 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1979/613
K: 1979/335
T: 28.03.1979
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Kartal Asliye 2. Hukuk Mahkemesi) davanın reddine dair verilen 26.2.1974 gün ve 70/973-104 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 17.11.1975 gün ve 75/3640-6443 sayılı ilamiyle 1- (davacı tarafın verdiği 24.10.1973 tarihli dilekçedeki "zararı davalı izale etsin, tazminat istemeyiz" yolunda açıklandığı iradesi doğrudan doğruya davadan feragati kapsayan bir nitelik taşımaz. Olsa olsa bir sulh teklifi şeklinde gözönünde tutularak, talepleri halinde bunun gerçekleşebilmesi için sulh koşulların saptanması amacile önel (mehil) verilmesi ve sonucuna uygun bir karar ittihazı lazımdır. Bu gerçekleşmediği takdirde aşağıda açıklandığı gibi inceleme yapılmalıdır.
2- Herne kadar davalı taraf davacının dava hakkı bulunmadığını savunmuş isede, tazminatın kooperatif tüzel kişiliğine ait olan mallar dolayısı ile meydana gelen zarar için istendiği anlaşılmaktadır. Bununla beraber kooperatife ait ev, dükkan, plaj ve bahçe gibi dava ile ilgili yerlerin tapu kayıtlarının, mahalline yetenekli bilirkişiler aracılığı ile uygulanarak, dava hakkının ve zarar alanlarının saptanması lazımdır.
3- Bundan başka davalıya ait fabrikanın yapılmasından çok sonra davacı kooperatifin, mülkiyetinde bulunan bu yerlere tesahüp ettiği anlaşıldığından, bu yerlerin savunmada ileri sürüldüğü gibi sanayi bölgesine dahil olup olmadığının, belediye tarafından inşaat ruhsatı verilmesinde mevzuata aykırı bir yön bulunup bulunmadığı araştırılması gerekir.
4- Tarafların tasarrufları hukuka uygun bulunsa dahi, fabrikanın bacasından çıkan duman ve maddeler nedenile etrafına zarar vermemesi için gerekli ne gibi tedbirler alınması gerektiğinin ve bunlardan hangilerin uygulandığının yeterli olup olmadığının ve kusur oranının araştırılması iktiza eder.
5- Davalının alacağı tedbirlere karşılık davacı tarafından tedbir alması gerekip gerekmediğinin, meydana gelecek zararın ne suretle hasıl olabileceğinin, insanlar ve bitkiler üzerindeki etkilerini, zararın artmasının önlenip önlenemeyeceğinin, örneğin nasıl bir çatı kaplama ve bitki yetiştirme usulü uygulanmak ve pencerelerde hasıl bir tetibat yapmak gibi fenni ve özel tedbirler alınabileceğinin, incelenmesi icabeder.
6- Nihayet bu incelemelerden sonra gerçek zarar miktarının ve tarafların sorumluluk oranlarının tesbiti ve sonucuna uygn bir karar verilmesi muktazidir.
7- Mahkeme hükme dayanak yaptığı bilirkişi raporunda raporu düzenleyen kimseler, kendilerinden bu işi incelemeyi yetenekli olmadıklarını beyan etmişler ve son kısmında da zarar olup olmadığını araştırmadıklarını bildirmişlerdir. O halde bu raporun hükme mesnet ittihazı doğru değildir.
8- Bu durumda mahkemece yukarda açıklanan inceleme konularının özelliği ve bu önemi gözönünde tutularak gerektirdiği ihtisas şubelerine göre yetenekli bilirkişi grupları teşkil edilerek iktiza eden raporların alınması ve bu raporların yeni bir bilirkişi kuruluna tevdi edilerek tazminat konusunun halledilmesi gerekir) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davacı,
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 30.11.1970 günlü dava dilekçesiyle davacı vekili, davalıya ait akü fabrikasının bacalarından çıkan duman ve zehirli gazların, insan sağlığına zarar verdiğini, davacı kooperatife ait plajın kullanılmasını engellediğini, bahçelere dikilmiş, ağaç ve çiçeklerin kurulup solmalarına neden olduğunu, dayanılmaz derecede fena kokular çıkardığını ileri sürerek, zararın giderilmesi için önlem almayan davalıdan yıllık 15.000 lira tazminatın alınmasını istemiştir. Yargılama sırasında bilirkişi kurulundan alınan rapor üzerine davacı vekili 24.10.1973 günlü itiraz dilekçesini vererek "zararın tamamen izale etsinler, biz kendilerinden zarar ve ziyan talep etmiyeceğiz. Meselenin özü fabrikaların çıkardığı artıkların insan sağlığına zararlı olduğu ve bu durumun önlenmesidir" demek suretiyle, tazminat davasını, zararın giderilmesi ve önlenmesi istemine dönüşmüştür.
Mahkeme, davacının gerçek amacının zararın giderilmesi isteği olduğu gerekçesiyle tazminat istemi ile açılan davanın reddine karar vermiştir.
Davacı vekilinin 24.10.1973 günlü dilekçesiyle davanın HUMK.nun 185/2 maddesi gereğince "zararın önlenmesi" istemine dönüştüğünün kabulü gerekir.
Davacı zararın önlenmesini istediğine ve davacıya ait taşınmazların, davalı fabrikadan çıkan duman ve zehirli gazların etki alanı içinde kaldığının anlaşılmasına göre, yanlara ait taşınmazların MK.nun 661. maddesinin uygulanma alanına girdikleri gözönünde tutularak, MK.nun 656 ve 661. maddelerinde düzenlenen koşulların olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerekir.
Gerçekten MK.nun 661. maddesine göre: "bir kimse mülkünü kullanırken hele sinai işler yaparken komşusuna zarar verecek her türlü taşkınlıklardan çekinmeğe mecburdur". Yine MK.nun 656. maddesindeki hukuki esaslar uyarınca zarara uğrayan ya da uğramak tehlikesinde bulunan davacının, eski halin iadesini veya tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını istemek hakkı vardır.
Dosya içinde bulunan 19.9.1973 günlü bilirkişi kurulu raporu, istemin niteliğine ve olayın özelliğine uygun ve yeterli değildir. Gerçekten, bilirkişiler ".... Bu hususu inceleyecek, duman ve gazların zarar derecesi üzerinde mütalaa yürütecek kompetan üyelerden kurulu...." bir kurul olmadıklarını bildirmişlerdir. Bu nedenle mahkemece yeniden yerinde uyglama yapılarak, özellikle, zarar veren ve taşınmazların bulunduğu mevkie ve niteliklerine ve mahalli örfe göre, komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi geçen duman, gaz ve kokunun mevcut olup olmadığını ve kapsamının saptanması ile önlenmesi içinalınması gerekli önlemlerin belirlenmesi amacıyla, uzman bilirkişilerden görüş alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda yazılı nedenlerle HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA) 28.3.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.