 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1979/1775
K: 1981/563
T: 03.07.1981
DAVA : Taraflar arasındaki rücuan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 8.5.1978 gün ve 417/151 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 23.1.1979 gün ve 5536-220 sayılı ilamıyla; "...TTK.nun 766. maddesi gereğince; taşıma akdine, kanunen taşıyıcıya yüklenen sorumlulukların önceden hafifletilmesi veya kaldırılması neticesini doğuran bütün kayıt ve şartlar hükümsüzdür. Bu kayıt ve şartların umumi şartnamelere veya buna benzer diğer vesikalara konulmuş olması halinde de hüküm böyledir... Olayda ifa yerinin Türkiye olması ve uyuşmazlığın bir Türk Mahkemesinde çözümlenmesi nedenleri ile Devletin hükümranlık hakkı icabı amir hükümlere ilişkin Türk Kanunlarının uygulanması gerekir ve mahkeme kararında yer aldığı üzere sigortalının taşıma ilmuhaberini bila itiraz alması, davacının hakkına etkili olmaz. Bu bakımdan da Alman Genel Nakliyeci Şartnamesinin, taşıyıcının sorumluluğunu sınırlayan hükümlerinin olayda uygulanma yeri bulunmadığı halde mahkemece bu şartnameye dayanılarak hüküm tesisi isabetsizdir..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Duruşmalı temyiz eden: Davacı vekili.
Duruşma yapılması için tayin edilen 6.5.1981 Çarşamba günü belli zamanda, temyiz eden ve duruma isteyen davacı Aksigorta A.Ş. vekili Av. Murat ile karşı taraf davalı Transhan Ltd. Şti. vekili Av. Sait geldiler. Temyiz dilekçesinin süresinde verilip kaydedildiği incelenerek anlaşıldı.
Hukuk Genel Kurulu'nca gelen taraflar avukatlarının sözlü açıklamaları dinlendikten sonra vaktin yetersizliğinden dolayı işin incelenerek karara bağlanmasının başka güne bırakılması uygun görüldü. Bu gün, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı sigorta şirketi, sigortalısı olan ve gönderilen durumundaki satış sözleşmesinin alıcısı "Rotaş Rot Ticaret ve Sanayi A.Ş."nin, TTK.nun 1301. maddesi gereğince halefi olarak davalı taşıyıcı Alman Firması aleyhine işbu rücuan tazminat davasını açmıştır. Taşıma sözleşmesi davalı taşıyıcı ie malların satıcı olan diğer bir Alman Firması arasında yapılmışsa da, satıcı Alman Firması bu sözleşmeyi alıcısı Türk Firması adına (onu temsilen) akdetmiştir. Bu husus dosyadaki taşıma senedinde bulunan "Taşıma ücretinin teslim mahallinde Türk Lirası ile ödeneceği" ve 7.7.1976 günlü satıcı firmanın teklif mektubundaki "Nef'i ve hasarı size ait olmak üzere gönderiyoruz" kayıt ve şartlarından anlaşılmaktadır. Bu durumda, B.K. nun 32. ve 33. maddelerinin hükümleri gereğince, alıcı Türk Firmasını temsilen yapılmış işbu taşıma sözleşmesinin tarafları, iki Alman firması olmayıp, taşıyıcı Alman Firması ile gönderilen ve taşıtan durumundaki Türk Firmasıdır. Kaldıki, sözleşmenin tarafı olmasa dahi gönderilen olarak ve TTK.nun 791. maddesi hükmü gereğince de, Türk firmasının ve onun halefi olarak davacı sigorta şirketinin taşıyana karşı yasaca tanınmış dava hakkı mevcuttur. Aktin ifa yeri (Eşyanın teslim yeri) Türkiye olduğuna göre, Devletler Hususi Hukuk kuralları gereğince, olaya ifa yeri (Lex Fori) yasalarının, yani Türk Yasalarının uygulanması gerekmektedir. Esasen bu konularda, taraflar arasında da bir uyuşmazlık yoktur.
Uyuşmazlık, taşıma senedine taşıyıcı davalı firmanın koymuş olduğu "Biz münhasıran, Alman Taşıyıcı Genel Şartnamesi hükümlerine (ADSP) göre çalışmaktayız" kayıt ve şartından doğmaktadır. Davalı taşıyıcı, bu Alman Taşıyıcı Genel Şartnamesinin 52/2. maddesi hükmü gereğince, eksik çıkan eşyalardan dolayı, azami 1500 Alman Markı değerini aşmamak üzere kilo başına 1,5 Alman Markı ile ve sınırlı olarak sorumlu olduğu savunmaktadır. Oysa yukarıda belirtildiği gibi, ifa yeri (Lex Fori) kanunu olan TTK.nun 766. maddesi hükmüne göre "Taşıma aktinde kanunu taşıyıcıya ve hususiyle faaliyetlerin önceden hafifletilmesi veya kaldırılması neticesini doğuran bütün kayıt ve şartlar hükümsüzdür. Bu kayıt ve şartların işletme nizamnamelerine, umumi şartnamelere, tarifelere veya bunlara benzer diğer vesikalara konulmuş olması halinde de hükmü aynıdır." Herne kadar taşıma demiryolu ile yapılmış ve TTK.nun 764. maddesinde, "Denizde taşıma işleriyle demir ve hava yolları ile taşıma işlerine ve posta idaresine müteallik hususi hükümler saklıdır" hükmü mevcut ise de aynı Yasanın 765. maddesi hükmü gereğince "Taşıyıcı veya taşıma işleri komisyoncusu, üzerine aldığı taşıma işini yukarıdaki maddede yazılı hususi hükümlere tabii olan bir müesseseye göndermiş olduğu takdirde dahi kanunun kendisine yüklediği mesuliyetin hafifletilmesini veya kaldırılmasını isteyemez."
O halde, olaya ifa yeri (Lex Fori) yasaları uygulanacağına ve ifa yeri kanunu olan TTK.nun 766. maddesi, taşıma sözleşmelerindeki sorumluluğu hafifleten veya kaldıran hükümlerin geçersiz olduğunu belirtmiş bulunmasına ve bu hükmün yorumlayıcı değil uyulması gereken emredici bir hükmü niteliğinde olmasına göre, TTK.nun bu hükmü karşısında, davalı taşıyıcının dayandığı Alman Taşıyıcı Genel Şartnamesindeki sorumluluğu sınırlandıran hükümler geçersiz ve olaya uygulanma olanağı yoktur.
Bu durumda, davalı taşıyıcı tarafından TTK.nun 781. maddesindeki mesuliyetten kurtaran ve 783. maddesindeki sorumluluğun sınırlanmasına imkan veren hususlara dayanılmadığı cihetle, aynı Yasanın 785. maddesi hükmü gereğince noksan çıkan eşyanın tüm bedelinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Davalı Alman Taşıyıcının, Alman Taşıyıcı Genel Şartnamesindeki sorumluluğu sınırlandırıcı bu hükümlerin geçersiz olduğunu bilse idi bu sözleşmeyi yaparmıydı sorusunu da cevaplandırmak gerekir. BK.nun20/2. maddesine göre, "Aktin muhtesvi olduğu şartlardan bir kısmının, butlanı, akdi iptal etmeyip yalnız şart lağvolur. Fakat bunlar olmaksızın aktin yapılamıyacağı meczum bulunduğu takdirde akitler tamamiyle batıl addolunur." Esasında davalı taşıyıcının böyle bir savunması olmamakla birlikte, çünkü davalı hem taşıma sözleşmesinin hem de sorumluluğu sınırlandıran şartname hükümlerinin geçerliliğini ileri sürmektedir. Davalı taşıyıcının Alman Taşıyıcı Genel Şartnamesinin sorumluluğu sınırlayan hükümlerinin geçersiz sayılabileceğini bile bile bu taşıma sözleşmesini aktettiği anlaşılmaktadır. Zira davalı taşıyıcının dayandığı Alman Taşıyıcı Genel Şartnamesinin 2/c maddesi aynen şu hükmü taşımaktadır "Yerel ya da bölgesel özel ticari adetlerin veya emredici kanun hükmü niteliğini taşımadıkça kanuni hükümlerin Alman Taşıyıcı Genel Şartnamesinden farklılık göstermesi halinde şartname hükümlerinin önceliği vardır. "Bu maddeden anlaşılmaktadırki (Kaldı ki şartname olmasa dahi yerel emredici yasal hükümlerin uygulanması gerekir) yerel emredici hükümler karşısında Alman Taşıyıcı Genel Şartnamesindeki kayıt ve şartlar geçersiz kalmaktadır. Davalı taşıyıcı bu şartnameye dayandığına ve bu şartnamenin yukarıda anılan maddesi yerel emredici hükümlerin uygulanacağı kaydını taşıdığına göre,davalı Alman Taşıyıcının şartnamesindeki sorumluluğu sınırlndırıcı hükümlerin, eşyanın gönderildiği herhangi bir memleket hukuku tarafından geçersiz sayılabileceğini bile bile taşıma sözleşmesini aktettiğinin ve bunun sonucu olarak taşıma sözleşmesinin tümünün değil, ancak sorumluluğu sınırlandırıcı hükmün geçersiz sayılması gerektiğinin kabulü gerekmektedir.
Yukarıda yazılı nedenlerle Hukuk Genel Kurulu'nca benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekili Av. Murat'ın temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacı sigorta lehine takdir olunun 1.400 lira avukatlık ücreticinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, 27.5.1981 gününde yapılan ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından 3.7.1981 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, TTK.nun 1301. maddesi hükmüne dayanan rücuan tahsil istemine ilişkin bulunmaktadır.
Davacı sigorta şirketi, dava dışı (Rotaş Rot Anonim Şirketi) nin, yine dava dışı Almanyadaki (Techuo Export Und'Handels) Firması'ndan satın aldığı otomobil yedek parçalarının Türkiye'ye taşınması sırasında uğrayacağı ziyan ve hasarlara karşı sigorta etmiş bulunmaktadır. Davalı taşıyıcı (Militzen Und'Münch-Gmbh) İşletmesi, söz konusu yedek parçaları eksik teslim ettiği için, davacı sigorta şirketi, kendi sigortalısı ve malların gönderileni (alıcı) Rotaş Rot Ticaret ve Sanayii A.Şirketi'ne, eksik çıkan sigortalı yedek parçaların bedellerini tazmin etmiştir. Davacı sigorta şirketi alıcı Rotaş A.Şirketinin (halefi) olarak davalı taşıyıcıya rücu etmektedir.
Uyuşmazlığın esasının anlaşılabilmesi için taraflar ile dava dışı alıcı ve satıcı arasındaki hukuki ilişkinin iyice tesbiti zorunludur. Şöyleki:
"Alım-Satım" anlaşmasının tarafları dava dışı alıcı Türk (Rotaş Rot Ticaret ve Sanayii A.) Şirketi ile yine dava dışı satıcı Alman (Techno Export Und'Handels Gmbh) Firmasıdır. Alım satım akdi vesikalı ve gayri-kabil rücu akreditif esaslarına göre vücut bulmuştnur.
Dava dışı satıcı Alman Firması (T. Export Undels), kendi akidi ve alıcısı Türk Firması (Rotaş A.Ş.)nin emir ve talimatı üzerine ve tam anlamı ile onun ticari bir mümessili sıfatıyla satış konusu malları Türkiye'ye taşıtmak üzere davalı ile bir "taşıma sözleşmesi" düzenlemiştir. Davalı taşıyıcı bu taşıma sözleşmesini düzenlerken, taşıma sırasında meydana gelen ziyan ve hasarlardan doğan sorumluluğuna esas olarak, (Alman Nakliyeciler Birliği Genel Şartnamesi) hükümlerinin, beher koli için öngördüğü (1.500) DÇ. Markı azami sınır olarak kabul etmiş ve ondan fazla bir sorumluluğu üstlenmemiş bulunmaktadır. Ekseriyet kararında da, özel daire kararının benimsendiği belirtildiğine ve dava dosyası muhtevasından da anlaşıldığı üzere, bu şekil ve şartlar içerisinde düzenlenmiş olan (taşıma sözleşmesi) henüz taşıma işi başlamadan çok önce "Ticari mümessil" durumuna giren (Techno-Export Und'Handels) Firması tarafından kendi müvekkili durumunda olan dava dışı (Rotaş Rot Ticaret Ve Sanayii A.Şirketi)ne gönderilmiş ve adı geçen bu şirket sınırlı taşıma sorumluluğunu ihtiva eden sözleşme şartlarını gördüğü ve diğer bir değişle taşıma ilmühaberini bilaitiraz ve aynen kabul ederek akte icazet vermiş bulunmaktadır. Dava dışı ve satıcı durumundaki Alman (T.Export Und'Handels) Firması ile dava dışı alıcı Türk (Rotaş Rot Ticaret ve Sanayii A.Şirketi) arasında, BK.nun 32. maddesine uygun bir şekilde "doğrudan doğruya temsil" ilişkisi vücut bulmuş bulunmaktadır. Bu durumda, dava dışı, alıcı ve sigortalı malın sahibi olan (Rotaş Rot Ticaret Ve Sanayii A.Şirketi)'nin kendi ticari mümessili durumundaki satıcı Alman (T.Export Und'Handels) Firması'na derhal, (.... Ben bu şekilde sorumluluğu kısıtlayan taşıma sözleşmesini kabul etmem, gerçek zararı tazmin etme esasına göre yeni bir sözleşme yap!...) demesi ve bu yolda talimat vermesi, TTK.nun 20. maddesinde öngörülen "basiretli tacir olmanın" bir icabı idi, alıcı kenisinden beklenen bu basireti göstermemiştir ve bu nedenle de meydana gelen zararın sonucuna katlanması icap eder. TTK.nun 1. maddesi hükmünün atfı nedeniyle BK.nun 32/f.1'de yer alan; (salahiyettar mümessil tarafından diğer bir kimse namına yapılan akdin alacak ve borçları o kimseye intikal eder.) hükmü gereğince söz konusu taşıma sözleşmesinden doğan bil'umum hak ve borçlar dava dışı müvekkil (alıcı) Rotaş Rot Ticaret ve Sanayii A.Şirketi'ne aittir. Çünkü, temsilcinin yapmış olduğu hukuki işlemlerin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunana geçer. Bu dava ile ilgili olarak Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan her iki müzakere esnasında yaptığım konuşmalarda da etraflıca belirttiğim veçhile, doktirin de aynı doğrultudadır. (Prof.Dr.Selahattin Sulhi Tekinay, Borçlar Hukuku, 4. Bası İt. 1979 Sh. 152 153, Prof.Dr. Kenan Tunçomağ, Borçlar Hukuku C.I. Genel Hükümler, İst. 1972, Sh. 251-253, Prof. Dr. Feyzi Necmettin Feyzioğlu, Ticari mümessiller ve Ticari Vekiller, Halil Arslanlıya Armağan, İst. 1978, Sh. 407-443).
Dava konusu olayda davacı sigorta şirketinin, davalı taşıyıcıya (hale fiyet) yoluyla (TTK. m. 1301 göre) rücu edebilmesi için, kendi akidi ve sigortalısı bulunan ve olayda hem (alıcı) ve hem de (gönderilen) sıfatını taşıyan (Rotaş Rot Ticaret ve Sanayi A.Şirketi)'nin, davalı taşıyıcıdan, meydana gelen zarardan doğan dava ve diğer bir deyişle, (tazminat talep edebilme) hakkının bulunması şarttır. Davacı sigorta şirketinin, kendi sigortalısının yerine (kaim olabilmesi), ancak bu şartın var9lığı halinde mümkündür. Başka bir deyişle, sigorta ettiren kimsenin vaki zarardan dolayı (dava hakkı) varsa, bu hak, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikar eder. Halefiyetin anlamı budur. Olayda ise, dava dışı sigortalı (Rotaş Rot Ticaret ve Sanayii A.Şirketi)'nin, davalı taşıyıcıdan talep edebileceği tazminat miktarı ancak, (Alman Nakliyeciler Birliği Genel Şartnamesi)nin 51/b.2'de öngörülen beher koli başına (1.500) Alman Markı ile sınırlıdır ve bu sınırın dışında hiç bir tazminat talep hakkı yoktur. Mahalli mahkeme de, tamamen bu görüşe uygun olarak hüküm tesis etmiş bulunmaktadır.
Olayda, BK.nun 32/f.1 hükmüne tevfikan (doğrudan doğruya temsil) ilişkisinin varlığının ve bu nedenle de davalı taşıyıcının, mümessilin yaptığı taşıma sözleşmesinden dolayı sınırlı bir sorumluluk altına girmiş bulunduğunun, kabul edilmemesi hali, hak ve adalete de aykırı bir sonucu ortaya çıkarır. Taşıyıcı, şayet, kendisi ile taşıma sözleşmesi yapan ticari mümessilin (T.Export Und'Handels), yaptığı bu sözleşmenin müvekkili (Rotaş Rot Ticaret ve Sanayi A.Şirketi)'ni ilzam etmiyeceğini, diğer bir deyişle, kendisinin sorumluluğunun (Alman Nakliyeciler Birliği Genel Şartnamesi)sınırları dışına çıkacağını ve tam tazminatla sorumlu olacağını bilse idi, hiç şüphesizki, ya hiç taşıma sözleşmesini yapmıyacak veya taşıma işini daha çok bir para (ücret) karşılığında yapacaktı. O, bu taşıma işine başladığı zaman, (gönderilen ve malın alıcısı olan) Rotaş Rot Ticaret Sanayi A. Şirketi'nin anlaşmanın eki olan (Alman Nakliyeciler Birliği Genel Şartnamesi)ni görüp münderecatına ıttıla kesbettiğini ve buna rağmen kedi mümessilinin yaptığı böyle bir taşıma sözleşmesini hemen fesh etmiyerek onu aynen kabul ettiğini nazarı itibara alarak bu taşıma işine girişmiş bulunmaktadır. Aksini düşünmek, hak ve adalate duygularını zedeler ve ayrıca Medeni Kanunun ikinci maddesinde yer alan ve her zaman re'sen nazarı itibare alınması mümkün bulunan "objektif iyiniyet" kurallarına aykırı düşer. Kaldı ki yapılan taşıma akdi kanunun amir hükümlerine de aykırı değildir. Her iki tarafın serbest iradesiyle vücut bulmuştur. Taşıma işleminin % 99'luk bölümü, yurt dışında oluşmuştur. Akdin ifa yerinin tamamen Türkiye olduğu kabul edilemez. Diğer bir deyişle, olayda, TTK.nun -ekseriyet kararında dayanılan- hükümleri uygulanamaz, taşıma akdine dayanak yapılan (Alman Nakliyeciler Birliği Genel Şartnamesi) hükümleri uygulanır.
Dava dışı alıcı ve gönderilen (Rotaş Rot Ticaret ve Sanayi A.Şirketi), mümessili durumunda olan Alman Techuo Export Und'Handels) firmasının kendisine gönderdiği (Alman Nakliyeciler Birliği Genel Şartnamesi)nde yer alan sınırlı sorumluluk şartını görüp -münderecatına vakıf olmasına rağmen, bu belgeleri de ibraz etmek suretiyle- Akbank nezdinde (Vesikalı akreditif) açtırmış ve mal bedenini de dier bütün belgelerle birlikte muhabir bankaya göndererek ithalatı gerçekleştirmiş bulunmaktadır. Aksine davranış, MK.m. 2'ye aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı sigorta şirketinin temyiz isteğinin reddiyle mahalli mahkeme kararının onanması oyundayım.