 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1979/10193
K: 1980/1936
T: 04.03.1980
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan boşaltma davasına dair kararın Yargıtay'ca tetkiki duruşmalı olarak süresi içinde davalı tarafından talep edilmişse de duruşmaya tabi işlerden olmadığından bu talebin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananın boşaltılması isteminden ibarettir. Mahkemece, istem gibi karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, halen kiralık bir dükkanda manavcılık yapan Mesut'un dava konusu taşınmazda sanayi yağları ve oto malzemesi satışı yapacağını iddia etmekte ve bu nedenle kiralanana ihtiyacı bulunduğunu bildirmektedirler.
Davalı, ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını ve asıl amacın kiranın arttırılmasından ibaret olduğunu bu yoldaki teklifin kabul edilmemesi nedeniyle boşaltma davası açıldığını savunmuştur. Dinlenilen davacı tanıkları ihtiyaç sahibi olduğu belirtilen Mesut'un asıl işinin lokantacılık olduğunu, manavlığı bırakıp, branşı ile ilgili bir iş yapmak istediğini açıklamışlardır.
Savunmanın ispatı için dinlenen davalı tanıkları, kira süresinin bitiminden iki ay önce davacıların yıllık kira parası 20 bin lira iken 80 bin liraya çıkarılmasını istediklerini davalının da 40 bin liraya çıkarılmayı kabul ettiğini ancak, davacıların 40 bin liraya da razı olmayarak senelik 80 bin lira kira vermeyi kabul ettikleri takdirde sözleşmeyi iki sene daha uzatılabileceğini bildirdiklerini ifade etmişlerdir.
Kira bedelinin makul sınırlar içerisinde artırılmasını istemek kuşkusuz malikin hakkıdır. Ancak yıllık 20 bin lira kiranın dört misli artırılması ve 80 bin lira istenmesi özellikle davalının 20 bin lira kira parasının 40 bin lira olarak kabulü karşısında haklı ve yerinde bir davranış olarak kabul edilemez. Mülkiyet hakkı kutsal olmakla beraber ne memleketimizde ve ne de dünyanın uygar ülkelerinde bu kutsallık sınırsız değildir. Davalı tanıklarının kesin ve birbirini tamamlayan açıklamaları ile davalının savunması sabit olduğuna göre davacıların ihtiyaç iddialarının samimi olduğu kabul edilemez. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mülkiyet hakkının kutsallığından vesaireden söz edilerek ve delillerin takdiri de yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, 4.3.1980 tarihinde oybirliği ile karar verildi.