 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1979/530
K: 1979/593
T: 24.12.1979
DAVA : Sahtecilik suçundan sanık K.Ö.'ün, TCK.nun 342/1, 47, 59. maddeleriyle sonuç olarak 10 ay ağır hapis cezasıyla tecziyesine ilişkin hükmü, Özel Daire; (Sanığın sair temyiz itirazları ile sanık müdafiinin duruşmalı inceleme sırasında suçun sübutuna ve son 6123 sayılı Yasa ile değiştirilmiş. Bu demektir ki; madde değiştirilirken 6123 sayılı Yasa ile bazı suçlara ilişkin cezaların artırılması esasları da da gözönünde tutulmuştur ve böylece TCK.nun bazı ve özellikle 65 ve 463. maddelerinde 6123 sayılı Yasa ile değişikliğin doğurduğu bazı teknik sakatlıklar bu madde ile sözkonusu edilemez. Sözü edilen madde, TCK.nun 13. maddesi ile birlikte incelendiğinde görülüyor ki bir kimse fiili işlediği zaman şuurunun veya hareketinin serbestisini önemli derecede azaltacak surette akli maluliyete müptela ise, idam cezası yerine 15 seneden 24 seneye, müebbet ağır hapis yerine 10 seneden 15 seneye kadar ağır hapis cezasına çarptırılacaktır. Madenenin son fıkrasında ise; diğer cezalar "1/3'den yarıya yaparken takdir hakkını kullandığını belirtmemiş ve mürettep cezadan bu madde ile yarı idirme yapmış olmasına göre, 47. maddenin son fıkrasındaki yarı oranını sanık lehine oelarak kabul etmiş görülmektedir. İlk bakışta bu uyggulamanın yasanın diğer indirim maddelerindeki deyimlerle karşılaştırılmasında, yasaya uygunluğu yolunda bir kanıya varılabilirse de, sade bir incelemeyle bunun hatalı olduğu ve sanık lehine yapılabilecek bir indirmenin yarı değil tayin edilen cezanın 1/3'üne indirilmesi gibi bir madde ile birlikte uygulanırken muvakkat ağır hapis cezalarının müebbed hapis, hatta ölüm cezalarından daha ağır ceza sonuçları doğurmasını gerektirebilecektir ve bu konuda bir çok adalet duygularını incitici örnekler sergilenebilecektir. Bu takdirde böyle bir yorum aynı maddenin daha vahim bir eyleme daha az ve ondan çok daha hafif nitelikte bir suç için ise daha ağır bir ceza tensip ettiği anlamını taşır ve cezanın eylemle orantılı olması ve cezada eşitlik ilkesi de ihlal edilmiş olur. Yasa koyucunun ceza mantığına ters düşen böyle bir kural vazettiği düşünülemez. O halde maddedeki uyumu sağlamak için son fıkrayı "sanık lehine olarak cezası 1/3'e indirilebileceği gibi, aleyhine olarak yarıya indirilebilir" şeklinde yorumlamak gerekirken, mahkemece takdire dayanıldığı belirtilmeksizin sanığa TCK.nun 342. maddesiyle tayin edilen cezanın 47/son maddeyle 1/3'e indirilmesi yerine yarısının tenzili ile hüküm kurulması isabetsizliğinden bozmuştur.
Özel Dairenin anılan kararına karşı itiraz yoluna başvuran C.Başsavcılığı; (Gerçekten TCK.nun 54, 65/3 ve 463. maddelerinde de 47. maddesinde olduğu gibi az vahim olan ahvalde, vahim olana nazaran daha fazla ceza verilmesi sonucunu yaratan teknik çelişkilere rastlandığını; ancak kanun tekniğinden doğan aksaklağın kanun tekniğinden doğan aksaklığın kanunun tayin ettiği çizginin aşılmasına mazeret olarak gösterilemeyeceğini ve söz konusu maddelerdeki çelişkinin kanun değişikliği suretiyle düzeltilmesi, yahutta kanunu uygulayan Hakimin diğer fıkra ve bentlerde gösterilen esaslarda takdirini kullanarak madde çerçevesinde denge sağlanması gerektiğini; esasen 6123 sayılı Kanunla 47. maddesi değiştirilirken gerekçesinde "47. madde ile tesbit olunan yarı deliller hakkındaki ceza tenzilatı fazla bulunduğundan, şuuru tam teşekkül etmeyen küçükler hakkındaki hükümlere indirme ahengini muhafaza etmek kaydı ile cezada tenzilat miktarı azaltılmıştır" denilmek suretiyle "diğer cezlar 1/3'den yarıya kadar indirilir" ibaresinin daha anlaşılır hale getirildiği ve 1/3 nisbetini 2/3 olarak düşünme imkanının da ortadan kaldırıldığını) ileri sürerek, sözkonusu bozma kararının kaldırılarak usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme kararının onanmasını talep etmiştir.
TCK.nun 47. maddesindep; (Fiili işlediği zaman şuuurunun veya harekatının serbestisini ehemmiyetli derecede azaltacak surette akli maluliyete müptela olan kimseye verilecek ceza aşağıda yazılı şekilde indirilir:
1- İdam cezası yerine 15 seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis,
2- Müebbed ağır hapis yerine 10 seneden 15 seneye kadar ağır hapis,
3- Amme hizmetlerinden müebbet memnuiyet yerine muvakkat memnuiyet cezaları hükmolunur. Diğer cezalar 1/3'ten yarıya kadar indirilir" hükmü yer almıştır.
Anılan maddenin 6123 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki metni ise; (Yukarıki maddede beyan olunan akli halet, ceza mesuliyetini kamilden kaldırıcak surette olmayıp, ehemmiyetli bir derecede azaltabilecek mahiyette ise suç için muayyen olan ceza aşağıda yazılı şekilde indirilir:
1- Ölüm cezası yerine 8 seneden eksik olmamak üzere muvakkat ağır hapis,
2- Müebbet ağır hapis yerine 6 seneden 15 seneye kadar ağır hapis,
3, Amme hizmetlerinden müebbet menuiyet yerine muvakkat memnuiyet,
4- 12 seneden fazla muvakkat cezalar yerine 3 seneden 15 seneye kadar ve 6 seneden 12 seneye kadar cezalar yerine bir seneden beş seneye kadar ceza tayin olunur. Diğer hallerde tertip olunacak hapis cezalarının yarısından aşağı bir miktar hükmolunur.
5- Ağır ve hafif para cezaları yarısına indirilir. Eğer ceza şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalardan biri ise mahkumun cezasının hafif hapis müessesesinde icrasını emredebilir) şeklinde idi. Bu maddenin konu ile ilgili 4. bendinde; (... diğer hallerde tertip oluncak hapis cezalarının yarısından aşağı bir miktarı hükmolunacağı) yazılı bulunmaktadır.
Şu hale göre, değişiklikten önce yapılabilecek indirim, hükmolunacak cezanın yarısından fazladır. Ancak TCK.nun 47. madde ile tesbit olunan yarı deliller hakkındaki ceza tenzilatı fazla bulunduğundan, şuuru tam teşekkül etmeyen küçükler hakkındaki hükümlerle indirme ahengini muhafaza etmek kaydı ile cezada tenzilat miktarnın azaltıldığı...)nın belirtilmesi gözönünde tutulduğunda, madde metnindeki "diğer cezalar 1/3'ten yarıya kadar indirilir" hükmünü, "sanık lehine olarak cezası 1/3'e indirilebileceği gibi, aleyhine olarak da yarıya indirebilir" şeklinde anlamaya ve yorumlamaya olanak bulunmamaktadır.
TCK.nun 1. maddesinde: (Kanunun sarih olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez. Kanunda yazılı cezalardan başka bir ceza ile de kimse cezalandırılamaz) hükmü yer almıştır. Cezaların kanuniliği kuralı, (kanunsuz ceza olmaz -nulla poena sine lege-) vecizesi ile ifade edilmektedir. Hakim, yorum yolu ile suç ve ceza yaratamayacağı gi.i, yasaların açık hükmüyle tayin edilen indirim oranlarını da değiştiremez. Bazı yasa hükümlerinin uygulamada çelişkilere ve aksaklaklıklara sebep olduğunun görülmesi, yasalarla tayin olunan oranların yargısal içtihatlarla değiştirilmesi için mazeret olarak gösterilemez. Bu çeşit aksaklık ve çelişkilerin yasa değişikliği yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi yasayı uygulayan Hakimin takdir hakkını kullanırken ve iki had arasında ceza tayin ederken, diğer bent ve yasa hükümlerini de gözönünde tutarak olabildiğince denge sağlamaya özen göstermesi gerekmektedir.
Bu itibarla C.Başsavcılığının itirazanın kabulü ile, Özel Daire bozma kararı kaldırılarak, usul ve yasaya uygun bulunan Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir (Oyçokluğu ile).