 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1979/441
K: 1979/485
T: 12.11.1979
DAVA : 6136 sayılı Kanun'a muhalefetten sanık Nevzat'ın hükümlülüğüne dair (Eyüp 2. Asliye Ceza Mahkemesi)'nden verilen 22.12.1978 gün ve 306/203 sayılı hükmün sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 07.06.1979 gün ve 138/335 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde verilen dilekçe istenilmiş ve koşulu da yerine getirilmiş olduğundan, dosya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bildiren 14.09.1979 gün ve 8/5158 sayılı tebliğnamesiyle birinci başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 6136 sayılı Yasa'ya aykırı davranışta bulunmak suçundan sanık Nevzat'ın anılan yasanın 13. ve TCK'nun 59 ve 36. maddeleri gereğince sonuç olarak on ay hapis ve 416 lira 60 kuruş ağır para cezasıyla tecziyesine, mermilerin müsaderesine, tabanca ruhsatlı bulunduğundan sanığa iadesine, sanığın geçmişteki haline, ahlaki temayüllerine göre cezasının ertelenmesi halinde ileride suç işlemekten çekineceği hususunda mahkemeye kanaat gelmemiş olduğundan 647 sayılı Yasa'nın 6. maddesinin uygulanmasına yer olymadığına ilişkin hükmün, özel daire: (Sanığın işyerinde bulundurma vesikalı tabancasının tamir ve temizletmek için, merciinden almış olduğu bir haftalık geçici taşıma belgesi ile arabasının torpito gözünde bulundururken yakalandığına ve bu tabanca içindeki özel çap ve nitelikteki beş adet merminin de bulundurma vesikası kapsamına dahil olacağı doğal iken, almış olduğu geçici belgeye dayanarak bulundurma vesikalı tabancasını içindeki mermilerle birlikte onarıma götürmek için taşımada suç kastının bulunmadığı gözetilmeden mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Kabule göre de, sanık işyerinde bulundurma vesikalı tabancasını onarım nedeniyle tamirciye götürmede yasanın emrettiği kurallara uymuş ve izin almış olması onun kurallara uyma eğilim ve saygısının kanıtlarken ahlaki tutumunun olumsuz olduğunu kabulün davranışı ile çelişkili olduğu, böylece nice umarsamaz aykırılıklarda bulunanlara karşı bu olumlu tutumun özellikle gözönüne alınıp tartışılması gerekirken soyut bir deyimle: Sabıkasız olan sanığın geçmişteki halinden ve ahlaki temayüllerinden söz edilerek ve bu nedenle olay içindeki kişiliği ile çelişen bir gerekçe ile ertelemeye yer olmadığına karar verilmesi) isabetsizliğinden bozmuş, yerel mahkeme ise: (Sanığın, bulundurma ruhsatlı tabancasını, bakımsız ve yağsız olduğundan tamirciye götürüp tekrar işyerine getirebilmesi için Eyüp Kaymakanlığı'nca verilen 10.03.1978 tarihli nakil belgesinin sadece tabancaya ilişkin olduğunu, mermiler için ayrıca bir talep olmadığı gibi, verilmiş bir izin belgesinin de bulunmadığının sanığın beyanlarından anlaşıldığını; suç konusu tabanca ve mermiler ikinci şube ekipleri tarafından yapılan umumi arama sırasında arabasında elde edilmiş bulunmakla sanığın suçluluğuna tam bir vicdani kanaat tahassül eylendiğinden) bahisle önceki hükmünde direnmiştir.
Dosyaya, oluşa ve toplanan delillere göre : Bulundurma ruhsatlı Simitvesson marka tabancası bulunan sanığın, bu tabancasını, 10.03.1978 tarihinden itibaren bir hafta içinde Nuriosmaniye'de bulunan silah tamircilerine bakımın yaptırması için Eyüp Kaymakanlığı'ndan nakil belgesi aldığı, 15.03.1978 tarihinde zabıtaca yapılan, umumi aramada sanığın otosunun siyah çantası içinde atışa elverişli, ecnebi menşeli 5 adet mermi ile birlikte söz konusu tabancanın ele geçirilip zaptedildiği anlaşılmıştır.
1- Sanığın bulundurma ruhsatlı tabancasına ilişkin olarak değil, bu tabanca içinde bulunan 5 adet 32 kalibrelik, yabancı menşeli ruhsatsız ve atışa elverişli olduğu anlaşılan mermiler dolayısıyla 6136 sayılı Yasa'ya aykırı davranışta bulunduğu oluşa uygun şekilde mahkemece kabul edilmiş olmasına göre, suçun oluşmasına ilişkin özel daire bozma kararındaki gerekçeler yerinde görülmemiştir.
Ancak :
Hükümden sonra, 22.06.1979 tarihinden yürürlüğe giren 2249 sayılı Yasa ile değişik 6136 sayılı Yasa'nın 13/son maddesi ve 2248 sayılı Yasa ile değişik TCK'nun 30. maddesi hükümlerine aykırı olarak sanığa hapis cezasının ve lira artığına hükmolunmak suretiyle de ağır para cezasının fazla tayini hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2- 07.06.1979 gün ve 3/4-3 sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı'nda da belirtildiği üzere: "Erteleme, doğrudan doğruya cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören yargısal şahsileştirme müessesi"dir ve "Anayasa'nın 135. maddesinin son fıkrası ve CMUK'nun 32. maddesinde yer alan bağlayıcı ve açık hükümler karşısında bu konuda bir karar verilirken yasal bir gerekçe gösterilmesi zorunlu"dur.
Gerek TCK'nunda ve gerekse 647 sayılı Yasa'da erteleme müessesine yer verilmesindeki amaç: Suç işlediği kanıtlanmış kişilere verilecek cezaların çektirilmesini hakimlerin keyfi takdirlerine bırakmak değil; objektif ölçülere göre ceza süreleri ve kişisel durumları elverişli olan sanıklar hakkında tayin olunan cezaların çektirilmesinde kamu yararı görülmemesidir.
Cezaların ertelenip ertelenmemesi konusundaki takdirin mutlaka yasal olması, sanığın kişiliğini yansıtan olay ile uyumlu bulunması şarttır.
Esasen bu konuda gerekçe gösterilmesi zorunluluğundan güdülen amaç: 647 sayılı Yasa'nın 6. maddesinde yazılı sözcüklerin karar yerinde tekrarlanmasını sağlamak olmayıp; anılan maddede yazılı yasal sebeplere dayandırılmış olmak kayıt ve şartıyla, gerekçede bu konuda gösterilen nedenlerin hakimin sadece soyut kanılarına değil; ölçünün isabetle seçildiğini doğrulayıp açıklayan, dosya içeriğine ve sanığın duruşma safahatında anlaşılan haline uygun bir değerlendirmesine dayanılarak takdir hakkının yerinde kullanılıp kullanılmadığının anlaşılmasını sağlamaktır.
Cezanın ertelenmesinin, failin ileri suç işlemekten çekinmesine sebep olacağı hakkında mahkemece denilecek kanaat subjektif değil objektif mahiyette bir kanaattir. Aksi, takdirde keyfiliğe yol açmış olur. Meselenin hakimin takdirine bırakılması, keyfine bırakılması demek değildir. Hakim, failin geçmişteki hali ile ahlaki temayüllerini, cezanın ertelenmesi halinde, onun ileride suç işlemekten çekinmesine sebep olup olmayacağını objektif mahiyette araştırma sonuçlarına göre takdir edilecektir. Varılan sonuç müsbet olduğu takdirde, hakim erteleme dileğini red edemeyecektir. Bu itibarla hakim, takdir yetkisini kanunun metin ve manasına uygun olarak kullanmaya mecburdur. Bu sebeple, kanuni şartlar mevcut olursa hakim kendiliğinden ertelemeye karar vermelidir. (Abdullah Pulat Gözübüyük - Türk Ceza Kanunu Açıklaması, 3. Bası, Cilt 1, S. 340).
Sabıkasız olan, bulundurma ruhsatlı tabancasının onarım nedeniyle tamirciye götürürken, yetkili merciden izin almak suretiyle kurallara ve yasaya uyma eğilim ve saygısını belirgin şekilde ortaya koymuş bulunan sanık hakkında açıklanan olay içindeki kişiliği ile çelişen bir gerekçe ile, sanığın geçmişteki halinden ve ahlaki temayüllerinden söz edilerek ertelemeye yer olmadığında karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Bu itibarla, sanık vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, isteme kısmen aykırı olarak, direnme hükmünün (BOZULMASINA), depo parasının sanığa iadesine 12.11.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.