 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1979/319
K: 1979/496
T: 19.11.1979
DAVA : Mağdureyi kaçırmak isterken kaçırmayı engelleyenlere tabanca ile yaptığı atışlar sonucu arkadaşı Abdülkerim Kurnaz'ı öldürmek ve Rasim Yaman'ı da yaralamaktan sanık ..'ın, TCK.nun 52, 79, 450/7, 59, 33. maddeleri gereğince müebbed ağır hapis ve fer'i cezalarla mahkumiyetine ilişkin hükmü Özel Daire: (Sanık Bahri Asan'ın, hükmü temyiz etmeyen diğer sanıklarla beraber, mağdur Elmas Gökmen'i kaçırmak amacı ile, müdahil Veli Gökmen'in evine girdiği mağdurenin direnmesi, annesi ile yengesinin mani olması üzerine, sanık Bahri'nin kaçırmayı rıza göstermeyenlere ateş ettiği, ancak şahısta hata sonucu arkadaşlarından sanık Rasim'i yaraladığı ve Abdulkerim'i de öldürdüğü mevcut delillerden anlaşılmış, mahkemece de olayın cereyan tarzı bu şekilde kabul edilmiş bulunmasına göre; öldürme suçunun kasten ve tehevvüren işlendiğinin kabulü ile, TCK.nun 448. maddesine göre tecziyesi gerekirken, aynı Kanunun 52. maddesinin "Bir kimse, bir hata veya sair bir arıza yüzünden cürmü kasttetiği şahıstan başka bir şahıs zararına işlemiş olursa .. cezayı şiddetlendiren sebep faile tahmil olunmaz" hükmünün hilafına, TCK.nun 450/7. maddesi uygulanmak suretiyle hüküm kurulması isabetsizliği)'nden bozmuş Yerel Mahkeme ise; oluşa göre TCK.nun 52. maddesinin uygulanması olanağının bulunmadığını, zira 52. maddenin hata sonucu kastedilen kişiden başka bir kişinin ölümü halinde ölenin sıfatından doğan cezayı ağırlaştırıcı nedenin sanığa yüklenemeyeceği hükmünü taşıdığı, olayımızda ise; ölen kişinin yani Abdulkerim'in sıfatından gelen bir ağırlaştırıcı sebebin bulunmadığını, asıl failin zorla kız kaçırma eylemine bağlı olduğunu, bu kasıtla davranıldığını ileri sürerek sanık hakkında TCK.nun 450/7. maddesinin uygulanacağı görüşü ile, önceki hükümde direnmiştir.
Kabule ve Özel Daire kararındaki geniş açıklamalara göre; sanık Bahri Asan diğer sanıklarla birlikte mağdure Elmas'ı kaçırmak isterken vaki direnme ve engellemeyi önlemek, kaçırmayı kolaylaştırmak için tabancasıyla kaçırmaya rıza göstermeyenlere ateş ettiği, ancak şahısta hata sonucu arkadaşlarından sanık Rasim'i yaraladığı ve Abdulkerim'i de öldürdüğü anlaşılmaktadır.
Bu şekilde oluşan eylemde, TCK.nun 448. maddesinin uygulanması gerektiği halde, yerel mahkeme sanığı TCK.nun 52, 79, 459/7, 59. maddeleriyle müebbed ağır hapis ve fer'i cezalarla hükümlendirmiştir.
Yukarıda açıklanan oluşa göre; sanığın asıl kastı eylem durumuna gelmemiş ve bu fiil sonuçlanmamıştır. Eylem haline gelmeyen kasıttan dolayı sanığa ceza verilmesi, ceza hukuku yönünden olanaksızdır.
Oluşan sonuca göre; ceza tayini gerekmektedir. TCK.nun 52. maddesinde esbabı muhafife mevcut olan ahvalde cürmün, kastolunan şahsa karşı işlenmiş gibi kabul edilerek indirici nedenlerden sanık istifade etmektedir. Esbabı müşeddede olan ahvalde, bu hükme istinat etmek mümkün değildir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 8.7.1936 gün ve 14/32 sayılı ve Ceza Genel Kurulunun 8.11.1949 gün ve 2/146 sayılı kararlarında da bu ilke açıkça gösterilmiştir.
Bu itibarla .. direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir (Oybirliği ile).