 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1979/472
K: 1981/64
T: 11.02.1981
DAVA : Taraflar arasındaki rücuan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Zonguldak 2. İş Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 16.5.1978 gün ve 1067-526 sayılı kararın incelenmesi davacı S.S.Kurumu vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 23.11.1978 gün ve 4314-8805 sayılı ilamı:
"...Sigortalı tarafından işveren aleyhine açılan davada, sigortalının meslek hastalığına yakalandığı kabul edilmiş ve mahkemece verilen tazminata ilişkin hüküm kesinleşmiş bulunmaktadır.
Kesin hükmü oluşturan ve adli bir gerçek teşkil eden bu husus, kurumun arda olarak açtığı bu davada da bağlayıcı güç ve nitelik taşır. Davacı kurumun, meslek hastalığının kalktığını bildirdiği ve raporla tesbit edilen tarihe kadar, bağladığı gelirlere ait peşin sermaye değer ile yaptığı giderlerin ödetilmesini isteyebileceği açıktır.
Sigortalının bu tarihler arasında meslek hastalığına yakalandığı kesin hüküm ile tesbit edilmiş bulunduğuna göre, kusur oranının meslek hastalığının tesbit edildiği ve kalktığı tarihler arasındaki süreç ve diğer olgulara göre saptanması gerekeceği gözönünde tutulmadan yazılı düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır" gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR : Özel daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sigortalı işçinin, işveren aleyhine açtığı tazminat davasında meslek hastalığına yakalandığı tesbit edildikten sonra, sigortalının halefi olarak davacı Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın 28. maddesi gereğince açılan davada, eda davasındaki bu tesbitin bağlayıcı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yerel mahkeme, meslek hastalığının ilerleyici (progresif) niteliği itibarıyla sonradan kalkmasının söz konusu olamayacağı, bu bakımdan da meslek hastalığının tesbitine ilişkin ilk mahkeme kararının kesin hüküm güç ve niteliğinde bulunmadığı görüşündedir.
4772 sayılı Yasa'nın yürürlüğü zamanında kabul edilmiş olan 31.12.1954 tarih ve 10/11, 17/18 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları'ndaki Sosyal Sigortalar Kurumu'nun ödediği sigorta bedeli oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun halefi olacağına dair kabul karşısında; davacı kurumun sigortalı işçinin halefi olduğu, bu bakımdan da sigortalı işçi tarafından açılan tazminat davası ile bu dava arasında taraf birliği ve aynı zamanda maddi sebep birliği de bulunduğu görüşüne varılmıştır.
Taraf ve maddi sebep birliği olan bu dava için, ilk adli gerçek teşkil eden bu yönü tekrar inceleme konusu yapmasına ve aksinin benimsenmesine hukuki olanak yoktur. Başka bir deyişle hakim; kesin delillerden biri ile isbat edilen bir olguyu doğru kabul etmeye mecburdur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eski kararda direnilmesinde isabet bulunmadığından direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı sosyal sigortalar temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen sebeplerden (BOZULMASINA), oybirliğiyle karar verildi.