 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1979/804
K: 1979/5183
T: 17.04.1979
DAVA : Taraflar arasındaki rücu tazminatı davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 3711 lira 41 kuruşun işlemiş ve işleyecek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ilişkin hükmün süresi içinde davacı Hazine avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, bakanlıklarına bağlı Antalya - Akdeniz Zirai Araştırma Enstitüsü'nde çalışan davalı Mustafa'nın 20.3.1971 günü sevk ve idaresinde bulunan üretme çiftliğine ait....... plaka sayılı Massey Harris markalı traktörle ve % 75 kusurla Ali Rıza adlı kişiye ait ......... plaka sayılı taksiye çarptığını; Ali Rıza tarafından bakanlıkları ile şoför davalı Mustafa aleyhine Antalya Hukuk Mahkemesi'nde açılan 1971/480 esas sayılı dava sonunda verilen 27.12.1972 gün ve 480/1524 sayılı kararla tazminat ödemeye mahkum edildiklerini; Yargıtay'dan geçmek suretiyle kesinleşen bu ilam gereğince müteselsil sorumlu olarak toplam 39.023,00 lira ödemek zoruda kaldıklarını ileri sürerek, bu paranın, şoförleri olan davalı Hüseyin'den rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Gerçekten iddia edildiği gibi, Ali Rıza tarafından hem davacı ve hem de davacının şoförü olan davalı Hüseyin aleyhine açılan dava sonunda; hem davacı ve hem de davalının tazminat ödemeye müteselsilen mahkum edildikleri ve tazminatın davacı tarafından ödendiği, Antalya Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait 1971/480 esas sayılı dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Az yukarıda esas numarası anılan dava sırasında mahkemece İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü öğretim üyelerinden oluşturulan aç kişilik bilirkişi kurulu tarafından verilen 9.10.1972 günlü kusur raporu incelendikte; trafik olayının meydana gelmesinde davalı (traktör şoförü) Mustafa'nın % 75 kusurlu olduğu saptanmıştır. Bu kusurun, tamamen trafik kural ve gereklerine aykırı davranması nedeniyle davalı Mustafa'ya izafe edildiği görülmektedir. Diğer bir deyimle, Davalı Mustafa (ana yol üzerinde seyrederken işaret vermediği ve yol hakkı kendisine ait olmadan dönüş yaptığı için) kusurlu, dikkatsiz ve tedbirsiz sayılmıştır. Nitekim ilk davada yerel mahkeme, bu rapora dayanarak hem davalı Mustafa'yı sürücü olarak ve hem de davalı bakanlığı araç maliki olarak kusurlugörmüş ve % 75 oranındaki bu kusur karşılığı ikinci davanın davacı ve davalısı olan Mustafa'yı müteselsilen tazminatla sorumlu tutmuştur. Davalı ilk davada tarafolduğu halde, sevk ve idaresindeki traktörün frenlerinin tutmadığı yolunda bir savunmada bulunmamış, yani araçta teknik arıza bulunduğunu ve kazanın oluş nedeninin bu teknik arıza olduğunu ileri sürmemiştir. Kaldı ki, davalı Mustafa bilirkişi kurulunun kusur raporuna da herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Hal böyle olunca, kendisinin de hasım olduğu ilk davada kusur raporuna itiraz etmemiş olan ve bu nedenle kusur oranı ile nedenleri kesinleşen davalının artık son rucu davasında, olayın başka nedenlerden doğmuş bulunduğunu ileri sürmesi HUMK'nun 237. maddesi hükmünce mümkün değildir.
Oysa mahkeme son davada, davalı tarafından ikame edilen tanık beyanlarına dayanarak "davalıya kullandırılan traktörün hurda olduğu, arızalı bulunduğu ve firenlerinin tutmadığı" olgularına istinaden, trafik kazasının meydana gelmesinde bu arızaların % 90 oranında etkili bulunduğunu kabul ile isteğin % 90'ını reddetmiş bulunmaktadır. Böyle bir kabule yukarıda da belirtildiği gibi HUMK'nun 237. maddesi hükmü engeldir. Zira, ilk davada olayın, traktörün arızaları nedeninden kaynaklanmadığı, bilakis olayın (dayanakları da belirtmek suretiyle) davalının kusurlu davranışından doğduğu kesinlik kazanmış bulunmaktadır. Artık rücu davasına bakan mahkeme bu maddi olgularla ve hatta o davada davalı da hasım mevkiinde bulunduğu için kusur oranıyla bağlıdır. Bütün bu yazılı nedenlerle isteği hükmedilmek gerekirken, yasaya uygun düşmeyen bazı düşüncelerle ve özellikle raporlar arasındaki açık çelişkide tartışılan, dava edilenin % 90'nın reddedilmiş olması bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde geri verilmesine 17.4.1979 gününde oybirliği ile karar verildi.