 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1979/359
K: 1980/52
T: 23.01.1980
DAVA : Müslicihan'ın evlenmek vaadiyle kızlığını bozmaktan ve adı geçeni keserle yaralamaktan sanık İsmail'in yapılan yargılaması sonunda; TCK.'nun 456/4, 457/1 ve 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri gereğince yaralamaktan iki ay yirmi gün hapis cezasıyla mahkumiyetine, hapis cezasının 3.200 lira ağır para cezasına çevrilmesine ve kızlık bozmaktan beraatine dair (Altındağ dördüncü Asliye Ceza Hakimliği)4nden verilen 20.09.1979 gün ve 1978/247 esas, 1979/474 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık ile müdahil tarafından istenilmiş ve şerta ıyerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçe ve takdire göre, sanığın temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi ile yaralamak suçundan verilen mahkumiyet hükmünün (ONANMASINA), ve sanığın depo parasının gelir kaydına,
Müdahilin evlenme vaadiyle kızlık bozmak suçundan tesis edilen beraat kararına karşı vaki temyizine gelince;
Müdahil ile sanığın, medeni nikahları bilahare yapılmak üzere gayri resmi surette evlendikleri ve sanığın, müdahilin kızlığını bozduğu, birlikte yaşadıkları zaman zarfında resmi nikah yapmak için sanığın hiçbir teşebbüste bulunmadıktan başka bu hususun bir an önce gerçekleşmesini isteyen müdahili müteaddit defalar dövdüğü ve en son keserle müdahil vücudunda ekimoz, sağ kolda hareket madudiyeti burun, el ve göğüste travmatik yaralar husule getirecek ve 16 gün iş ve gücünden alıkoyacak surette yaraladığı şahit Duran, Mustafa, Melek ve Hüseyin'in şahadetleri ve tabip raporlarından anlaşılmış bulunmaktadır.
Evlenme vaadiyle kızlık bozma suçu, maddi unsur bakımından erkekle kızın iradelerinin birleşmesiyle meydana gelir, dava konusu olayda da, gayri resmi evlenmekle tarafların bu iradelerinin birleştiği anlaşılmıştır. Müdahil ve mağdure Müslicihan ifadelerinde, başlangıçta evlenmek istemediğini ileri sürmeyip aksine aralarındaki anlaşmazlığın resmi nikahın yapılmamasından doğduğunu bildirmiştir. ancak, sanığın sürüp giden haksız hareketleri, fena muameleleri me özellikle son yaralama olayı karşısında evlenmekten vazgeçmesi objektif ölçülere göre makul sayılması gerekir. bu şartlar altında bir kimsenin evlenmeyi icbar edilmesi elbette düşünülemez.
Bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı ve müdahilin temyiz itirazları bu itibarla yerinde olduğundan hükmün tebliğname gibi CMUK.'nun 321. maddesi gereğince (BOZULMASINA), depo parasının geri verilmesine 23.01.1980 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.