 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1979/599
K: 1981/96
T: 13.02.1981
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 7. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen red, kısmen kabulüne dair verilen 27.2.978 gün ve 693-85 sayılı kararın incelenmesi taraflar vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 22.6.1978 gün ve 1098-1382 sayılı ilamı: "...Davacı, malzemesi davacıya ait olmak üzere davalı inşaatındaki demir, beton ve kalıp işlerinin yapılması konusunda anlaştığını iddia ettiğine göre, taraflar arasındaki ilişki bir eser sözleşmesinden oluşmaktadır. Böyle bir sözleşmenin hukuken geçerli olması için yazılı şekil gerekli değildir. Ne var ki, davalı, davacı ile bu işler hakkında sözlü de olsa bir anlaşma yaptığını kabul etmektedir.
Şu halde M.K.nun 6. maddesindeki kural uyarınca, iddia ettiği eser sözleşmesinin varlığını ve koşullarını kanıtlamak davacının ödevidir. Olayda ileri sürülen eser sözleşmesinin değeri 500 lirayı aşan bir işe ilişkin olduğundan, H.U.M.K. nun 288/1. maddesi gereğince taraflar arasında iddia olunan eser sözleşmesinin kurulup kurulmadığı ve koşulları, özellikle eser bedelinin nasıl hesaplanacağı ve bunun ne zaman ödeneceği senetle ispat olunmak gerekir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme yapılmamıştır. Ancak usulün 293. maddesinin 4. bendi gereğince, halin icabına ve her iki tarafın durumlarına nazaran senede bağlanması müteamil olmayan muameleler natıkla ispat olunabilir. Bu nedenle mahkemece öncelikle bir teamülün mevcut olup olmadığı ve buna göre tanık dinlenmesine olanak bulunup bulunmadığı saptanmak gerekirken, bu yön gözetilmeksizin ve davalının itirazına rağmen tanık sözleri destek yapılmak suretiyle davacı ve davalı arasında sözleşmenin varlığının kabulü Yasaya aykırıdır.
Davacının kardan yoksun kalma isteğinin sonuçlandırılması gerekirken sebep gösterilmeksizin bu isteğin reddi doğru değildir". gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların iddia ve savunmalarına, dosyadaki kağıtlara ve bozma kararında gösterilen gerektirici nedenlere göre, H.U.M.K.nun 293. maddesinin 4. bendi gereğince, halin icabına ve iki tarafın vasiyetlerine nazaran senede raptı müteamil olmıyan muamelelerin tanıkla ispat olunabileceği gözönünde tutularak, böyle bir teamülün mevcut olup olmadığı Ticaret Odasından sorulmak, gerekirse bilirkişi aracılığıyla saptanmak suretiyle sonucuna göre işlem yapıp karar verilmek gerekirken, bu yolda inceleme yapılmadan, tanık sözlerine göre karar verilmesi ve bu kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme, kararının yukarda ve Özel Daire bozma kararının 2. sebebinde gösterilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 13.2.1981 gününde oyçokluğu ile karar verildi.