Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1979/131
K: 1981/587
T: 16.09.1981
DAVA : Taraflar arasındaki "orman tahdidine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Nazilli Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 2.6.1975 gün ve 282/231 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay birinci Hukuk Dairesi'nin 25.9.1975 gün ve 8532-8687 sayılı ilamıyla, (... 1744 sayılı Yasanın 2. maddesine göre dava konusu yerin niteliği, yetenekli kimselere (orman mühendislerine) tetkik ve tespit ettirilmeden yazılı şekilde karar verilmesini usulsüz olduğu...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR: Yerel mahkeme yukarıya metni alınan daire bozma ilamına karşı iki nedene dayanarak direnmiştir. Bunlardan birincisi davalılardan Hasan aleyhine açılan ceza davası sonunda verilen ve kesinleşen 9.10.1967 gün ve 1963/525 E., 1967/896 K. sayılı ilamla adı geçen davalının (ormanda tarla açmak suçu)ndan dolayı 6831 sayılı Orman Yasasının 93/2. maddesi hükmünce mahkum edilmiş olması" olgusudur. Mahkeme böylece, çekişmeli yerin orman olduğu yönününü kesin bir ceza ilamıyla gerçekleştiğini kabul etmiş ve başkaca bir araştırma ve inceleme yapmadan davacı Orman Genel Müdürlüğü'nün isteği doğrultusunda karar vermiştir.
Bilindiği gibi; kesin hüküm, ilişkin bulunduğu konuda uyuşmazlığı ortadan kaldırır. Bu yüzdendir ki, açılan bir dava hakkında kesin hükmün bulunmaması, bur yargılama şartıdır. Özellikle de bir ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu bir olayın tespitine; bir diğer söyleyişle olayın varlığı ve bu olayın sanık tarafından işlendiğine ilişkin adli sebebiyet ilgisini tespit eden kesinleşmiş hükmü, hukuk mahkemesi yönünden de kesin hüküm demektir. bunun nedeni, ceza yargılamasında ispat araçları bakımından hakimin hukuktakinden çok daha elverişli bir durumda oluşudur. Bu itibarla ceza mahkemesinin maddi sebebiyet ilgisini tespit eden kesinleşmiş hükmünün, hukuk hakimini bağlamasına, BK.nun 53. maddesi de engel değildir. (Mustafa Çenberci - Hukuk Davalarında Kesin Hüküm - 1965 sayfa 22 vd.). Ancak bu bağlılığın kaynağını ister kesin hükmün varlığı nedeninden, isterse bazı hukukçuların belirttiği gibi (Kenan Tunçomağ - Mahkeme Kararları Kroniği - Borçlar Hukuku - İstanbul Hukuk Fakültesi Mecmuası - 1963 sayı: 3-4; Cilt: XXVIII; sayfa 843 vd.) maddi vakıanın bir mahkemede incelenmiş ve tespit edilmiş olmasının doğal sonucundan alsın, hukuk hakimi ilke olarak bir mahkemenin tespit ettiği maddi olgu ile bağlıdır.
Ne varki, kesin hükümden sonra husule gelen vakıalara istinad halinde, mutlak surette dava sebeplerinin (vakıaların) aynı olduğundan söz edilemez. Zira kesin hüküm, ancak hüküm anındaki durumu tespit eder; hükümden sonraki duruma şamil değildir; yani, hüküm tespit eder; hükümden sonraki duruma şamil değildir; yani, hükümden sonra vukua gelen hal ve şartları kapsamaz. Öte yandan, dava ve kararın dayandığı sebebin ortadan kalkması halinde de kesin hüküm itirazına yer yoktur (Hayri Domaniç - Hukukta Kaziyei Muhakeme ve Nisbi Kuvveti - 1964 - Sayfa 92); (Burhan Gürdoğan - Medeni Usul Hukukunda Kesin Hüküm İtirazı - 1960 - Sayfa 81 vd.); (Baki Kuru - Hukuk Muhakeme Usulü - 1974 Sayfa 792); (Necip Bilge / Ergun Önen - Medeni Yargılama Hukuku Esaları - 1978 - Sayfa 696).
Görülüyor ki, yukarıda anılan ilke uyarınca bir ceza mahkemesinin bir olay nedeniyle tespit ettiği durumun hükümden sonra değişen vakıalar nedeniyle kesin hüküm olarak kabulü her zaman mümkün olmamaktadır.
Kaldı ki, bu olayla ilgili ceza mahkemesi ilamı şu yönden de temyize konu bu dava için her zaman kesin hüküm niteliğinde sayılamaz.
Gerçekten, davalılardan Hasan 1963 yılında ormandan tarla açmış ve ceza mahkemesi de suç tarihinde tarla açılan yerin orman olduğunu 9.10.1967 günlü kararında kabul ederek adı geçenin mahkumiyetine karar vermiştir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, 6831 sayılı Yasanın 17. maddesi hükmüne muhalefetten dolayı aynı Yasanın 93. maddesi hükmünce bir mahkumiyet kararı verilmesi, açılan yada işgal edilen 5 yerinin, muhakkak surette Orman Yasasının 2. maddesinde ifadesini bulduğu gibi bilim ve fen yönünden de orman olduğunu kabule yeterli ve elverişli değildir. Diğer bir söyleyişle bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybeden bir yer orman sınırı dışına çıkarılıncaya kadar yine de orman toprağı sayılır ve bu yeri açan, işgal eden kişiler 17. madde delaletiyle 93. madde hükmünce cezalandırılırlar; ancak, mahkumiyete ilişkin bu hüküm az yukarıda belirtildiği gibi, o yerin daha öncede bilim ve fen bakımından orman olduğunu göstermez (HGK. 24.1.1973 gün ve 7/286 E., 18 K. ve 15.6.1968 gün ve 8/349 E., 458 K.). o halde davalı Hasan'ın 1963 yılında açtığı orman toprağının 15/10/1961 gününden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmiş olması olasılığı vardır ve bu yönün tespiti bu davada büyük önem kazanmaktadır.
Öte yandan bu kanunun tespitinin bir uzmanlık işi olduğu kuşkusuzdur. Herne kadar Orman Yasasının 1 ve 2. madde hükümlerinde orman tanımlanmış ve Orman Kanunu ile ilgili yasa, tüzük ve yönetmeliklerde ormanı ayırdedici nitelikler ve ölçüler gösterilmiş olması bakımından ormanın saptanması hukuksal bir işlem olarak görünürse de, arazi ve bitki türü, ormancılıkla ilgili diğer yönler bilinmedikçe hukuksal açıdan bir sonuca varmak mümkün değildir. Bu nedenle maddi olguların gerçekleşme biçimi bakımından dava konusu yerin orman sayılıp sayılmayacağını belli etmek için bu davada bilirkişi incelemesine başvurulmasıda zorunludur.
O halde, bütün bu yazılı nedenlerle ısrar kararı gerekli inceleme yapılmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.9.1981 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini