 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1979/1692
K: 1980/170
T: 30.01.1980
DAVA : Taraflar arasındaki takibe itirazın kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin İcra Tetkik Merciince davanın kabulüne dair verilen 29.6.1978 gün ve 1977/203 E., 1978/266 K. sayılı kararın duruşmalı incelenmesi itirazcı borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 7.12.1978 gün ve 8992-10001 sayılı ilamı ile,"..imzanın borçluya ait olmadığı anlaşılmıştır. Senette vekaleten verildiğine dair hiç bir kayıt yoktur. Bir kimsenin diğer bir şahsa vekaleten kambiyo taahhüdünde bulunmaya yetkili oluşu kendi adına senet tanzim edebileceğini icabettirmez. Bu duruma rağmen itirazın kaldırılması isabetsizdir" gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Borçlu vekili
KARAR : Temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenildiğinden öncelikle bu konu üzerinde durulmuştur.
İ.İ.Kanununun 364/2. maddesinde takip hukukuna müteallik temyizin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundaki şartlar dairesinde yapılacağı, 366. maddesinde de temyiz tetkikatının onbeş gün içinde karara bağlanacağı belirtilmiş ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde ise değeri onbin lirayı aşan alacak ve ayın davalarında duruşma istenilmesi halinde duruşma yapılacağı ve tebliğ tarihi ile duruşma günü arasında en az onbeş günlük süre bulunmasının gerektiği öngörülmüştür.
Bu yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, icra tetkik mercii tarafıdan genel hükümler dışında İİK.nun özel hükümlerinin uygulanması sonunda verilen kararların, istek halinde temyiz tetkikatının duruşmalı yapılmasını zorunlu kılan bir hüküm ve neden bulunmamaktadır.
Bu sebeplerle, H.G.K.'nca temyiz incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, gereği görüşüldü:
KARAR : Alacaklı 8 adet emre muharrer senede dayanarak 1.058.527 lira alacak için icra takibinde bulunmuş ve imzanın inkar edilmesi nedeni ile takip durmuştur.
Takip konusu senetlerde borçlu olarak N.H.'nin ad ve adresi yazılı ise de imzanın adı geçenin kardeşi ve temsilcisi H.H.ye ait olduğu ihtilafsızdır.
H.H. düzenlenmiş ve kambiyo taahhüdünde bulunmayı da içeren vekaletnameye dayanarak Kardeşi N.'i bütün ticari işlerinde, bankalarda temsil etmektedir. Nitekim aynı şekilde düzenlenmiş diğer bir kısım senetler N. tarafından kabul edilerek ödenmiştir. Bu itibarla vekaletname münderecatından ve dosya muhteviyatından H.H.'nin kardeşi N.H.'nin ticari mümessili olduğu sonucuna varılmıştır. BK.nun 449. maddesine göre ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekale imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir. Aynı Kanununun 450/1. maddesinde de ticari mümessil, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı müessese sahibi hesabına kambiyo taahhüdünde bulunmak ve onun namına müessesenin gayesine dahil olan bilumum tasarrufları yapmak salahiyetinin haiz sayıldığı belirtilmiştir.
Yasada ticari mümessilin iyiniyetli üçüncü kişilere karşı kambiyo taahhütlerinde bulunacağından söz edilmesinin nedeni, ticari senetlerin niteliklerinden doğmaktadır. Ticari senetlerin ticari işletme ile olan ilgisi iyi niyetli üçüncü kişilerce kolaylıkla anlaşılamayacağından ticari mümessilin imzaladığı senetlerin iyi niyetli üçüncü kişiler bakımından işletmeyi bağlayacağı öngörülmüştür.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına mahkemece açıklanan gerektirici sebeplere ve yukarıda belirtilen nedenlere göre usul ve yasaya uygun olan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddiyle, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve temyiz harcı alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 30.1.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.