Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1979/1771
K: 1983/13
T: 19.01.1983
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 3. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.4.1977 gün ve 1976/443-1977/191 sayılı kararın incelenmesi davalı idare vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26.4.1978 gün ve 1977/191 sayılı kararın incelenmesi davalı idare vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26.4.1978 gün ve 1977/7804-5604 sayılı ilamıyle; (..Zarar ziyan talebinde olduğu gibi, istirdat alacağı dahi davacının mal varlığındaki bir kayba lüzum gösterir. Davacının mal varlığından çıkan para, inşaatın yapıldığı gündeki harcamalar tutarından ibarettir. Mahkemece inşaatın yapıldığı gündeki sarfiyet tutarı üzerinden inceleme yapılarak ona hükmedilmesi gerekirken binanın satış günündeki değerinin esas alınmak suretiyle hüküm tesis edilmesi bozmayı gerektitir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : 1 - Tarafların yarı yarıya malik oldukları taşınmaz mal üstündeki (muhadesat)ın davacıların miras bırakanları tarafından yaklaşık olarak 30 yıl önce yapılmış olup o tarihten taşınmazın satım tarihine kadar çekişmesiz ve kesintisiz bir biçimde önce miras bırakan, sonra da davacılar tarafından kullanıldığı ve davacıların salt arsadaki payı için davalı idareye kira parası ödetikleri davada uyuşmazlık konusu teşkil etmemektedir. Taşınmaz malın üstündeki (muhdesat)la beraber (şüyuun giderilmesi) yoluyla satıldığı ve satı bedelinden sadece (muhdesat)a ilişkin bulunan paranın yarasının davalı idareye ödendiği yönleri dahi taraflar arasında uyuşmazlık oluşturmamaktadır.
Davacılar, işte (muhdesat)a ait bu yarı payın "nedensiz zenginleşme- sebepsiz iktisap" kuralları gereğince kendilerine ödenmesini istemişlerdir.
Mahkeme, isteği aynen kabul etmiş, lakin Özel Daire, "inşaatın yapıldığı gündeki sarfiyat tutarı üzerinden inceleme yapılarak ona hükmedilmesi gerekirken binanın satış günündeki değerinin esas alınmak suretiyle hüküm tesis edilmesi"nin isabetsizliğinden bahisle hükmü bozmuştur.
Şu duruma göre, uyuşmazlık, geriye almanın kapsamına ilişkin ve onunla sınırlıdır.
2 - Anayasal yargı görevi olan (davaların enaz giderle ve mümkün olan suretle sonuçlandırılması) ilkesi (m. 141/IV) ile en doğru yargı gerçeğine ulaşılması ilkesinin gerçekleşmeleri genelde, davaların sağlıklı bir biçimde nitelendirilmeleriyle mümkündür. Zira, davanın nitelendirme biçimidir ki ona getirilecek çözümü belirleyecek, gereksiz tartışma ve incelemeleri önleyecektir. Medeni Kanunun 1 inci maddesi de bu hukuksal gerçeği, yasal çerçevede, çarpıcı bir biçimde vurgulamaktadır.
Bu açıdan olaya yaşlaşıldığında, davanın nedensiz zenginleşmeye dayanan bir geri alma istemi niteliğini taşıdığı yönü ortaya konulmalıdır. Gerçekten taşınmazın satımı ile (muhdesat)ın yarı bedeli, davalı idarenin mal varlığına girerek onu zenginleştirmekte, buna karşın, davacıların (muhdesat) üzerindeki ekonomik yararları son bularak onların mal varlıkları yoksullaşmaktadır. Değişik bir anlatımla, yoksullaşanların mal varlıklarından ekonomik bir değer, zenginleşen davalı idarenin mal varlığına kaymaktadır. Yargıtay kararlarında da şimdiye değin bir temel çizgide böyle bir nitelendirme belirgin bir biçimde egemen olmuştur. Nitekim konunun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda tartışılması sırasında görüşler, davanın (nedensiz zenginleşmeye dayanan bir geri alma davası) olduğu yolunda birleşmiştir.
Öbür yandan, nedensiz zenginleşmede davacının geri alma hakkının, buna karşın davalının geri verme borcunun doğması, bunların mal varlıklarının birbirinin zararına ve yararına olmak üzere karşılıklı yoksullaşma ve zenginleşmelerine bağlıdır ve bunun doğal sonucu olarak da, bu geri alma hak ve borcunun doğum anı, nedensiz yoksulaşma ve zenginleşme olgularının gerçekleştikleri andır. O halde, geri isteme hakkının kapsamı kural olarak, anılan hak ve borcun doğdukları tarihten daha önce belirlenemez. Zira, geri alma, bu yoksullaşma ve zenginleşmenin sonucudur ve bu olgular gerçekleşmeksizin geri alma söz konusu değildir.
Bu olayda, gerçi, "muhadesat" yaklaşık otuz yıl önce yapılmıştır. Ne var ki, satım tarihine kadar davacı tarafça kullanıldığı ve yararlanıldığı için ekonomik açıdan bu kullanma ve yararlanmanın sürdüğü zaman boyunca davacı tarafın mal varlığında bir yoksullaşmanın oluştuğu düşünülemez. Davalı idarenin zenginleşmesi ise, gene ekonomik açıdan, "muhdesat"ın paraya dönüşüp yarı bedelin ona verildiği tarihte başlar. Her halde, muhdesatı kullanmamış ve yararlanmamış bulunan davalı idarenin daha önce zenginleştiği söylenemez. Hemen belirtmekte yarar vardır ki, nedensiz zenginleşmede önemli olan malik olma ögesi olmayıp ekonomik anlamda zenginleşme ögesidir. Bu bakımdan, Medeni Kanunun 654 üncü maddesinde öngörülen hafif binalar çerçevesine girmeyen dava konusu muhdesatı'ın (arzın mütemmim cüz'ü) bulunması yasalar gereği de geri almanın kapsamını belirlemekte etkili olamaz. Burada sırası gelmişken şu yöne değinmekte de açık yarar vardır: Birlikte mülkiyette muhdesatı yapan paydaşın sırf (birlikte mülkiyet) esasından ötürü kötü niyetli olarak kabulü mümkün değildir. En yeni görüşlerle doğrulanan bu esas, olayın, baş tarafta özetlenen özelliği karşısında özellikle geçerlidir. Bu böyle olmasa bile, nedensiz zenginleşmeye dayanan bir geri alma davası sırasında yasa koyucunun geri almanın bir kesimine cevaz vermediğini ve bizzat "nedensiz zenginleşme davası"nın niteliğine uygun düşmez.
3 - Maddi olgunun belirlenen niteliği, dava Medeni Kanunun 649 uncu maddesinin uygulanmasına olanak vermemektedir. Bir an için böyle bir olanağın varlığı kabul olunsa dahi, hukuksal durumun gene değişmeyeceği ortadadır. Çünkü, davacının aleyhine olmak üzere en kötü bir olasılık olarak bu maddenin son fıkrasının uygulanacağı varsayılsa bile, -bizzat özel dairenin 11.10.1965 günlü, 3070 E. 4731 K. sayılı kararında da belirgin olarak vurgulandığı üzere- geriye alınmasına karar verilecek değer, "muhdesat"ın yapıldığı gündeki değeri olmayıp hal ve vaziyetin ve yapılan muddesat'tan arsa sahibinin edeceği istifade gözönüne alınarak ve en az değerle bağlı olmaksızın muhik olarak takdir edilen bir tazminat olması gerekir." Bu durumda, sözü edilen değerin olayımızda satım bedeli olarak kabulünde bir isabetsizlik olmayacaktır.
4 - En eski tarihleri taşıyan Yargıtay kararlarının bir kesiminde, geri almanın kapsamını belirlemede, muhdesatın yapıldığı tarihte bunları yapmak için harcanmış paralar tutarının bir ölçüt olarak belirtildiği yollu anlatımların kullanıldığı bir olgudur. Şu var ki, bu olgu değişik söyleşiyle, geri almanın zenginleşmeyi aşamayacağına ilişkin kuralın belirtilmesi anlamını taşıdığı açık seçiktir. Şüphesiz, içtihatta esilik, yalnız başına içtihadın doğruluğunun göstergesi değildir ve bu konuda asıl olan, yasal doğruluktur. Herhalde, yanlış olan bir içtihadın salt uzun bir geçmişe dayanmasından ötürü sürüp gitmesine izin verilmez. Bir içtihadın eski olmasından kaynaklanan doğruluk (karinesi) nin çürütülmüş bulunmasına rağmen o içtihada bağlı kalmanın savunulmazlığı ortadadır. Kaldı ki, yürüyen zamanla birlikte yaşamın getirdiği yeni gereksinmeler, ülkeler ve düşüncelerin değişebilirliği evrensel bir gerçektir ve Medeni Kanunumuzun en belirgin niteliklerinden biri de ileriye yönelik bulunuşudur. Bu konuda Von. TUHR'un şu sözleri (Bkz. Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, Edege çevrisi, 1952 Ank. Sh.; 5) ortak bir anlatım değeri taşımaktadır: "Hakim bilhassa mukaddem kararlarla bağlı değildir, çünkü sabit içtihatlar hukuki emniyeti çoğaltır ise de, değişmeyen bir tatbikat, hukuki hayatın ilerlemesine mani olur". Bu bakımdan, yoksullaşma ve zenginleşmenin oluşmasından otuz yıl önce yapılmış giderleri geri almanın belirlenmesinde ölçüt olarak alınmasını öngören bir görüşün sırf uzun bir geçmişe dayanmasından ötürü benimsenemeyeceği, giderek, böyle bir benimsemenin adalet ve hak duygularını incitir bir nitelik taşıyacağı söz götürmez.
5 - Hiç kuşkusuz, davacının geri isteme hakkı, nedenselik bağıyla sınırlıdır ve davacı taraf, muhdesat ile nedensellik bağlantısı içerisinde ilgisi olmayan zenginleşmeleri isteyemez. Bundan başka, davalı tarafın bu olay çerçevesinde doğmuş zararlarının giderilmesini ve alacaklarının tahsilini, koşullarının gerçekleşmesi takdirinde, isteyebileceği açıktır. Ne var ki, bu ve benzeri uyuşmazlıklar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu incelemesinin dışındadır ve Hukuk Genel Kurulunca da görüşme konusu yapılmamıştır. Öbür yandan, istemin niteliği açısından davada (yararların mahsubu) kuralanının uygulanma olanağının bulunmadığı açıktır. Bu nedenlerle, sözü edilen yönler üzerinde ayrıca durulmamıştır.
O halde, bu ve yerel mahkeme hükmünde dayanılmış sair gerekçelerle temyiz itirazları reddolunmalı ve hüküm onanmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddiyle direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 19.1.1983 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini