 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:1979/YYB-171
K:1979/249
T:28.05.1979
- MEMURLARIN YARGILANMASI
- ATATÜRK'E KARŞI İŞLENEN SUÇLAR
ÖZET : Atatürk aleyhine işlenen suçlarla ilgili Yasanın üçüncü maddesinde, genel bir biçimde "resen takibattan" söz edilmemiş, "Savcılıklarca resen takibattan" yapılacağı belirtilmiş olmasına göre, genel olarak Memurların Yargılanmalarına ilişkin Yasa hükümlerine bağlı olan görevliler hakkında ilgili idare organlarınca soruşturma yapılması gereksizdir.
(5816 s. Atatürk K m. 3)
(24 Şubat 1329 Ta. Mem. Muh. K m. 2,3,4)
5816 sayılı Atatürk Aleyhine, İşlenen Suçlar Yasasına muhalefetten sanık İsmailin yapılan yargılaması sırasında Kırşehir Asliye Ceza Mahkemesi ile o yer İl İdare Kurulu Kararları arasında meydana gelen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için gönderilen dosya, C. Başsavcılığının asliye ceza mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması istemini bildiren 17.4.1979 gün ve TM. 315 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü
Sanığın, Kırşehir İmam Hatip Lisesi Müdürü bulunduğu sırada ders yılı içinde sınıflarda ve dışarıda muhtelif vesilelerle yaptığı konuşmalarda Atatürk için "Selanik piçi" demek suretiyle Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret ettiği iddiası ile kamu davası açılmış olduğu görülmektedir.
Kırşehir Asliye Ceza Mahkemesi 6.2. (979 gün ve 75/16 sayı ile; isnat edilen suçun görev sırasında işlendiğinin anlaşıldığı belirtilerek görevsizlik kararı vermiştir.
Dosya bu şekilde kendisine gelen Kırşehir İl İdare Kurulu ise 28.3. 1979 gün ve 18 sayı ile; 5816 sayılı Yasanın 3. maddesinde, bu Yasa kapsamına giren suçlardan dolayı C. Savcılıklarınca resen takibat yapılacağının öngörüldüğü, böylece bu suçtan dolayı idari takibat yapılmasının önlendiği, Memurin Muhakematı Kanununun 2. maddesi uyarınca, iş idari soruşturmaya davalı olmadığından, İl İdare Kurulunca karar verilmeyeceği, belirtilerek görevsizlik kararı vermiştir.
Bu şekilde iki yargı organı arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş bulunmaktadır.
Sanığa isnat edilen suç 5816 sayılı Yasaya muhalefettir. Sözü edilen Yasanın 3. maddesine göre; (Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı C. Savcılıklarınca resen takibat yapılır) yasa koyucunun bu hükümde farklı deyim kullanarak maddenin kapsamını geniş tutmayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Gerçekten madde incelendiğinde iki unsuru kapsadığı görülmektedir. Birincisi, 5816 sayılı Yasada yazılı suçlar hakkında, TCK.nun 488/2. maddesinden ayrılarak şikayete gerek kalmadan resen takibat yapılması, ikincisi ise, bu takibatın C. Savcılıklarınca yapılmasıdır. Takibatın yasalarımızda tarifi yapılmamıştır. Doktrinde ise şu şekilde tarif edilmiştir : "Ceza muhakemesinde kovuşturma [Takip], toplumsal ve ferdi iddia makamının şüphesinin kuvvetlenip sanı [Zan] haline gelmesi üzerine şüphelinin sanık olması ile başlayan ve bu şüphenin yenilmesine kadar devam eden iddia faaliyetidir. (Prof. Dr. Nurullah Kunter, Ceza Muhakemesi Hukuku, Sahife 123, İstanbul - 1974). Uygulayıcılar arasında da takibat sözcüğü dava açılması anlamında kabul edilmektedir. Şu halde takibat, kamu davası açmayı içermektedir. Kanun, bu takibatı yapacak ve kamu davasını açacak makamı göstermiştir. Bu makamda C. Savcılıklarıdır. Suç failinin memur olup olmaması bu kuralı değiştiremez. Yasanın hükmü kesin ve açıktır. Madde metninin bu denli açık olması nedeniyle gerekçesinde bu fıkranın ayrıca izahına lüzum görülmemiş ve gerekçe özellikle Atatürk'ün hatırasına hakaret suçlarının soruşturulmasında şikayete gerek olup olmadığının tartışılmasına hasredilmiştir. Şayet Yasa koyucu, sanığın sıfatına bağlı olarak resen takibatın başka başka merciler tarafından yapılmasını öngörmüş olsa idi (C. Savcılıklarınca resen takibat yapılır). hükmünü getirmez, sadece (resen takibat yapılır) hükmü ile yetinilirdi. İdare Kurulunun da bu konudaki görev ve yetkisi kabul edildiği takdirde C. Savcılıklarına verilmiş olan resen takibat ilkesi zedelenmiş olacak; hem de İdare Kurulunun olaya el koyması biçiminde çelişkili bir durum ortaya çıkacaktır.
Bu nedenle, Kırşehir Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk kararına katılmayan üyeler ise : Yasanın Meclisteki müzakeresine ait tutanakların incelenmesinden de anlaşılacağı üzere 5816 sayılı Yasada yazılı suçlardan ötürü C. Savcılıklarınca resen takibat yapılacağına dair hüküm, niteliği itibariyle takibi şahsi şikayete bağlı bulunan suçun Atatürk'ün kişiliği gözönünde tutularak, şikayete bağlı olmak vasfını ortadan kaldırmak amacı ile konulduğunu, sözü edilen Yasa metninde bu gibi suçlardan ötürü Memurun Muhakematı Kanununun uygulanamayacağının ilişkin bir hüküm bulunmadığını, Yasa koyucunun amacını değişik bir biçimde değerlendirmenin mümkün olmadığını belirterek İl idare Kurulu görevsizlik kararının kaldırılması gerektiği yolunda oy kullanmışlardır.
Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenle, tebliğnamedeki isteme uygun olarak, Kırşehir Asliye Ceza Mahkemesi'nin 6.2. 1979 gün ve 75/16 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, bu mahkemeye gönderilmek üzere dosyanın c. Başsavcılığı'na tevdiine, 28.5. 1979 gününde üçte ikiyi geçen çoğunluk karar verildi.