 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1979/9842
K: 1979/13860
T: 11.12.1979
- OLUMSUZ SAPTAMA DAVASI
- MAKTU ÖDENCE (KOŞULLARI)
ÖZET: 1) - Olumsuz saptama [tesbit] davasının kabulü halinde borçlunun bu takip nedeniyle uğradığı zararın davalı alacaklıdan tahsiline karar verilebilmesi, öncelikle (bu yolda bir isteğin varlığına) sonra da (icra kavuşturmasının haksız ve kötüniyetli olduğunun ispatlanmasına) bağlıdır.
2)- Bu davanın davalı alacaklı yararına sonuçlanması halinde, hakim (1. bentte anılan) her iki koşulun da varlığını aramaksızın alacaklı yararına tazminata hüküm etmekle yükümlüdür. Bu kural, Usulün 74. maddesinde öngörülen ve (taleple bağlılık ilkesi) olarak ifade edilen genel kurala getirilmiş bir istisnadır.
(2004 s. İİK m. 72/4 ve 5)
(1086 s. HUMK m. 74)
Taraflar arasındaki menfi tesbit davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davacının davalılara karşı borcunun bulunmadığının tesbiti ile vaki muarazanın menine ve kararda belirtilen 3061 lira 30 kuruş zararın davalılardan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir yolsuzluk görülmemesine göre davalıların ikinci bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- İİK.nun 72. maddesinin 5. fıkrası hükmünde de açıklandığı üzere; menfi tesbit davasının borçlu yararına karara bağlanması halinde icra takibi durur ve ilamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade olunur. Bundan başka, menfi tesbit davasının kabulü halinde, borçlunun icra takibi sebebiyle uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline 'karar verilmelidir. Ancak bu tazminata hükmedilmesi yolundaki hüküm amir bir hüküm niteliğinde olmadığından, bu tazminat konusunda bir 'karar verilmesi, 'davanın reddi halindeki durum yönünden farklıdır. Zira, .menfi tesbit davasının kabulü 'halinde borçlunun bu takip nedeniyle uğradığı zararın davalı alacaklıdan tahsiline karar verilebilmesi, iki koşulun gerçekleşmesine 'bağlıdır. Bu koşulların ilki, 'borçlunun böyle bir tazminatı talep etmiş olması ve ikinci özellikle icra takibinin haksız ve kötüniyetli olduğunun ispatlanmasıdır. Davacı borçlu, dava dilekçesinde bu tazminatı istemiştir. Bu bakımdan davada bu koşul gerçekleşmiştir. Ne var ki davalının icra takibinde haksız çıkması, böyle bir tazminatın tahsiline karar verilmesi için tek başına yeterli değildir. Ayrıca ve özellikle kötüniyetli olduğunun da davacı tarafından isbatlanması şarttır. Davacı kötüniyeti ispatlayacak kanıtlar ibraz etmediği gibi, yerel mahkeme de kötüniyet öğesinin hangi olgularla var Olduğu ve hangi kanıtlarla gerçekleştiği konusu üzerinde durmamış ve bu yönü tartışmamıştır. O halde, yazılı nedenlerle davacıların bu yönü amaç tutan temyiz itirazları yerindedir ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararı ikinci bentte gösterilen nedenlerle davalılar yararına (BOZULMASINA), davalılar sair itirazların birinci bentde gösterilen nedenle (REDDİNE) ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 11.12.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.