Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1979/13-1612
K:1982/748
T:03.06.1982
  • ESKİ HALE GETİRME
  • TESBİT DAVASI
ÖZET : Eski hale getirme dileği geçerli bir işlem için ve elde olmayan nedenlerle belirli sürenin geçirilmiş olması yüzünden düşen bir hakkın yeniden elde edilmesi amacına yönelik bir yoldur.
Tesbit davasının konusunu maddi vakıalar değil bir hukuksal ilişkinin var olup olmadığının tesbiti oluşturur. Buradaki hukuksal ilişkiden amaç, bir kimse ile diğer bir kimse veya eşya arasında var olan somut bir olaydan doğan hukuksal ilişkidir. Anılan nitelikteki hukuksal ilişki için önemli olsalar bile, maddi vakıalar yalnız başına tesbit davasının konusunu oluşturamaz, ancak bir hukuksal ilişki ile tesbit davasına konu olabilirler.
(1086 s. HUMK m. 167)
Taraflar arasındaki "tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın reddine dair verilen 11.9.1978 gün ve 156- 193 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 11.12.1978 gün ve 5024- 5257 sayılı ilamiyle; (... Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen 2.6.1978 günlü karar davacılar vekili Avukat Mehmet'e tebliğ edilmek üzere gönderilmiş ve tebliğ belgesine "bizzat imzasına 27.6.1978" de verildiği yazılmıştır. Adı geçen vekil, dava harçları ile birlikte mahkemeye 24.7.1978 günlü bir dilekçe vererek tebliğ belgesindeki imzanın, kendisine ait olmadığını bildirmiş, "hali sabıka irca" dileği ile bu hususun tesbitini ve kararın tebliğ edilmemiş sayılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, duruşmasız olarak, tebliğ belgesine göre tebliğin doğru yapıldığının anlaşılması ve isteğin, eski hale getirme nedenlerinden bulunmamasına dayanılarak istek reddedilmiş ve bu karar temyiz konusu yapılmıştır.
Gerçekten, eski hale getirme dileği geçerli bir işlem için ve elde olmayan nedenlerle sürenin geçirilmiş olması ile düşen hakkın yeniden elde edilmesi amacına yönelik Usul Kanununun tanıdığı bir yoldur. Olayda, işlemin geçersizliği ileri sürüldüğüne ve bir sürenin geçirilmiş bulunması nedeni ile düşen hakkın elde edilmesi istenilmediğine göre, istek, eski hale getirme niteliğinde değildir. Dava harçları da verildiğine göre, istek nitelikçe tebliğ be1gesindeki imzanın kendisine ait olmadığının tesbiti davasıdır. O halde, yargılama yapılması ve Usulün 308. ve sonraki maddeleri uyarınca inceleme yapılarak doğacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, bu yön gözetilmeksizin evrak üzerinde yazılı şekilde isteğin reddi bozmayı gerektirir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden : Davacılar vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz ettiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Taraflar arasındaki (tazminat) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen ve davanın reddine ilişkin olan 2.6.1978 gün ve 156- 193 sayılı ilam, davacılar vekili Avukat Mehmet'e tebliğ edilmek üzere gönderilmiş ve tebliğ belgesine, 27.6.1978 gününde (bizzat) tebliğ edildiği yazılıp, tebliğ memuru ile tebellüğ eden kişi tarafından imzalanmıştır.
Davacılar vekili Avukat Mehmet, daha sonra verdiği 24.7.1978 günlü dilekçesinde; (... ilamın kendisine tebliğine ilişkin belgedeki imzanın sahte Olduğunu, böyle bir tebligatı almadığını; bu nedenle, tebliğin hükümsüz sayılması ve yeniden tebliğat yapılarak, temyiz hakkının saklı tutulması gerektiğini...) ileri sürmüş ve (eski hale getirme) dileğinde bulunmuştur.
Mahkeme, ileri sürülen isteğin, eski hale getirme nedeni yapılmayacağı tebliğ belgesine göre, yapılan tebligatın geçerli olduğunu kabul etmiş ve isteği reddine karar vermiştir.
Özel daire, yukarıya metni aynen alınan ilamı ile hükmü bozmuş; mahkeme, önceki kararında direnmiştir.
Gerçekten, özel daire bozma ilamında da belirtildiği gibi, eski hale getirme dileği, geçerli bir işlem için ve elde olmayan nedenlerle, belirli sürenin geçirilmiş olması yüzünden düşen bir hakkın; yeniden elde edilmesi amacına yönelik, Usul Kanununun tanıdığı bir yoldur (HUMK m. 167 vd.).
Olayda, ilamın tebliği işleminin geçirsizliği ileri sürüldüğüne ve bir sürenin geçirilmiş bulunması nedeniyle düşmüş olan hakkın iadesi istenmediğine göre, istek, eski hale getirme niteliğinde olmadığı gibi, eski hale getirme talebine konu da edilemez.
Kaldı ki, HUMK.nun 169 ve 170. maddeleri hükümlerine göre; ancak, geçerli bir tebliğin varlığı ve fakat elde olmayan nedenlerle, temyiz süresinin geçirilmiş olması halindedir ki, temyiz şartlarına uygun olarak Yargıtay'a başvurmak ve eski hale getirme isteğinde bulunmak mümkündür.
Esasen, ileri sürülen isteğin, eski hale getirme nedeni yapılamayacağı konusunda, mahkeme ile özel daire arasında bir uyuşmazlık da yoktur.
Ancak, yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı veçhile asıl uyuşmazlık ilanının tebliğine ilişkin belgenin sahte olduğu yolundaki bir iddianın, bağımsız bir (tesbit) davasına konu edilip edilemiyeceği ve böyle bir tesbit davası açılıp açılamıyacağı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği gibi, yürürlükteki yasalarımızla tesbit davalarını düzenleyen bazı özel hükümler (MK m. 25; İİKm. 69, 72, 89 gibi) bulunmakla beraber, tesbit davası açılabileceğini öngören genel bir hüküm, Usul Kanunumuzda yer almış değildir. Fakat, belli koşulların varlığı halinde tesbit davası açılabileceği konusunda, öğretide ve uygulamada tam bir görüş birliği vardır.
Nizalı kazadaki üç dava çeşidinden biri olan tesbit davası da; bir uyuşmazlığın çözümlenmesi için başvurulacak bir davadır. Genellikle, tesbit davasına, ya mevcut bir özel hukuk ilişkisinin inkar edilmesi (olumlu tesbit davası) ya da, mevcut olmayan bir özel hukuk ilişkisinin varlığının iddia edilmesi (olumsuz tesbit davası) hallerinde başvurulur. Her iki halde de, taraflar arasında bir uyuşmazlık mevcuttur. Bu itibarla, tesbit davasının konusunu maddi vakıaların değil bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının tesbiti oluşturur (HGK. 17.3.1965 gün ve 9/656 E. 120 K.). Buradaki hukuki ilişkiden amaç, bir kimse ile diğer bir kimse veya eşya arasında mevcut olan somut bir olaydan doğan hukuki ilişkidir. Doktrin ve uygulamada kabul edilen görüşe göre, anılan nitelikteki hukuki ilişki için önemli olsalar dahi, maddi vakıalar yalnız başlarına hiçbir zaman tesbit davasının konusunu teşkil edemezler. Maddi vakıalar, ancak bir hukuki ilişki ile birlikte tesbit davasına konu olabilirler (Baki Kuru - Nizasız Kaza - Ankara 1961 - sayfa 67) Baki Kuru - Tesbit Davaları - Ankara 1963 - sayfa 23 vd.) Baki Kuru - Hukuk Muhakemeleri Usulü - Ankara 1979- cilt 1, sayfa 905 vd.)(HGK.nun az yukarıda anılan kararı ile HGK.nun 27.6.1975 gün ve 9/455 - 891 sayılı kararı).
Temyize konu bu olayda, taraflar arasındaki tazminat davası sonunda verilen kararın, davacılar vekiline tebliğine ilişkin belgenin sahte olduğu ve bu nedenle tebligatın hükümsüz bulunduğu ileri sürülmekte ve bu hususun tesbiti istenmektedir. Bu isteğin, nitelikçe, maddi bir vakıanın (sahtelik olgusunun) tesbitine ilişkin bulunduğu ise ortadadır. Oysa, az yukarıda da açıklandığı gibi, maddi olgular, tek başlarına tesbit davasına konu olamazlar. Hal böyle olunca, isteğin tesbit davası olarak görülüp incelenmesine ilişkin özel daire bozma ilamındaki görüşe katılmak mümkün değildir. Eski hale getirme isteğinde bulunmak mümkündür.
O halde, mahkemece isteğin reddine karar verilmiş olması, anılan nedenlerle doğrudur.
Öte yandan, davacıların, asıl hükme karşı henüz temyiz yoluna başvurmadıkları da anlaşılmaktadır. Oysa, hüküm temyiz edildiğinde tebligatın geçerli olup olmadığı ve dosyasıyla süresinde temyiz edilip edilmediği, Yargıtay'ın ilgili dairesince incelenerek ve olumlu ya da olumsuz bir karar verilecektir.
İşte, bütün bu nedenlerle usul ve yasaya uygun olan direnme kararının onanması gerekir.
Sonuç : Temyiz itirazlarının reddiyle, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) ve 485 lira temyiz ilim harcının davacılardan alınmasına 30.6.1982 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini