Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1979/1464
K:1982/77
T:03.02.1982
* SÖZLEŞMENİN YORUMU DANIŞIK İNDİRİM
ÖZET : 1 - Sözleşmeler yorumlarken, taraftarın gerçek ve müşterek amaçlarını araştırmak gerekir.
2 - Yasaca belli bir biçime uyularak yapılması zorunlu kılınan sözleşmeleri meydana getiren irade bildirimlerinin işbu biçime uygun olarak açıklanması zorunludur. Yapılan satış sözleşmesi karşılığı olarak miras bırakan, bir bedel almamış, gerçek sözleşme taşınmaz mal bağışı niteliğinde Olduğu halde resmi memur önünde bu durum saklanarak işlem satış biçiminde oluşturulmuş olmakla satış sözleşmesi danışık [muvazaa] nedeniyle, tapulu taşınmazlara ilişkin bağış sözleşmesi de yetkili memur önünde bağışlama hakkında taraf iradeleri birleşmediğini en biçime uyulmaması nedeniyle geçersizdir.
3 - BKm. 65 sözleşenler yada onların ardılları [hale fleri] arasında ardıllık esaslarınca açılan davalarda uygulama yeri bulur.
4 - Medeni Yasanın miras hükümlerince indirimi (tenkisi) istenen işlemler aslında geçerli bulunan işlemlerdir. Eğer ortada geçerli bir sözleşme yoksa miras hakkı zedelenen kişiler tasarrufların tamamen iptalini isteyebilirler. Bir davacı aslında karşılıksız [muvazaalı] bir sözleşme olduğu halde karşılıklı bir sözleşme biçiminde yapılmış bulunan işlemin saklı pay kuralının çiğnenmesi amacıyla yapıldığını ileri sürerek tenkisini isteyebilir, bu halde artık işlemin tamamen iptaline karar verilemez.
(818 s. BK m. 18, 65)
(743 s. MK m. 634, 466)
Taraflar arasındaki "Tapu İptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Osmaniye Asliye Hukuk Mahkemesi)nce (davanın kabulüne) dair verilen 29.11.1977 gün ve 724-654 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 30.5.1978 gün ve 5226-6246 sayılı ilamiyle; (.. Davacılar, miras bırakanlarının kendilerini miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla dava konusu olan taşınmazları gerçekte davalıya bağışladığı halde tapu sicilini de satılmış gibi muvazaalı işlem yapmak suretiyle davalıya temlik ettiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptalini istemişlerdir.
Davalı ise, temlikin gerçek nedeni satış olduğundan söz ederek davanın reddini savunmuştur. Miras bırakanla davalının nikahsız olarak birlikte yaşadıkları açıktır. Taşınmazların gerçek değerleri ile tapu sicilinde gösterilen bedelleri arasında açık bir nisbetsizlik vardır. Bu itibarla temlikte satıştan çok bağış amacına üstünlük tanındığı kuşkusuzdur. Miras bırakanın, davacıları miras haklarından yoksun bırakmaktan öte, davalı ile olan nikahsız ilişkisini sürdürmeyi sağlayabilmek amacıyla dava konusu taşınmazları ona bağışlamak gereğini duyduğu bellidir.
Hal böyle olunca olayın BK.nun 65. maddesi uyarınca değerlendirilmesi ve ahlaka aykırı bir maksadın elde edilmesi için verilen bir şeyin geri alınması olanağı bulunmadığından davanın reddedilmesi gerekli olduğunun düşünülmemesi yolsuzdur...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:
Davacılar, miras bırakanları Mehmet ile davalı Sultan'ın gayrimeşru bir ilişki içinde olduğunu, bu arada kendilerinin saklı paylarını bertaraf etmek amacıyla üç parça tapulu taşınmazın muvazaalı bir şekilde ve bedelsiz olarak bağış amacıyla davalıya devir ve temlik edildiğini, aslında bağış sözleşmesini gizlemek amacıyla tapudaki işlemin satış gibi gösterildiğini ileri sürerek, sonuç olarak (... kendilerinin saklı paylarını bertaraf etmek kastiyle yapılmış olan temliki tasarrufa ilişkin tapu kayıtlarının iptaline karar verilmesini...) istemişlerdir.
Yerel mahkeme (... toplanan delillere göre, miras bırakanın davacıları mirastan mahrum bırakmak amacı ile davaya konu taşınmazları gayrimeşru bir şekilde yaşadığı davalı Sultana muvazaalı olarak satış gibi göstermek suretiyle aslında bağışlamış olduğunu, bu bakımdan sözleşmenin şekle aykırılık nedeniyle BK.nun 18. maddesi hükmünce geçersiz bulunduğunu...) kabul İle tapuların iptaline karar vermiştir.
Özel daire, hükmü, yukarıya metni aynen alınan ilamla (dava reddedilmek üzere) :bozmuş, yerel mahkeme aynı gerekçe ile eski kararında direnmiştir.
Şu kısa açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; davacıların miras bırakanının sağlığında üç parça tapulu taşınmazını cüzi bedel karşılığında davalıya devir ve temlik ettiği, ancak yapılan işlem satış şeklinde gösterilmiş ise de, gerçekte bu temliklerin ivazsız ve bağışlama niteliğinde olduğu ve temlikin davacıları miras hakkından mahrum bırakmak amacıyla yapıldığı hususunda mahkeme ile özel daire arasında bir uyuşmazlık yoktur. Nitekim dosyadaki kanıtlar da bu kabulü desteklemektedir.
Özel daire (Davacıların miras bırakanı tarafından sağlığında davalıya yapılan bu temlikli, ahlaka aykırı bir amacın sağlanması için yapıldığını, bu itibarla BKm. 65 gereğince artık geri alınamayacağını, bu durumda davanın reddi gerektiğini) ileri sürmüş; buna karşın yerel mahkeme, (davacıları miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla satış gibi gösterilen bu temkin gerçekte bağış olduğunu, bu itibarla temlik işleminde resmi şekle uyulmadığını) kabul ile geçersiz olan temlikin iptaline karar vermiştir.
Görülüyor ki, gerek yerel mahkeme ve gerekse özel daire, davacıların miras bırakanı İle davalı arasında yapılan temlikin geçersiz olduğu yönünde birleşmekte ve fakat geri alınma konusunda farklı düşünmektedirler. 0 halde sorunun her iki yönden incelenmesinde zorunluk vardır.
Yukarıda defa ati e vurgulandığı veçhile, dava konusunu oluşturan taşınmazların tapulu olduğu İhtilafsızdır. Bilindiği gibi, MK.nun 634. maddesinde, mülkiyeti nakleden sözleşmelerin, resmi şekilde yapılması gerektiği açıklanmıştır (BKm. 213). Gerçekten dava konusu taşınmazların temlikinin resmi memur huzurunda yapıldığı sabittir. Nevar ki BK.nun 18. maddesi gereğince sözleşmeler yorumlanırken, tarafların gerçek ve müşterek amaçlarını araştırmak gerekir. Şayet miras bırakan ile davalının gerçek sözleşmeyi gizledikleri ve görünüşte başka bir sözleşme yapmak istiyorlarmış gibi irade bildiriminde bulundukları anlaşılırsa, görünüşteki sözleşme (satış) değil, onun altında saklanan gerçek sözleşme (yani bağış sözleşmesi) geçerli sayılır. Ancak yasaca belli bir şekle uyularak yapılması zorunlu kılınan sözleşmeleri meydana getiren irade bildirimlerinin işbu şekle uygun olarak açıklanması şarttır. Davanın konusunu teşkil eden somut olayda (yukarıda da açıklandığı gibi) yapıları satış sözleşmesi karşılığı olarak miras bırakanın herhangi bir bedel almadığı, gerçek sözleşmenin taşınmaz mal bağışı niteliğinde Olduğu halde, resmi memur (tapu sicil muhafızı) önünde, bu durum saklanarak, işlemin satış şeklinde oluşturulduğu sabit olmuştur. O halde 7.10.1953 gün ve 7/8 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere; sözü geçen satış sözleşmesi muvazaa nedeniyle geçersizdir. Ancak onun yerine tapulu taşınmazlara ilişkin bağış sözleşmesi kaim olmaz; çünkü, yetkili memur önünde bağışlama hakkında taraf iradeleri birleşmemiş, düğümlenmemiştir. 0 'halde 'bağış sözleşmesi de şekle uyulmaması nedeniyle geçersizdir. Olayımızda da davacıların miras bırakanı ile davalının gerçek amacının satış olmadığı gerçekleştiğinden satış sözleşmesi ve bağış konusunda taraf İradeleri birleşmediğinden dolayı da bağış sözleşmesi 'geçersizdir. Nitekim bu konuda yerel mahkeme İle özel daire arasında bir uyuşmazlık yoktur. Yerel mahkemenin, temlikin anılan nedenlerle iptaline karar vermesine karşın özel daire, bu temlikin miras bırakanın davalı ile gayrimeşru 'birleşmeyi sağlamak amacıyla yapıldığını, BKm. 65 hükmünce de verilenin geri alınamayacağını ileri sürmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki bu dava, temlik edenle (satan ya da bağışlayan miras bırakana) temellük eden davalı arasında değildir. Öte yandan yukarıda da açıkça belirtildiği gibi bu dava, miras bırakanın halefleri tarafından halefiyet yoluyla açılmış bir dava da değildir. Aksine bu dava, miras bırakanın mirasçılarını mirastan yoksun bırakması ve davalının da aynı amaçla miras bırakanla muvazaalı bir işlem yapması hukuksal nedeninden kaynaklanan ve haksız eylem kurallarına dayanan bir iptal davasıdır. Hal 'böyle olunca ancak, sözleşenler ya da onların halefleri arasında haleflik esaslarınca açılan davalarda uygulama yeri bulan BKm. 65 kuralının 'bu davada söz konusu edilmesi asla düşünülemez. (Bu konuda geniş 'bilgi için ha kınız. Hüseyin Hatemi - Hukuka ve Ahlaka Aykırılık Kavramı ve Sonuçları - İstanbul 1976 Sayfa 594. vd.) 0 halde, özel dairenin BKm. 65 kuralının uygulanması suretiyle davanın reddine ilişkin bozma kararı yukarıda belirtilen gerekçelerle çoğunluk tarafından benimsenmem iştir.
Nevar ki yerel mahkemenin, temlikin (tapuların) iptaline ilişkin gerekçesi de Usulün 74. maddesi hükmünce yerinde görülmemiştir.
Yargıtay'da istikrarla vaki uygulamaya göre; M K.nun miras hükümlerince tenkisi istenilen işlemler, aslında geçerli bulunan işlemlerdir. Bir diğer ifade ile, miras bırakanın tasarruf nisabına giren malvarlığını temlikte serbest bulunması ancak geçerli işlemler hakkında söz konusu olabilir. Eğer 'ortada, 'bu davada Olduğu gibi, geçerli bir sözleşme yoksa miras hakkı halele uğrayan kişiler tasarrufların tamamen iptalini isteyebilirler. Nevar ki davacılar bu davada tasarrufun (dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının) tamamen iptalini değil, yukarıda da değinliliği ve hile tasarruf nisabını aşan, yani saklı paya tecavüz eden bölümün iptalini, diğer bir deyimle tenkis istemişlerdir. Gerçekten de herhangi bir davacı, miras bırakanın İradesine de bir dereceye kadar saygı göstermek düşüncesiyle yahut bu konuda kanıt bulamayacağını hesaba katarak aslında (somut olayda olduğu gibi) karşılıksız [muvazaalı] bir sözleşme olduğu halde, karşılıklı bir sözleşme şeklinde yapılmış bulunan İşlemin, saklı pay kuralının çiğnenmesi amacıyla yapıldığını ileri sürerek tenkisini isteyebilir. Bu takdirde davaya bakan Hakimin, az yukarıda anılan gerekçe ile ve özellikle HUMK.nun 74. maddesi hükmünce artık İşlemin tamamının İptaline karar vermesi düşünülemez (HGK . 3.6.1964 gün ve E. 2/422, 'K. 398; HGK. 3.6.1964 gün ve E. 2/335, K. 397, HGK. 13.5. 1970 gün ve E. 2/655, K. 262). 0 halde mahkemenin dava dilekçesindeki isteği 'gözeterek, gerekti araştırma ve inceleme yaparak, saklı paya herhangi bir tecavüz mevcut olup olmadığını saptayıp, basit olacak sonuca göre 'bir karar vermesi gerekirken, dava dilekçesindeki isteğin nitelik ve kapsamını yorumda hataya düşüp, dava konusu taşınmazlara İlişkin kayıtların iptaline karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır ve direnme kararı sadece anılan nedenlerle bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından 3.2. 1982 günü yapılan görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini