 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1979/1730
K: 1982/778
T: 15.09.1982
DAVA : Taraflar arasındaki "satış vaadi sebebiyle tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin 1. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29.3.1979 gün ve 1978/982-19779/226 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 30.4.1979 gün ve 1979/2176-2600 sayılı ilamı ile, "... Dairemizin kökleşmiş ve kurallaşmış inançlarına göre satışı vaad edilen taşınmazın zilyetliği alıcıya teslim edilmiş ise zamanaşımı def'i objektif iyiniyet kurallarına aykırı düşmekle dinlenilemez..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu kararı:
KARAR : Davacı, noterce düzenlenen sözleşmeyle kendisine satışı vaad ve zilyedliği de tevdi olunan 1218 parsel sayılı taşınmazın adına tescilini talep ve dava eylemiş, davalılar ise zamanaşımı savunmasında bulunmuşlar ve ayrıca karşılık dava yoluyla satış vaadi sözleşmesinin iptalini istemişlerdir.
Yerel mahkeme, satış vaadinden kaynaklanan davaların 10 yıllık bir zamanaşımına tabi olduğunu kabul ile davayı zamanaşımı yönünden reddetmiş ve dolayısıyle davaya konu sözleşmenin geçersiz olduğuna karar vermiştir.
Davacı vekili tarafından temyiz edilen bu karar Özel Dairenin yukarıya metni aynen alınan ilamı ile bozulmuş ancak mahkeme, "... taraflar arasında noter huzurunda yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde öngörülen bedelin ikinci bölümünün 15.5.1966 tarihinde ödenmesi şart edildiğinden ve anılan bedelin 15.5.1966 yılından itibaren on yıl içinde ödenmediğinden..." bahisle eski kararında direnmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarından ve dosyadaki kanıtlardan anlaşılacağı gibi esas dava, 1218 parsel sayılı taşınmazın, taraflar arasında noter huzurunda düzenlenen satış vaadi sözleşmesine dayanılarak davacı adına tescili isteğine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın, satış vaadi sözleşmesiyle birlikte davacıya teslim olunduğu ve bugün dahi davacının zilyetliği altında bulunduğu ihtilafsızdır. Öte yandan, davalıların davadan önce ferağ vermeyi taahhüt ettikleri 1218 parsel sayılı taşınmazın ferağından nükul ve imtina ettikleri yolunda davacıya karşı bir irade beyanında bulundukları da iddia ve ispat olunmamıştır. Esasen her iki konuda da taraflar arasında bir uyuşmazlık söz konusu değildir. hal böyle olunca, bedelin bir bölümünün, ödenmesi kararlaştırılan 15.5.1966 tarihinden itibaren on yıl içinde ödenmediğinden bahisle davanın zamanaşımından reddi mümkün değildir. zira, davalıların bu alacaklarını dava yolu ile talep etmeleri mümkün iken, bu yolu ihtiyar etmeyip on yıl bekledikten sonra açılan ferağa icbar davasında zilyedliği devam eden davacıya karşı zamanaşımı savunmasını ileri sürmeleri afaki iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz. O halde, direnme kararı anılan nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı bozulmasına 15.9.1982 gününde bozmada oybirliği, sebebinde oyçokluğuyla karar verildi.