Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1979/4-1945
K: 1982/917
T: 24.11.1982
  • KAMU ALACAĞININ TAHSİLİ USULÜ
İDARİ DAVA
ÖZET: 6183 sayılı Yasa hangi hallerde genel mahkemelerin görevli olduklarını ayrık olarak düzenlemiş bu arada vergi borcu nedeniyle haczedilen mallar için istihkak iddialarının genel mahkemelerde görüleceğini açıklamıştır.
Davacı, hacze dayanak yapılan yazılı onayının [muvafakatının] Yasa hükümlerince geçersiz olduğunu, esasen bu belgeye dayanılarak haciz yapılamayacağını öne sürmüş olmakla dava üçüncü kişinin -mülkiyet hakkına da yanan- hacze istihkak davası niteliğinde değil, haczin sebebine (idari işleme) yönelik bir dava niteliğindedir. Bu durumda da Maliyenin ve onun her derecesindeki kademesinin -ister gerçeğe uygun ister yasaya aykırı olarak yanlış işlemi sonunda- bir kimseye tarh ve tahakkuk ettirdiği kamu alacağından yada kamu alacağının tahsili olgusundan doğan bir kovuşturma işleminin bir idare tasarrufu sayılması gerekir.
(6183 s. AAK m. 68)
Taraflar arasındaki "muarazanın önlenmesi ve haczin kaldırılması", davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın kabulüne dair verilen 6.4.1978 gün ve 766 - 189 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 20.2.1979 gün ve 10138 - 2158 sayılı ilamıyla (... Davacı, davalı Hazineye hiç bir borcu olmadığı halde kocası ve murisi olan Muhtar'ın Maliye'ye olan borcundan ötürü bağımsız olarak maliki bulunduğu dairelerine haciz şerhi koydurmak suretiyle muarazada bulunduğundan ve müteveffa kocasından kalan mirası da esasen reddettiğinden bahisle davalı Hazinenin vaki muarazasının önlenmesine ve taşınmazlara konan haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Dosyadaki haciz varakalarından ve davalının savunmalarından, haciz işleminin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Takip ve Tahsiline İlişkin Yasa hükümlerine göre yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, kamu alacaklarının tahakkuk ve takibi, itirazların incelenmesi gibi hususlar bir kamu yasası niteliğinde olan 6183 sayılı Yasa gereğince Maliye'ye ve onun belli mali kademelerine verilmiştir. Maliyenin ve onun her derecedeki kademesinin (ister gerçeğe uygun, isterse yasaya aykırı olarak yanlış işlemi sonunda) bir kimseye tarh ve tahakkuk ettirdiği kamu alacağından doğan bir koğuşturma işlemi bir idare tasarrufudur. Bu alacağın esasının bulunup bulunmamasının yada ödetme yolunda yapılan işlemlerin ve bunun doğal sonucu olan haczin gerekli olup olmadığının, yasalara uygun bulunup bulunmadığının incelenmesi hususu, idare tasarrufunun esasının incelenmesini gerektirdiğinden, bu tür uyuşmazlıkların yine (ayrık durumlar hariç) genel mahkemelerde çözümlenmesi olanağı yoktür. Çünkü mali mercilerce yapılan bu idare tasarrufu aleyhine 6183 sayılı Yasa hükümlerince vergi itiraz komisyonlarına, onların kararları aleyhine vergi temyiz komisyonlarına ve bunların kararları aleyhine de Danıştay'a başvurulması gerekir. Davacı bu davasıyla, taşınmazın konulan haczin kaldırılmasını istediğine göre, mahkemenin isteğin niteliğini ve 6183 sayılı Yasa hükümlerini gözeterek dava dilekçesini yargı yolu bakımından reddetmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş bulunması bozmayı gerektirir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı dava dilekçesinde; (... davalı Hazine'ye hiçbir borcu olmadığı halde, kocası ve murisi Muhtar Sönmez'in Maliye'ye olan vergi borcundan ötürü taahhütname verdiğinden bahisle maliki bulunduğu dairelere haciz konulmuş olduğunu; oysa, vergi borçlusu müteveffa kocası lehine Maliyeye bir taahhüt veya kefalette bulunmadığını; esasen, böyle bir taahhüdün muteber sayılabilmesi için MK.nun 169. maddesi hükmünce sulh Hakiminin tasdiki gerektiğini; kaldı ki, kocasının mirasını da reddettiğini...) ileri sürerek, davalı Hazine'nin vaki muarazasının önlenmesine ve taşınmazlarına konan haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı ise; (...Davacının, kocasının vergi borcundan dolayı ve 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre taşınmazlarını teminat olarak göstermiş bulunması nedeniyle haciz şerhi konulduğunu, gösterilen teminatın anılan Yasa hükümlerine uygun olduğunu...) savunmuştur.
Yerel mahkeme, istek doğrultusunda karar vermiş; bu karar, Özel Dairenin yukarıya metni aynen alınan ilamı ile (görev yönünden) bozulmuş ise de; mahkeme, önceki kararında direnmiştir.
Görülüyor ki, mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık (görev)'e ilişkin bulunmaktadır. Hal böyle olunca, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanmasından doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın, anılan Yasa hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi zorunludur. 6183 sayılı Yasa hükümleri, kamu alacaklarının tahsil konusunda uygulanması gerekli idari ve mali işlemleri ve yöntemleri kapsadığı için, bu hükümlerin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların, kural olarak, özel daire bozma ilamında belirtilen idari (mali) merciler tarafından ya da bugünkü düzenleme doğrultusunda idari (mali) yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. Çünkü, Genel Mahkemelerin hangi hallerde görevli oldukları yönü, anılan Yasada ayrık olarak düzenlenmiştir. Bu cümleden olarak vergi borcundan dolayı haczedilen mallar için vaki olacak istihkak iddialarının genel mahkemelerde görüleceği Yasanın 68. maddesinde açıklanmıştır. Gerçekten, Hukuk Genel Kurulu'nun 7.6.1978 gün ve 1977/15 -365 E., 1978/558 K. ve 20.2.1980 gün ve 1978/15 - 1010 E. 1980/135 1 K. sayılı ilamlarında da çok açık bir şekilde vurgulandığı gibi; 6183 sayılı Yasa hükümleri uyarınca vergi borçlusuna ait olduğundan bahisle malı haciz altına (ister kesin haciz, ister ihtiyati haciz yoluyla olsun) alınmış olan üçüncü kişi tarafından açılacak iştihkak davası genel mahkemede görülür. Çünkü, bu gibi hallerde davacı, haciz işlemini uygulayan idare (maliye) karşısında üçüncü kişi durumunda olup, haczedilen malın vergi borçlusunun değil, kendi malı olduğunu ileri sürmektedir. Böyle bir iddia ise, idari işleme (haczin sebebine) yönelik bir itiraz olmayıp, MK. 618. maddesi hükmünden kaynaklanan bir mülkiyet iddiasıdır. Nevar ki, olayımızda davacı, haciz işlemini uygulayan idareye karşı, istihkak davacısı üçüncü kişi durumunda değildir. Çünkü, davacı, kocası Muhtar'ın Maliye'ye olan vergi borcundan ötürü kendi taşınmazlarını teminat olarak gösterdiğini, Çankaya Vergi Dairesi'ne verdiği 13.9.1965 günlü dilekçe ile kabul etmiş ve idare bu muvafakata dayanarak haciz işlemini uygulamıştır. İşte davacı, hacze dayanak yapılan yazılı muvafakatının Yasa hükümlerince geçersiz olduğunu, esasen bu belgeye dayanılarak haciz yapılamayacağım ileri sürmüş bulunduğundan, dava üçüncü kişinin (mülkiyet hakkına dayanan) hacze istihkak davası niteliğinde olmayıp, haczin sebebine (idari işleme) yönelik bir dava niteliğindedir. Hal böyle olunca da Maliyenin ve onun her derecedeki kademesinin (ister gerçeğe uygun, isterse yasaya aykırı olarak yanlış işlemi sonunda) bir kimseye tarh ve tahakkuk ettirdiği kamu alacağından ya da somut olayda olduğu gibi kamu alacağının tahsili olgusundan doğan bir koğuşturma işleminin, bir idare tasarrufu sayılması gerekir. Takibe konu böyle bir alacağın esasının bulunup bulunmamasının ya da ödetme yolunda yapılan işlemlerin ve bunun doğal sonucu olan haczin gerekli olup olmadığının, yasalara uygun bulunup bulunmadığının incelenmesi hususu ise, temel idare tasarrufunun esasının incelenmesini gerektirdiği kuşkusuzdur ve bu itibarla da, uyuşmazlığın genel mahkemede çözümlenmesi olanağı yoktur.
O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç : Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 24.11.1982 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini