 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1979/3002
K: 1979/8358
T: 21.06.1979
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 21.728 liranın faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacılara payları oranında ödenmesine ilişkin hükmün davalı avukatı tarafından duruşma olarak temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Davacılar, murisleri Raşit'in davalıya ait 100.000 liralık bir borç için davalının istihsal ettiği ihtiyati haciz kararına dayanarak haklarında icra koğuşturmasına başvurduğunu, ancak kendilerinin bu borcu ödemek üzere davalının iş yerine gittiklerini, yapılan toplantıda borcun 160.000 TL. olduğunu davalınınbildirmesi üzerine davalıya bu parayı ödediklerini, bu ödemenin davalının beyanına itimat ve güven sonucu olduğunu, daha sonra borcun 160.000 lira olmayıp, daha az olduğunu öğrendiklerini ilerik sürerek, hataen fazla ödekikleri 29.000 liranın geri alınmasını istemişlerdir.
Gerçekten, 05.0x9.1972 vade tarihli 100.000 liralık bir belgeye dayanılarak davacılar aleyhine İstanbul 3. Ticaret Mahkemesi'nden alınan 16.03.1974 gün ve 1974/326 esas sayılı ihtiyati haciz kararına dayanarak icra takibine tevessül olunduğu ve davacılar tarafından bu takibe ayrı ayrı 01.04.1974; 29.04.1974; 30.04.1974 tarihlerinde itiraz edildiği, davacıların taşınmazına, haciz şerhi konulduğu ve mahçuz kaşınmazların satışı yoluna gidildiği, böylece davacıların bu icra takibinden ve dolayasıyla borçlarının kapsamından haberdan bolundukları ve ödemenin de 04.05.1976 gününde yapıldığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Keza mahkemecede benimsendiği gibi dava, gerçek borç tutarından fazla olan ödemenin haksız iktisap kurallarınca geri alınması isteğine ilişkindir. Bu tür davaların BK.'nun 66. maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımına tabi olacağı yönünde de bir çekişme mevcut değildir. Esasen mahkemede davanın BK.'nun 66. maddesi hükmünün düzenlediği zamanaşımına tabi olacağını benimsemiştir. hal böyle olunca, bu davada çözümlenmesi gereken bütün sorun, zamanaşımının hangi tarihte başlayacağının tesbiti olmalıdır.
Gerek uygulamada ve gerekse bilimsel görüşlerde oybirliği ile benimsendiği gibi; haksız iktisap davalarında bir yıllık süre; zarar haksız olduğuna kesin olarak kani bulunduğu ve mal varlığındaki eksilmenin miktarı ile hakız edinenin şahsını tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. Bu bakımdandır ki, anılan tarihten önceki noksan bilgiler ve tahminler bu zamanaşımının başlangıcına esas alınmamaktadır. Ancak, temyize konu bu davanın temelini oluşturan olayda davacıların davalıya ödeme yaptıkları tarihte gerçek borçlarının ne olduğunu bildikleri ya da en azından bilebilecek durumda oldukları kuşkusuzdur. Şöyleki, ödemeye ilişkin 04.05.1976 günlü belgede dahi açıkca ödenen borcun dav acılaraleyhine yapılan icra takibindeki borca karşılık olduğu belirtilmiştir. Hal böyle olunca davalıların her an icra memurluğuna başvurarak gerçek borçlarının kapsamını tesbit ettirmeleri, yani hasaplattırmaları mümkün bulunmaktadır. Davacıların bu yolda göstermelir gerekli en basit özen ödevini yerine getirmeden talep edilen 160.000 lirayı ödemeleri ve ödedikten sonra gerçek borçlarının ne olduğunu bilmediklerini ileri sürmeleri, hiç bir şekilde haklı kabul edilecek bir davranış değildir. Zira davacılar ödemeden sonra gerçek borç miktarını nasıl ve nereden öğrenmişlerse, ödemeden önce de oradan öğrenmeleri mümkün idi. Şu halde davacıların borcun gerçek tutarını bilmeden ya da bilebilecek durumda olmadan ödeme yaptıkları yolundaki tutarsız iddiaları, zamanaşımının ödeme tarihinden itibaren başlamasına yasal bir engel teşkil etmez. Durum bu olunca ödeme tarihi ile dava tarihi arasında bir yıldan fazla bir sürenin geçtiği anlaşıldığından, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmek gerekirken, bu savunmanın reddi cihetine gidilmesi bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına (BOZULMASINA) ve davalı yararına takdir edilen 1.400 lira duruşma avukatlık parasının davacılara yükletilmesine ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 21.06.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.