 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1979/140
K: 1981/591
T: 16.09.1981
DAVA : Taraflar arasındaki "tapulama tesbitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Kayseri Tapulama Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 8.12.1976 gün ve 33-261 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 23.2.1978 gün ve 9004-2032 sayılı ilamiyle; (...696 parsel sayılı 5720 m2. yüzölçümündeki taşınmazın vergi kaydına dayanılarak Hazine adına tesbit edilidiği itirazın tapulama komisyonu tarafından red edilmesi üzerine Arif'in kazandırıcı zamanaşımı zilyedliğine dayanılarak dava açtığı parselin gerçek hak sahibi Talas belediyesi adına tesciline dair verilen kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Hazine yönünden hükmün onanmasına karar verilmiş; davacı Arif bakımından 766 sayılı Tapulama Kanununun 60/3. maddesi gereğince işlem yapılmadan işin esasına girişilerek karar verilmesini isabetsiz olduğu belirtilmiş, davacıya meşruhatlı tebligat yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra yapılan duruşma sonunda davanın reddine, parselin Talas Belediyesi adına tesciline karar verilmiş, hüküm davcı Arif tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının temyizine gelince: Davacı zilyetliğe, davalı taraf ise vergi kaydına dayanmıştır. Vergi kaydını nizalı taşınmaza ait olduğu ve vergisini evvelce Hazine, sonra da belediyece ödenmekte olduğu saptanmış ise de vergi kaydı mülkiyeti belgesi almayıp, 766 sayılı Tapulama Kanununun 33. maddesinde sayılan belgelerdendir. Hazine ve belediye adına vergi de kayıtlı olan taşınmaz malların kazandırıcı zamanaşımı ile iktisabını yasaklıyan bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Tapulama tesbit gününe kadar nizalı taşınmaz üzerinde kazandırıcı zamanaşımı ile mülk edinme koşularını gerçekleştiği bilirkişi ve tanıklar haber vermişlerdir. bu durumda nizalı taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken Hazine ve belediye adına vergi de kayıtlı olan bu yerin kazandırıcı zamanaşımı iktisabına olanak bulunmadığı kabul edilerek ve yazılı biçimde karar verilmiş olması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemce önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Mahkeme (...Davaya konu taşınmazın Hazine adına vergi kaydı bulunduğu ve bu vergi kaydının tamamen taşınmaza uyduğu; öte yandan 1939 yılından beri vergisinin davalı Hazine tarafından verildiği ve özellikle vergi kaydı sınırı içinde kalan yerlerin zilyetlikle iktisap edilemiyeceği...) gerekçesiyle tespite vaki itirazın reddine ve dava konusu parselin davalı Hazine ve belediye adına tesciline karar verilmiştir.
Bilindiği gibi, 766 sayılı Tapulama Yasası, tapuda kayıtlı olmıyan taşınmazların kazandırıcı zamanaşımıyla mülk edinilebilmesinin koşullarını MK.nun 639. maddesine eş nitelikteki 33. maddesinde etraflıca düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu koşullardan biri de taşınmazın tapuda kayıtlı bulunmamasıdır.
Genellikle, bir taşınmaz niteliği yönünden kazandırıcı zamanaşımıyla mülk edinilmeye elverişli ise, kazandırıcı zamanaşımı ile iktisaba ya yasaların açık hükmü (mesela; Tapulama Yasasının 33.; 1757 sayılı Yasanın 20. ve 24. maddeleri hükümleri gibi), ya da tapu kaydı engel olur. Gerçekten tapu sicilinin aleniyet ilkesi (MK.nun 639/2 ve Tapulaam Yasasının 32/d maddelerinde öngörülen koşulların oluşması hali hariç olmak üzere) kazandırıcı zamanaşımının işlemesini önler (HGK. 28.11.1975 gün ve 8/509 E., 1529 K.). Ancak, gerçek maliki yansıtmayan tapu sicili dahi kazandırıcı zamanaşımının işlemesine engel olmaz (HGK. 13.7.196 gün, 1/8 E., 223 K.). Bu durumun hukuksal dayanağı da, tapu sicilini gerçek maliki yansıtmamış olması halinde sicilin aleniyet niteliğinde yoksun hale gelmiş bulunmasıdır.
Oysa vergi kayıtları, mahkemenin kabulü hilafına hiçbir şekilde nitelikçe mülkiyet hakkını ispata elverişli olan ve özellikle kazandırıcı zamanaşımının işlemesini engelleyen bir kayıt değildir.
Özel daire bozma ilamında da kısaca değinildiği veçhile: vergi kaydı, Tapulama Yasasının 33. maddesinde sayılan ve tescil isteminin kabulü için diğer koşullar ayanında "malik sıfatı ile elinde bulundurma" koşulu ile sınır ve yüzölçümünü ispata yarayan belgelerdendir. (HGK. 12.11.1975 gün, 8/996 E., 1275 K.). Bu itibarla, dava konusu taşınmazın Hazine adına vergi kaydı bulunması; esasına tapuda kayıtlı olmaması nedeniyle kayıt ve tescile kadar Devletin malı sayılan bu yerin vergisinin davalı Hazinece ödenmiş olması, davacının malik sıfatıyla zilyedliği bulunmadığını göstermez ve hatta davacının bu hukuksal durumu bilmesi sonucu etkilemez.
O halde, özel daire bozma ilamında açıklanan nedenlerle dava konusu parselin davacı adına tesciline karar vermesi gerekirken, eski hükümde direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyzi itirazlarını kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.9.1981 gününde oyçokluğu ile karar verildi.