayılı Yasanın 8. maddesinde çıkartma kararına karşı süre belirtilmeksizin genel kurula ve genel kurul kararına karşı da 3 ay içinde mahkemeye itiraz hakkı tanınmış ise de, bu itirazların çıkartma kararının yerine getirilmesini durduracağına dair bir hüküm yoktur.
Bu durumda, davacının sendikadan çıkartma kararı merciince iptal edilmedikçe, bu karar tarihinden itibaren neticeler doğurması icap eder" gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 274 sayılı Sendikalar Kanununun 8. maddesinde, kanun ve teşekkül tüzüğü hükümleri gereğince teşekkülden çıkarılan üyeye, genel kurula ve genel kurul kararına karşı da hem hakkında çıkarma kararı verilmiş üyeye ve hem de bölge çalışma müdürlüğüne kararın tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içerisinde mahalli iş mahkemesine başvurma hakkı tanınmış ve mahkemenin bu yolda verdiği kararların kesin olduğu belirtilmiştir.
Çıkarma kararına bu denetim yerlerinde incelenmesi, ilgili üye ile bölge çalışma müdürlüklerinin ihtiyarlarına bağlıdır. Denetimin bu yolda bir istek söz konusu olmadan otomatikman yapılacağına ilişkin bir esasa hükümde yer verilmediği gibi, üyelik sıfatının bu süreç içerisinde hangi işlemden sonra yitirilmiş sayılacağı da açıklanmış değildir. Mevzuatımızda bu yolda bir hüküm bulunmadığına göre, sorunun Sendikaların kuruluş amacı, üyelik hakkı ile üyelikten çıkarmak hakkını düzenleyen kuralları çerçevesinde çözümlenmesi gerekir.
İşçi sendikaları, işçilerin ortak iktisadi, sosyal ve kültürel yararlarını korumak ve geliştirmek amacı ile kurulmuş teşekküller olup, güçlü olabildikleri ve tesanüt içinde çalışabildileri sürece üyelerinin çıkarlarına hizmet edebilirler. Güçlü olabilmek de ancak kendilerini daha fazla güven içinde hissetmeleri ve haklarının daha gerçekçi biçimde korunacağı inancı ile teşekküle katılmış işçilerin tam bir dayanışma içinde hareket etmeleri, teşekkül tüzük ve programındaki ilkelere uyum göstermeleri ile kabildir. Üye, sendikanın güçlenip gelişmesine yardımcı olacak, sendikal otoritede kendi varlığı ile çıkarlarına ters düşmediği sürece üyenin sıfatına saygı gösterecektir. Karşılıklı olan bu ilişkilerin objektif iyi niyet kuralları içerisinde sürdürülmüş olması asıldır.
Sendika, üyesinin istediği zaman sendikadan ayrılabilmesine olanak tanıyan yasa tutum ve davranışları itibariyle üyeliğinin devamı, teşekkül için ciddi sakıncalar yaratan kimsenin teşekkülden çıkarılması imkanını da getirmiştir. Sendikadan çıkarma, hukuksal niteliği itibariyle bozucu yenilik doğuran bir haktır. Diğer yenilik doğuran haklar gibi karşı tarafa yöneltilen bir irade açıklaması ile kullanılır. Muhatabına ulaşması ile de tüm hukuki sonuçları doğurur. Şu hale göre, çıkarmaya yetkili organın karar vermesi ile bu hak kullanılmış ve üyelik sıfatı düşmüş olur. Yerel mahkeme kararında öne sürüldüğü gibi yetkili organın çıkarma kararına karşı üyelik sıfatının ilk genel kurul kararına ve bu karara itiraz halinde de mahkemenin vereceği karara kadar devam edeceğine ilişkin görüş, sendikal rekabetin çok kıyasıya yapıldığı ülkemizde sendika içi çeşitli huzursuzluklara neden olabileceği gibi, teşekkül içinde çoğunluk yararının azınlık ve bazı hallerde de bireysel yararlar gerisine itilmesi sonucunu doğuracağı içindir ki benimsenemez.
Yasa çıkarma hakkının kötüye kullanılmasını önlemek amacı ile çıkarma kararının teşekkül bünyesi içinde ve de yargı mercileri önünde denetimine olanak sağlamıştır. Bu mekanizmanın harekete geçirilmesi suretiyle çıkarma kararının sakatlığının tespiti ve iptali halinde üyelik sıfatı çıkarma tarihinden itibaren tekrar kazanılmış olur. Bu itibarla, yasal düzenleme yerel mahkemenin vardığı sonuca elverişli bulunmamaktadır. Kanun koyucu çıkarma kararının, genel kurulca incelenmesini müteakip hüküm ifade edeceğini öngörmüş olsa idi, çıkarma yetkisini yalnız genel kurula verirdi. Çıkarma kararı verme yetkisinin yönetim kuruluna verilmiş olması bunun bozucu yenilik doğuran bir işlem olduğunu ve çıkarma kararının tebliği ile sonuçlarının doğacağını gösterir.
Bu itibarla Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına bu nedenle uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmuştur.
SONUÇ : Davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA 3.12.1980 gününde oyçokluğuyla karar verildi.