 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1979/12493
K: 1980/552
T: 25.01.1980
DAVA : Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı. Tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu. İş incelendi. Gereği görüşüldü:
KARAR : Tapulama sırasında 670 parsel sayıl 50100 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, vergi kaydına, miras yoluyla geçen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve taksime ve satın almaya dayanılarak davalı Ahmet adına tesbit edilmiştir. İtirazı tapulama komisyonu tarafından reddedilen davacılar Hüseyin ve Ömer taşınmazın babaları Hasan'dan geldiğini iştirak halinde olup paylarını satmadıklarını ileri sürmüşler ve Hasan mirasçıları adına tesçili isteği ile dava açmışlardır. Mahkemece davanın reddine tesbitin iptalin nizalı taşınmazın 18900 metrekare bölümünü Hazine adına 31200 m2. lik alanını davalı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar ile davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Nizalı parselin krokisinde (a) harfi ile belirlenen bölümünün davacıların satıcılarının babası Hasan'a ait olduğu yönünde bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, Hasan mirasçılarının yaptığı satışları geçerli olup olmadığı yönünde toplanmıştır. Miras bırakan Hasan, MK. nun yürürlüğe girdiği günde ölmüş ve terekesii mirasçılarına iştirak halinde geçmiştir. İştirak halinde terekede MK. nun 630. maddesi hükmünce paydaşların hakları ve özellikle sahibi oldukları şeyde tasarruf yetkileri ancak oybirliği ile verecekleri karar gereğince kullanılabilir. Davalı taraf ise nizalı parseldeki payları iştirak halinde mirasçılardan ayrı ayrı zamanlarda ayrı ayrı olarak satın almıştır. İştirakçiler tarafından yapılan bu satışlar geçerli bulunmamaktadır. Davalının nizalı parsel üzerinde zilyetliğinin başlıdığı gün ile tapulama tesbitini yapıldığı gün arasında ise yirmi yıllık süre de geçmemiş ve Tapulama Kanununun 33. maddesinde öngörülen koşullar yararına gerçekleşmemiştir. Bu nedenlerle davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
2 - Davacıların temyiz itirazlarına gelince; Yukarıda açıklandığı üzere iştirak halindeki ortakların ayrı ayrı zamanlarda satışta bulunmaları tasarufi sonuç doğurmayacağı için zilyetlik haklarını davalı tarafa geçmesi olanaksızdır. Hal böye olmakla beraber mahkemece satıcıların satışın yapıldığı günden itibaren on sekiz yıl gibi bir süre taşınmazla ilgilerini kesmiş olması, davacıların terk iradesinin gerçekleştiği biçimde kabul edilmiştir. oysa davacılar taşınmazı terk etmemişler, taşınmaz üzerindeki haklarını satış yoluyla bedele dönüştürmek istemişlerdir. Ortada hakkın terki söz konusu değildir. Satış geçersiz olunca satış akdini taraflara, verdiklerini aynen geri alacakları için satış yoluyla süren davalı zilyetliği fer'i nitelik taşır. Satıcılar haklarını bedele dönüştürmek yolu ile alıcıya cüz'i halef yapmışlardır. Tasarrufi sonuç doğurmamış olsa dahi hukuksal ilişki var oldukça yasal anlamda terkden söz edilemez. Bu itibarla satış geçersiz olduğuna göre taşınmazın davacılardan ortak miras bırakanı Hasan'ın mirasçıları adına iştirak halinde ve payları gösterilmek suretiyle tesciline karar verilmek gerekirken terkin varlığı kabul edilerek Hazine adına tescile karar verilmiş olması isabetisiz davacıların temyiz itirazları bu nedenle yerindedir.
SONUÇ : Yukarıda bir numaralı bendde gösterilen nedenlerle davalının yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile aleyhindeki hükmün ONANMASINA 766 sayıl Tapulam Kanununun 74. maddesinde 10 lira harcın temyiz edenden alınmasına,
İki sayılı bendde gösterilen nedenlerle davacı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesinde harç alınmamasına 25.1.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.