 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1979/428
K: 1982/54
T: 27.01.1982
DAVA : Taraflar arasındaki "aynen iade, olmadığı takdirde bedelinin ödetilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çanakkale Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.5.1978 gün ve 689-220 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 19.9.1978 gün ve 5563-6272 sayılı ilamı ile, "... 19.7.1976 günlü 88079 sayılı perakende satış vesikasında yazılı nikelajlı simit koltuk bedeli 13.600 lira ile 20.7.1976 günlü ve 88080 sayılı perakende satış vesikasında yazılı bir takım polyester sehpa bedeli olan 1000 liranın F.E. tarafından verildiği bu belgelerde belirtilmiştir. İşletme vergisine esas olmak üzere düzenlenen bu belgelerde yazılı yönlerin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Bu konuda tanık dinlenemez. Davacı yazılı belge ibraz etmemiştir. Öte yandan para kim tarafından verilirse verilsin satın alınan şeyin mülkiyeti belgede adı yazılana ait olur. Öyle ise davanın bu bölümünün reddedilmesi gerekirdi..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili
KARAR : Davanın açıldığı tarihte tarafların karı-koca olduğu anlaşılmaktadır. Davacı kadın, dava konusu eşyayı evlenme sırasında bedelinin kendisi tarafından ödenmek suretiyle kendi adına satın aldığını ve fiili ayrılık nedeniyle davalı kocasının evinde kaldığını iddia ederek aynen iadeye, bu mümkün olmadığı takdirde bedelinin ödetilmesine karar verilmesini istemiş, davalı ise dava konusu eşyayı kendisinin satın aldığını savunmuş ve eşyanın satın alındığı mağazaya ait perakende satış belgelerine dayanmıştır.
Mahkeme davacı tanıklarının sözleriyle kanıtlanan davanın kabulüne karar vermiş Özel Daire mahkeme kararını, metni yukarıya alınan kararda yazılı sebeplerle bozmuştur.
Yerel mahkeme ile Özel daire arasındaki uyuşmazlık, davanın dayandığı perakende satış belgelerine karşı davacının deliline dayanıp dayanamayacağı noktasında toplanmaktadır. HUMK.nun 290. maddesine göre senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler tanıkla ispat olunamaz. Ancak, bu kuralın uygulanabilmesi için senede konu olan hukuki işlemin taraflar arasında olması gerekir. Bir başka anlatımla senede karşı senetle ispat zorunluğu o senedin tarafları içindir. (HGK. 18/9/1963, T/10 - 27).
Olayda, davalının dayandığı yazılı belgeler, eşyayı satan mağaza tarafından düzenlenmiş işletme vergisine ait perakende satış vesikalarıdır. Taraflar arasında vuku bulan hukuki ilişki için düzenlenmemiştir. O halde davacı bu belgelerde yazılı olan eşya bedelinin mağazaya kendisi tarafından ödendiğine dair maddi bir vakıayı ve eşyanın kendisine ait olduğunu her türlü delille kanıtlayabilir. İddia davacı tanıklarının sözleri ve tamamlayıcı yeminle kanıtlanmış olduğuna göre davanın kabulü cihetine gidilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Direnme kararı bu nedenle onanmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddiyle direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA 27/1/1982 gününde oyçokluğu ile karar verildi.