 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
E: 1979/1776
K: 1979/2836
T: 06.04.1979
DAVA : 6136 sayılı Kanuna aykırılık ve yerleşik yerde silah atmaktan sanık Ziya'nın yapılan yargılanması sonunda; hükümlülüğüne dair (Biga Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 1.6.1978 gün ve 8 esas 117 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından istenilmiş ve şartı depo parası ile yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek hükmün onanmasını 17.10.1978 gün ve 5873/7720 karar sayılı daire ilamının tashihen incelenmesi C. Başsavcılığı'ndan talep ve dava evrakı, 14.3.1979 gün ve T.K/286 sayılı tebliğname ile tekrar daireye tevdi edilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : C. Başsavcılığı'nın karar düzeltme istemi yerinde görüldüğünden dairemizin 17.10.1978 gün ve 5873/7720 sayılı kararının kaldırılmasına oyçokluğu ile karar verildikten sonra dosya yeniden incelendi.
Sanığın yerinde görülmeyen sair itirazlarının reddine. Ancak :
6136 sayılı Yasaya aykırı olarak ruhsatsız tabanca taşımak eylemi, kendi özündeki biçimselliği yanında, suçu işleyenin bilinçli veya bilinçsiz bir davranışı ile sona erene kadar sürekli (mütemadi) suçlardan sayılır. Aynı eyleminin yeniden işlenmesi durumunda bağımsız bir suç konusu oluşturulup oluşturmıyacağının belirlenebilmesi açısından sürekliliğin sona erdiği ve başka bir anlatımla hukuksal veya eylemli olarak kesildiği zaman önemlidir. Suçu işleyenin hükümlülüğünden sonra da süregelen (temadi eden) suç, yeni bir cezaya konu olabilir. (G. Vidal - J. Magnol, Şinasi Devrim çevrisi, Ceza Hukuku, sayfa 94, 1946 - Ankara) Özellikle yinelenen (tevali eden) sürekli suç açısından, onu oluşturan maddi eylemin süregelmesi, suç işleyenin açık veya kapalı kastının yeniden ortaya çıkması ile olasıdır ve bir af veya birinci hükümlükten sonra oluşan suçlar yeni bir hükümlülüğe esas olabilirler. (G. Vidal - J. Magnol a.g.e. S. 95) Yinelenen her suç işleme kastı, yeni bir suçu oluşturmakla beraber yeni bir hükümlülük ancak hüküm kesinleşmesinden sonra suçun işlenmesinin sürdürülmesi koşuluna bağlıdır. Başka bir anlatımla süreklilik, af, kesin hüküm veya zamanaşımı ile kesilmemiş ise eylem süregeliyor sayılmalı ve bir tek suç işlenmiş gibi cezalandırılmalıdır. (P. Garraudprecis de Droit Criminel, Sayfa 101-102, 1934 Paris) (Dönmezer - Erman, Nazari ve tatbiki Ceza hukuku, C. I, Sayfa 419-420, 1976 İstanbul) Af ve zamanaşımı gibi uygulamada yasal olarak kesinlik gösteren hukuksal kesinti nedenleri yanında hükümlülük kararını, kesinleşmedikçe sürekliliği kesen ve yeni bir suçun oluşması için yeterli neden saymaya olanak yoktur. Hiç kuşkusuz yasada açıklıkla gösterilen özel durumlar ile suçun yasal olarak biçimlenmesi ve ya işlenişindeki özellikle sürekliliğin kesilmesinde olayına göre gözönünde bulundurulup değerlendirilmelidir (P. Garraud, a.g.e. sayfa 101).
Olayımızda sanık Ziya'nın 11.1.1977 tarihinde ruhsatsız taşıdığı ancak ele geçirilemeyen tabanca, gereği olmaksızın yerleşim yerinde atmak suçu nedeniyle 14.1.1977 tarihinde açılan kamu davası sonunda Biga Asliye Ceza Mahkemesi'nce 1.6.1978 gün ve 8/117 sayı ile hükümlülüğüne karar verildiği ancak bu hükmün dayandığı iddianamenin düzenlenmesinden sonra 1.10.1977 tarihinde ve bu kez de ele geçirilemeyen tabancayı gene ruhsatsız taşımak ve sarhoşluk suçu nedeniyle 20.10.1977 tarihinde açılan kamu davası sonunda Biga Asliye Ceza Mahkemesi'nde 23.5.1978 gün ve 161/105 sayı ile hükümlülüğüne karar verildiği, 1977/8 esas sayılı hükmün 17.10.1978 ve 1977/161 esas sayılı hükmün de 11.10.1978 tarihinde dairemizce onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Olayımızı, suçun yasal olarak biçimlenmesi ve işlenişindeki özelliklerini de gözönüne alarak, yukarıda açıklanan sürekli suç ilkelerine göre değerlendirecek olursak, sanık Ziya'nın eyleminin yinelenen sürekli suç niteliğinde bulunduğu sonucuna varılacaktır.
Bu durumda, sanığın ruhsatsız taşıdığı silah her iki olayda da elde edilememiş, 11.1.1977 tarihinde işlediği suçtan sonra 1.10.1977 tarihinde işlediği suçta kullandığı tabancanın ilk eyleminden sonra sağlanmış ikinci bir silah olduğu kanıtlanmadığı gibi böyle bir iddia da ortaya atılmamış, ilk suça ilişkin olarak açılan dava sonuçlanmadan ikinci suç işlenmiş ve ilk suçla ilgili hüküm o tarihte kesinleşmemiş ve süreklilik kesilmemiş olmasına göre her iki dava birleştirilerek sanığın ruhsatsız tabanca taşımak eylemlerinin tek bir suç olarak sayılması gerekip gerekmediği tartışılmadan karar verilmesi bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün (BOZULMASINA), depo parasının geri verilmesine 6.4.1979 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
6136 sayılı Kanunun 13. maddesinde müeyyide altına alınmış olan ruuhsatsız silah "taşıma ve bulundurma" eylemleri tashih isteyen tebliğnamede ve ekseriyet kararında yazılı olduğu üzere "mütemadi" bir suçtur.
Kanunlarımızda mütemadi suçların hukuki inkitaları ile ilgili açık bir hüküm mevcut değildir.
Kazai ve ilmi içtihatlar ise bu karardaki çoğunluk görüşü istikametinde olup, ancak kesin hükümlerin hukuki intika sebebi saymaktadır.
Düşüncemize göre bu görüş, adalet muadeleti ve yargılamanın selameti bakımından bazı önemli mahzuklar taşımaktadır.
Filhakika, bu tarzı kabul tesadüfi ve arızi suçlular ile muannit ve itiyadi suçlular arasında ceza adaleti yönünden birinciler aleyhine farklılık doğurabilir.
Mesela ihtiya, heves hediye veya miras nedeniyle bir silaha sahip olan ve herhangi bir şekilde böyle bir silaha sahip olduğu yetkililerce istihbar olunarak kendisinden istenmesi üzerine kanunlara ve yetkililerin emirlerine tam bir mutavaatla getirilip silahını teslim eden bir sanık ile suç teşkil eden davranışını inat ve israr ile devam ettiren ve silahını teslimden imtina eden bir diğer sanık arasında birincinin aleyhine açık bir adaletsizlik doğurur.
Zira birinci sanık, bir an evvel yargılanacak ve hakkındaki hüküm derhal infaz edilecektir. Bu durum davasını uzatma çareleri araması halinde, istifadesi mümkün olan kanunun değişimi af gibi müessilerden istifadesini önlediği gibi yeni bir suç işlemesi halinde kendisini mükerrir durumuna düşürecektir.
Halbuki, hadisemizde olduğu gibi zamanını iyi seçerek arada bir silahını gösterip saklayan muannit ve kurnaz bir sanık, her defasında yeniden açılacak tahkikat ve takibatın tevlidini talep etmek suretiyle hakkında kesin hüküm tesisini belirsiz ve uzun bir süre engelleyebilecek ve buna karşılık kanuna ve temsilcilerine hükmetkar olan diğer suçlu ile aynı cezayı görecektir.
Hüküm hakiminin iki had arasında yapacağı takdiri bir artırmada bu konuda yetersiz kalabilir. Bu suretle ceza adaletinde muadelet zedelenmiş olur.
Yargılamanın selameti yönünden doğabilecek mahzurlara gelince;
Evvela silahı yakalanamamış sanıklar hakkında bitmemiş sayılan bir suçtan dolayı kamu davası açılması anlamsız olacaktır. Zira aynı sanık hakkında ayni suçtan dolayı açılabilecek yeni davalar sebebiyle her yönden hükümsüz kalacak bir iddianame ile dava açmanın hukuki bir anlamı olduğu iddia edilemez. Ayrıca, böyle anlamsız bir iddianame ile açılacak dava üzerine yapılacak yargılama da aynı anlamsızlıkla malül olacak ve boş yere yapılmış işlem ve merasimden ibaret kalacaktır.
Kanaatimizce kendisine isnat olunan suçtan dolayı hakkında hazırlık tahkikatı yapılarak bu tahkikat sırasında sanık sıfatiyle ifadesi alınmış olan bir kimsenin işlemekte olduğu mütemadi suç bu kimse hakkında kamu davası açılmakla hukuken munkati olmuş demektir.
Bundan sonra devam edecek fiili yeni bir suç teşkil eder ve ayrı bir dava konusu olur.
Zira bir iddianame ancak geçmişe şamil olur ve iddianame tarihinden sonraki fiil veya fiillere teşmil edilemez.
Hadisemizde ise., sanık 11.1.1977 tarihinde işlediği suçtan dolayı aynı gün zabıta da ifade vermiş sulh hakimliğin'ce sorguya çekilerek tevkif edilmiş ve kefaletle tahliye edilmiştir.
Sanığın hakim huzuruna silahlı geleceği ve tevkifhaneye silahlı girebileceği tasavvur edilemiyeceğine göre olayda fiili intikadan bahsetmek dahi mümkündür.
Yukarda arz ve izah olunan nedenlerle ekseriyet görüşüne katılmıyorum ve tashihi karar talebinin reddi gerektiği düşüncesindeyim.