Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1979/1458
K: 1982/320
T: 31.03.1982
DAVA : Taraflar arasındaki "prim itiraz komisyonu kararının iptali ve alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Ankara 6. İş Mahkemesi) nce davanın reddine dair verilen 7.12.1977 gün ve 1977/542-769 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 11.9.1978 gün ve 1977/8274 E., 1978/5485 K. sayılı ilamiyle 1-Ölçümleme, mülhak vakıf "Tira Alaybey Camii" işyerinde çalışan din görevlilerine ilişkindir. Prim İtiraz Komisyonunun anılan kimselerin sigortalı sayılamayacakları yolundaki kararının iptali için Kurum'un başvurusu üzerine mahkeme, hasım olarak mülhak vakıf yerine Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün gösterilmesi ve esas itibariyle komisyon kararının doğru olması nedenleriyle davayı reddetmiştir.
Davanın sonucuna etkili olması nedeniyle öncelikle husumet konusundaki uyuşmazlığın çözümü gerekir.
Gerçekten, işveren olarak, kanun kapsamına, mülhak vakıf "Tire Alaybey Camii alınmış ve işyerinde çalışan imam, müezzin ücretleri konusunda ölçümlemeye gidilmiştir. Ancak, Prim İtiraz Komisyonu nezdinde, ölçümlemeye itiraz, Vakıflar Genel Müdürlüğü adına, İzmir Bölge Müdürlüğünce yapılmış ve sonuçta itiraz kabul edilmiştir. SSK.nun 79. maddesi 3. bendinde belirtildiği üzere; Prim İtiraz Komisyonu Kararlarına karşı mahkemeye başvurulabilir. Bu durumda, komisyon kararında taraf olan kimselerin mahkemede açılacak davada dahi karşılıklı hasım olmaları anılan kuralın sonucu olup, davacı kurum tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün hasım gösterilmesinde usulsüzlük bulunmamaktadır. Mahkemenin gözönünde bulunduracağı husus, yapılan ölçümleme işlemine karşı prim itiraz komisyonu nezdinde, tüzel kişiliği bulunan mülhak vakıf adına Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün itiraz yetkisi olup olmadığı üzerinde durmak, varılacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
2 - Öte yandan, davanın esastan reddine dahi isabet bulunmamaktadır. Ölçümleme döneminde mülhak vakıf din görevlilerinin ücretlerini, kural olarak, anılan vakıf gelirinden karşılanmayan kısımları olduğunda, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne verilen paradan aldıkları, kadrolu olmadıkları, aylık veya ücretlerini Diyanet İşleri Başkanlığı veya sair kamu kuruluşlarından almadıkları, başka anlatımla 657 sayılı Yasada belirtilen anlamda kadrolu Devlet memuru statüsünde bulunmadıkları uyuşmazlık konusu değildir. İlgililerin kadrolu devlet memuru statüsünde olmadıkları tartışmasız olduğuna, yapılan işin niteliği, işin işyerinde ve işverenin denetiminde görülmesi nedeniyle işverenle aralarında hizmet sözleşmesi bulunduğuna göre, 506 sayılı Kanun kapsamına girdiği kuşkusuzdur. Kaldı ki, ölçümleme dönemi itibariyle, 633 sayılı Yasaya ek 2088 sayılı Yasa hükümlerinin de uygulama olanağı bulunmadığı da ortadadır. Şu durumda, SSK.'nun ölçümlemeye gitmesi yasal hakkı iken, davanın bu noktadan dahi reddi usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Davacı SSK. (Tire Alaybey Camii'ni (Dini Hizmetler) işyeri olarak ve İzmir Vakıflar Müdürlüğü adına 1.8.1966 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamına aldığını, bu işyerinde prim bildirge ve bordroların verilmemesi nedeni ile müfettişleri vasıtasıyla tanzim ettirdiği raporla, ödendiği kayden tesbit olunan imam-müezzin ücretleri üzerinden 1.5.1967-31.12.1971 devresi için ölçümleme yapıldığını, davalı idarenin bu ölçümlemeye itiraz ederek iptal ettirdiğini..) ileri sürerek, işbu prim itiraz komisyonu kararının iptali ile 12.630,19 lira alacağın tahsilini istemiştir.
Davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili (...Alaybey Camii'nin mülhak vakıf olduğunu bu itibarla anılan işyeri ile ilgili olarak yapılan ölçümleme konusunda SSK. ile çıkan uyuşmazlıkta kendilerine husumet yöneltilmeyeceğini; öte yandan, mülhak vakıflarda çalışan kişilerin (atama-tayin) tasarrufu ile işe alındıklarını, bu itibarla bu kişilerin sigorta kapsamına alınmalarına imkan olmadığını.) ileri sürerek, aleyhlerine açılan davanın hem husumet ve hem de esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkeme davalı idarenin savunmasını aynen benimsemek suretiyle davayı hem husumet ve hem de esas yönünden reddetmiş, özel daire (metni yukarıya aynen alınan ilamla) hükmü bozmuş, mahkeme aynı gerekçe ile eski kararında direnmiştir.
Şu kısa açıklamalardan da anlaşılacağı veçhile, yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık, (bu davada husumetin davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü'na yöneltilip yöneltilmeyeceği) naktasında toplanmaktadır. Ancak, bu konuya girmeden önce, ölçümleme konusu ile ilgili yasa hükümlerine kısaca değinilmesinde yarar vardır.
506 sayılı SSK. m. 4'de, bu Yasa anlamında kimlerin (işveren) sayılacağını açıklamıştır. Anılan Yasanın m. 4, fıkra 1'e göre "Bu kanunun uygulamasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler, işverendir". Görülüyor ki, burada ki işvereni, İş Kanunu hükümlerine göre değil, 506 sayılı Yasa hükümlerine göre belirlenmek, sigortalı çalıştırıp çalıştırmadığı aranmak gerekir. Bu bakımdan bir işyerinin 506 sayılı Yasa açısından işyeri sayılabilmesi için, amacın mutlaka ekonomik olması gerekmez. Çünkü; kültürel, sosyal (bu olayda olduğu gibi dinsel) hizmetlerle ilgili de olabilir.
Bu ölçüler içinde soruna yaklaşıldıkta (Tire Alaybey Camii) ile ilgili işyeri ile davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün ilgisi bulunmadığı; diğer bir anlatımla, ölçümleme yapılan işyerinin, işverenin davalı idare olmadığı açıklıkla anlaşılmaktadır. Çünkü, ölçümlemeye muhatap olan işyeri (Tire, Alaybey Camii) mülhak bir vakıftır. Bu yönde bir uyuşmazlık esasen söz konusu değildir. Mülhak vakfın ise, tüzel kişiliği bulunduğu kuşkusuzdur. Şu duruma göre mülhak vakıflarda kural olarak işveren, vakıflar idaresi olmayıp, mütevelli kuruludur. Mevzuat gereğince, mülhak vakıf din görevlilerine yardım yapmış olması, Vakıflar İdaresine işverenlik sıfatını kazandırmaz. O halde davalı idarenin işveren durumunda olmamasına rağmen, işverenmiş gibi ölçümleme işlemine muhatap olması yasa hükümlerine aykırı düşer. Bu nedenle özel daire bozma ilamında öngörülen gerekçelerle davalı Vakıflar İdaresinin kendileri aleyhine yapılan ölçümlemeye itiraz hakları ve davada husumete ehliyetleri (sıfatları) bulunduğu kabul edilerek, aleyhlerine açılan davanın, yukarda da değinildiği gibi, (Ölçümlemenin ancak işveren aleyhine yapılabileceği, davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün ise işveren olmadığı) gerekçesiyle reddine karar verilmek gerekirdi. Ancak mahkeme davayı başka nedenlerden ötürü reddettiğine göre, sonucu bakımından doğru olan direnme kararı, Usulün 438. maddesinin 9. fıkrası uyarınca (yukarda anılan şekilde) red gerekçesi değiştirilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddiyle, direnme kararının Usulün 438/9. fıkra hükmünce yukarıda açıklanan nedenlerle gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA,(485 TL) bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına 31.3.1982 gününde oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini