 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1979/9961
K: 1980/847
T: 28.01.1980
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğan tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 315.000 liranın faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine ilişkin olarak verilen hükmün davalılardan (A.Y.) avukatları tarafından duruşmalı, davacı avukatı tarafından da duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu.
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre davacı (R.) ile davalı (A.) vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerektir.
2 - Davacı fazlaya ait hakkını mahfuz tutmak kaydı ile ilk davada kusurun yüzde yüzünün davalılardan olduğundan bahisle on bin lira maddi tazminat istemiş ve fakat mahfuz tutulan hakkı için açtığı ikinci davada davalıların yüzde yetmiş kusurlu olduğunu ileri sürerek 410.000 lira maddi tazminat talep etmiştir. Yerel mahkeme ikinci davada kusur oranına göre maddi tazminat istendiğini gözetmeksizin ikinci kez yüzde otuz indirim yapmak suretiyle eksik tazminata hükmetmiştir ki, bu hesap yöntemi ve uygulama yanlıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş, ilk davada yüzde yüz kusura dayanılarak on binlira istendiğine göre, bunun yüzde yetmişi olan yedi bin lira ile ikinci davada yüzde yetmiş kusur karşılığı talep edilen dört yüz on bin liraya aynen hükmetmekten ibarettir. Bu itibarla davacının bu yönü amaç tutan temyiz itirazı yerindedir.
3 - Bilindiği gibi tazminatın amacı, mal varlığındaki eksilmenin telafi edilmesi ve mal varlığının haksız eylemin işlenmesinden önceki, eski durumuna getirilmesi olduğuna göre, zarar verici olayın zarara uğrayana sağladığı yararların da zarar tutarından indirilmek suretiyle zararın netleştirilmesi genel tazminat hükümlerinin bir sonucudur. Aksi halde mağdur zenginleştirilmiş olacaktır. Bu bakımdan zarar miktarı belirlenirken, mağdurun sağladığı yararlar göz önüne alınmalı ve zarar miktarından çıkarılmak suretiyle safi zarar saptanmalıdır. Doktrin ve uygulamada bu işleme (yararların mahsubu = Denkleştirme) denilmektedir. Bu yön, zararın kapsamı ile ilgili olması itibariyle, mahkemece re'sen dikkat nazara alınması gerekli hususlardandır. Davalı (A.) temyiz dilekçesinde, "öğretmen olan davacının geçirdiği bu cismani zarar nedeniyle beden gücünün yüzde 35,2 sini yitirmesi sonucu gelir vergisinden muaf duruma girdiğini ve kendisinden gelir vergisi kesilmemek suretiyle eskisine oranla çok daha fazla maaş almaya başladığını" ileri sürmüştür. Bu savunmanın gerçekleşmesi halinde sonuca ve zararın kapsamına etki belli oranda yitiren davacının hakkında gelir vergisi hükümlerinin uygulanmasından yasa gereği vaz geçilmesi suretiyle mağdurun elde ettiği yararla, zarar verici olay arasında bir uygun illiyet bağı bulunduğu ve tarafların iradesi ve işin niteliğinin bu yararın mahsubuna gerekli araştırma ve incelemeyi yapıp, hasıl alacak sonuç uyarınca elde edilen bir yarar varsa bunun da zarardan düşülmesi için hüküm mümeyyiz davalı (A.) yararına bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 2. bentte gösterilen nedenle davacı, 3. bentte gösterilen nedenle mümeyyiz davalı (A.) yararına BOZULMASINA, öteki temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen nedenle reddine (...) 28.1.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.