 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1979/4268
K: 1979/8360
T: 21.06.1979
DAVA : Taraflar arasındaki muarazanın men'i davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı idare avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi gereği konuşuludu:
KARAR : Davacı Hamza'nın Yeni Sanayi Tunç Caddesi'nde 1955 yılında 2 katlı bir bina inşa ettirdiği anlaşılmaktadır. Ruhsat alınarak yaptırılmış bulunan bu binanın kalorifer kazanları imal edilmek üzere atölye olarak kullanıldığı ve bu amaçla davacıya iskan müsaadesi yani yapı kullanma izni verildiği görülmektedir. Esasen bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlık da yoktur. Ancak bilirkişilerce verilen raporda da açıkça belirtildiği gibi, başlangıçta kalorifer kazanları imal atölyesi olarak kullanılan ve bu amaçla kullanılmak üzere iskan müsaadesi verilen bu binanın daha sonraları tadil edilerek ticari amaçla kullanılmak üzere 21 dükkanlık bir pasaj haline getirildiği anlaşılmaktadır. İşte davacı, davalı idarenin bu dükkanlara elektrik bağlanmadığını ileri sürerek, muarazasanın men'ini istemektedir. Oysa, 6785 sayılı İmar Yasası'nın 57. maddesine göre Ankara Belediyesi'nce hazırlanan İmar Yönetmeliğinin 128. maddesi iskan müsaadesi verilmiş yapılarda sonradan projesine aykırı ve kaçak işler yapıldığı takdirde bunlar tashih edilene veya ruhsata bağlanmasına kadar binanın bu kısımlarında belediye hizmetlerinin devamına müsaade edilemiyeceğini amirdir. Hal böyle olunca, evvelce tek bir atölye olarak kullanılmasına izin verilen yapının pasaj haline dönüştürülmesi yeniden yapılacak ve yetkili makamlarca onanacak değişiklik projeleri ile mümkündür. Aksi halde ana projeye aykırı tadilat kaçak tadilat niteliğinde sayılmak gerekir. Bu takdirde de proje dışı yapılan bu tadilata elektrik bağlanması bir yana, bağlı olan elektriğin dahi kesilmesi yasa gereğidir. Bu yön ayrıca İmar Yasasının 16 ve 18. maddelerinde de vurgulanmıştır. O halde, davacı tarafından yapılan değişikliğin projeye dayanılarak yapıldığı tesbit edilmedikçe isteğin kabulüne yasal olanak yoktur. Oysa bu yön mahkemece inceleme dışı bırakılmış durum incelenmemiş ve tartışılmamıştır. Bu bakımdan eksik incelemeye dayanan hüküm bozulmalıdır.
2 - Önemli görülmesi bakımından burada ikinci bir yön üzerinde durulmasında da yarar görülmüştür.
Bilindiği gibi, tedbir kararlarının niteliği ve hangi hallerde tedbir kararı verilebileceği HUMK.nun 101 ve onu izleyen maddelerinde dile getirilmiştir. Mahkeme ise, dayandığı yasa hükmünü ve dayanağını göstermeden davacı yararına ihtiyati tedbir kararı vermiş ve özel hukuk alanına giren ve ancak tarafların serbest iradesi ile yapılması şart olan bir abonman sözleşmesinin yapılmasına davacının abone kaydedilmesine ve bunun doğal sonucu olarak elektrik akımı bağlanmasına karar vermiş bulunmaktadır. Her ne kadar mahkeme tedbir kararına dayanak olacak yasa hükmünü göstermemiş ise de, bunun Usulün 103. maddesi hükmünde öngörülen geciktirilmesinde tehlike olan veya önemli bir zarar olacağı anlaşılan bir hal yoktur. Gerçi, tehlike ve zarar kavramları subjektiftir, kişiye göre değişebilir ve bu konuyu takdir hakime ait bir yektidir. Ne varki, olayımızda ne böyle bir tehlike ve ne de hemen doğaması melhuz bir zarar söz konusu değildir. Kaldıki gerek bilimsel ve gerekse yargısal görüşlerde, mahkemece davanın ve uyuşmazlığın esasını hallerder şekilde bir ihtiyati tedbir kararı verilemiyeceği genellikle kabul edilmektedir. Anılan 103. maddeye göre ittihaz edilecek tedbir önemli bir zararın yada tehlikenin önlenmesine ilişkin olmalıdır. davacının ancak bazı kayıt ve şartlarla yararlanabileceği sosyal bir ihtiyacını sağlarken diğer tarafı ve hatta, tedbire itiraz dilekçesinde etraflıca belirtilen şekilde büyük bir vatandaş kitlesini çok daha büyük tehlike ve zarara itmenin, yasa koyucunun 103. madde ile güttüğü amacı aşacağında hiç kuşku yoktur ve bu nitelikte bir tedbir kararı verilmesini de yasa asla öngörmemektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi teknik bir konunun çözümlenmesine bağlı bir davada bu şekilde bir tedbir kararı verilmesi de uygun görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın bir ve ikinci bentlerde gösterilen nedenlerle davalı EGO. yararına BOZULMASINA ve davalı EGO yararına takdir edilen 1.400 lira duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 21.6.1979 gününde oybirliği ile karar verildi.