 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1979/2456
K: 1979/6211
T: 09.05.1979
DAVA : Taraflar arasındaki faideli masraf davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, murisi eşi Penbe'nin öldüğünü, mirasçı olarak geriye kendisinin ve davalı çocuklarının kaldığını, eşinin sağlığında, eşine ait olan pafta 6, ada 7, parsel 7 saypılı taşınmaz üzerine giderlere bizzat katlanmak suretiyle 2 bina ile sair tesisler yaptığını, taşınmazın satılymak suretiyle paylılığın giderilmesi sonucu davalıların haksız iktisabının gerçekleştiğini ileri sürerek, yaptığı faydalı giderlerin davalılardan payları oranında tahsiline karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, dinlenen tanıkların beyanlarına dayanarak "davacı tarafından aptırıldığı gerçekleşen binaların, müşterek murisin sağlığında sattığı diğer taşınmazlarından elde edilen paralarla yapıldığında sattığı diğer taşınmazlarından elde edilen paralarla yapıldığını" benimseyip, davayı reddetmiş bulunmaktadır. oysa davacı, tanık beyanlarından başka, faydalı gider yaptığını iddia ettiği taşınmazın tapu kayıtlarına da dayanmış ve bunların ibraz etmiştir. Ada 7, parsel 7 numaralı htaşınmazın müşterek muris Penbe adına 2613 sayılı Yasa uyarınca kadastroca tesbit edildiği görülmektedir. Ancak, tapu kütüğünün şerhler hanesinde, taşınmaz üzerinde bulunan iki binanın davacı İsmailoğlu İsmail'e ait olduğunun yazılı bulunduğu görülmektedir. Bilindiği gibi, tapu kütüğünün beyanlar hanesindeki bu şerh, taraflar arasındaki hukuksal ilişki ve eylemli durumun bir kanıtıdır. Bu durumda bu şerh kütüğün beyanlar hanesine yazılmakla, muhtesatın kim tarafından meydana getirilmiş olduğu, cinsi ve meydana getirilmiş zaman yönünden artık sicilin aleniyet ilkesinden yararlanacaktır. Oysa mahkemenin, bu şerhin hukuksal anlamı üzerinde durmadığı ve bu yönde tarafların iddia v esavunmalırını sormadığı ve gerekli incelemeyi yapmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece yapılacak iş, müşterek muris adına yapılan tescilin dayanaklarını, yani kadastro tesbitine ilişkin evrakı getirkip, şerhin sebeb ve dayanaklarını araştırıp, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen yapıların, şerhin kapsamına giren binalar olup olmadığını saptayıp, bu konuda davalıların ne diyeceğini de sorup, hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar vermekten ibar9ettir. Mahkemenin şerh konusunu tahkiksiz bır9akıp, uyşumazlığı sadece şahit beyanlarına dayanarak çözümlemiş olması yazılı nedenlerle bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına (BOZULMASINA) ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 09.05.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.