 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
E: 1979/2849
K: 1979/4613
T: 13.06.1979
DAVA : Teşekkül halinde mermi nakletmekten sanıklar Zeki, Haydar, Ömer, Hüseyin, Şevket, Çelebi, Ali ve Mehmet'in yapılan yargılanmaları sonunda; 6136 sayılı Kanunun 12/1-3 ve TCK.nun 31,33,36. maddeleri uyarınca takdiren ve teşdiden 8 er sene ağır hapis cezalariyle hükümlülüklerine, 6085 sayılı Kanunun 60/E maddesince sanık Zeki'nin şoför ehliyetnamesinin I yıl süre ile geri alınmasına, sanıkların ömür boyu kamu hizmetlerinden yasaklanmalarına ceza süreleri kadar mahcuriyet altında bulundurulmalarına, 1.712.375 adet mermi ile bu mermilerin naklinde kullanılan 55 AY .. plaka sayılı kamyonun ve sanık Ömer'e ait I adet tabanca ile 6 adet mermisinin zoralımına dair (Sinop Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 7.2.1979 gün ve 978/24 esas 979/3 karar sayılı hükmün süresi içinde duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar vekilleri tarafından istenilmiş ve şartı depo paraları ile yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle sanıklar Ömer, Mehmet, Haydar, Çelebi, Şevket ve Zeki haklarında duruşmalı, Ali ve Hüseyin haklarında duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda aşağıdaki karar saptandı :
Sanık Haydar'ın ana adının kararda Hadire yerine Hatice olarak yazılması yerinde düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olarak görülmüştür.
Sanık Zeki'nin üst aramasında elde edilip emanete alınan 2600.-TL.nın geri verilmesi veya zoralımı konusunda herzaman karar alınmasına olanak bulunduğundan, bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması bozma nedeni sayılmamıştır.
Uzun yıllardır ülkede (anarşik olaylar-terörist eylemler-bölücü akımlar) gibi deyimlerle nitelendirilen ve herbiri yasalarımıza göre suç sayılan eylemlerin sanıkların, gerek eylem sırasında kullanırken yakalandıklarında ve gerekse çeşitli nedenlerle yapılan aramalarda ele geçen çeşitli ateşli silahlar ve mermilerinin, genellikle ve çoğunlukla yabancı kökenli bulundukları, dairemizin uygulamaları nedeni ile bilinen ve gözlerden kaçmayacak boyutlara ulaşan bir olgu niteliğindedir. 6136 sayılı Yasa hükümlerine göre taşıma ve bulundurma izni verilmiş olup böylece yasal zaman sınırlaması içinde kalanlar dışındaki yabancı kökenli ateşli silahlarla mermilerinin yurda sokulması yasaklanmıştır.
Bu yasal çerçeve içinde ve dosya kapsamına göre, sanık Zeki'ye ait kamyonda yakalanan ve Ömer'in ağılında ele geçen toplam 1.712.375 (birmilyon yediyüzonikibin üçyüz yetmiş beş) adet tabanca mermisinden başka aynı gün ve saatlerde daha önce aynı yerden yüklenerek gittiği anlaşılan ve (8) tona yakın mermi yükü bulunduğu bildirilen (55) plakalı mavi renkli Dodge kamyon da gözönüne alınacak olursa, eylemi salt bir taşıma işlemi olarak saymak, gerek suçun niteliği, içeriği, parasal yönü ve girdisi, gerekse Ülke boyutlarındaki olgu açısından, olayın düzeyinde kalındığı anlamına gelir. Yakalanan ve kamu davası açılarak haklarında hüküm verilen sanıklar dışında olay yerinde başkalarının da bulunduğu ve bunların bilinemedikleri için yakalanamamış olmaları bir yana, mermileri kamyona yüklendikleri yere kadar (50) tonluk bir tekne ile ve deniz yolu ile getiren, getirilmesine doğrudan veya dolaylı olarak katkısı bulunan iç ve dış örgütlere bu ve benzeri olaylarda işin yargıya yansımasından önce haber alma yolu ile yönelip ulaşılamamış olmasına bir anlam vermek güç olmaktadır.
Oluşa, kabule ve eyleme katılış biçimlerine göre, iç veya dış kaçakçılık örgütlerinin uzantısı durumunda olup, doğrudan doğruya yardımları olmadan gerçekleşmesine olanak bulunmayan bu olayda, sanık Mehmet'in eylemi, yakalanamayan (Aslan) adlı kişi ve motordakilerle birlikte, düşüncede birleşme (fikri içtima) yolu ile eylemde süreklilik (fiilde istimrar) sağlayıp birlik (teşekkül) oluşturarak kaçakçılık sayılması gerektiği halde topluluk kabul edilerek o yolda karar verilmesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni sayılamamış ve diğer sanıklar Ömer, Haydar, Zeki, Hüseyin, Şevket, Çelebi ve Ali'nin eylemleri ise birlik oluşturarak yurda kaçak olarak sokulmuş olan ateşli silah mermilerini toplu olarak nakletmek ve nakline bilerek yardımda bulunmaktan öteye geçmediği için, bunlarında birlikten sayılması gerektiği yolundaki tebliğname eleştirisine katılınmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, incelenen dosya içeriğine, sanık Mehmet'in diğer sanık Haydar ile ilişki kurma biçimine, nakil işlemi ve sanıkların yakalanmaları 27 Ocak 1978 tarihinde gerçekleşmiş ise de, Mehmet'in Haydar ile ve olayla ilgili olarak ilişki kurması ve kaçak çıkarma işinin planlanmasının 23 Ocak 1978 tarihinde yapılmış ve onun talimatı doğrultusunda sürdürülmüş olmasına, sanık Zeki ile Avni'nin olay sırasında Mehmet'in adının geçtiğine değinen anlatımları ile Zeki'nin bu anlatımının hemen olaydan sonra düzenlenen 29 Ocak 1978 günlü tanıma tutanağı ile doğrulanmasına, Mehmet'in suç tarihinde İstanbul'da Oba Restoran'da birlikte yemek yediklerini kanıtlamak amacı ile gösterdiği savunma tanıkları Dursun Ali ile Fehmi'nin bu savunmayı doğrulamamış olmalarına, Rest Otel'den verilen belgenin resmi nitelik taşımamasına ve bu kaydın mutlaka verilmiş kimliğe uygun kişi olarak otelde kalınmış olduğu anlamına gelemiyeceğine, Bursa'da geçirdiğini iddia ettiği sürenin kesin tarih olarak belirtilememesine, İstanbul Alibey Köyü Jandarma Karakolu'nda düzenlenen 27.1.1978 tarihli ve vazgeçmeli adi hakaret ve müessir fiil evrakının Sinop Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildiği 1 Eylül 1978 tarihine kadar sekiz ay gibi bir süre geçtiği halde yerel C. Savcılığına gönderilmemiş olması bir yana, bölge güvenlik görevi polise devredildiği halde Jandarma Karakolunda alıkonulmuş olması gerçeği karşısında aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge olma niteliğini taşıyamıyacağına, esasen bu sanık için plan ve talimatla başlayan suça katkısının 27.1.1978 den önce başlayan sürelere ve günlere yaygın bulunmasına, Haydar ile bir odun alışverişi nedeniyle araları açık bulunsa bile başka kanıtlar ile doğrulanan suç atmanın kanıt olma niteliğini ortadan kaldıramıyacağına;
Sanık Ömer'in evinin, mermilerin çıkarıldığı iskeleye ve kamyonlara yüklendiği yere olan uzaklığnın 30-80 adım ve ağılının 30-60 adımı geçmemesine bu uzaklığın öküz koşulu kağnı ile bir çok kez gidilip gelinmiş olmasına, o yörede tanınan kişiliğine, Jandarmadaki anlatımında geceyi Sinop'ta geçirdiğini bildirmiş olmasına rağmen C. Savcılığındaki anlatımında, o gece Sinop'ta değil evde olduğunu, saat 24'te dışarı çıkarak çevreyi denetlediğini, kendisine daha önceden motor geleceğini haber verdiklerini, iskelesine başka motor yanaşamıyacağını, söyledikleri motorun kaçakçı motoru olduğunu anladığını belirtmiş olmasına, kendi bilgisi dışında ve kendisi de evde iken evinin alt katında 15-20 kişinin motorun gelmesini beklemiş olmalarının farkedilmemesi, ağılı ile öküz arabası ve kayığının kendi isteği olmadan kullanılmasının sözkonusu edilemiyeceğine;
Sanık Haydar'ın Mehmet olaydan üç gün önce gelerek kendisine bekçisi bulunduğu orman deposuna kaçak çıkaracaklarını haber verdikten sonra bu olaydan hiç bir kimseye söz etmemiş bulunmasının açıklamasız kalmasına ve eylem sırasında nakil işine doğrudan doğruya yardımcı olmasına;
Sanık Hüseyin'in diğer sanık Ömer'in adamı ve hizmetkarı olup, gelen motordaki mermi sandıklarını bekleyen, çıkaran ve yükleyen kişilere evin altında yer göstermek, öküz arabasını koşarak taşımada kolaylık sağlamak ve taşımaya doğrudan doğruya katılmak, Ömer'in kayığını motora kılavuzluk için diğer sanıklara vermek suretiyle eyleme katılmış olduğunun kaçamak anlatımları ile de doğrulanmasına;
Diğer sanıklar Şevket, Çelebi ve Ali'nin Haydar'ın (kaçak işi var gelin) çağrısı üzerine Akliman'a giderek motorun gelmesinde ve iskeleye yanaşmasında kayıkla yol göstererek kılavuzluk etmiş oldukları gibi, mermi sandıklarının yüklenmesi ve ağıla istifi sırasında doğrudan doğruya yardımda bulunduklarına ilişkin kaçamaklı anlatımlarına; ve bu konuda hiç kimseye haber vermemiş olmalarına;
Tüm sanıkların Jandarma, C. Savcısı ve Sulh Hakimindeki anlatımlarının doğru olduğunu son soruşturmada açıkça belirtmiş bulunmalarına;
Mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanı ve değerlendirmesine, cezayı artırırken gösterdiği gerekçenin, eylemin önemi ve kapsamı ile uyumlu yasallığına göre sanıklar vekillerinin temyiz dilekçeleri ile duruşmalı incelemede ayrı ayrı ileri sürdükleri itirazlarının reddi ile hükmün istem gibi (ONANMASINA), depo paralarının gelir yazılmasına, sanıklardan Mehmet, Şevket, Çelebi, ve Haydar için fazladan yatırılan depo paralarının geri verilmesine 13.6.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.