Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1979/13010
K: 1979/1476
T: 28.12.1979
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamla yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hüküm herne kadar davacı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmişse de görevsizlik kararları duruşmaya tabi işlerden bulunmadığından, duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Davada, mensupları için lojman inşa ettiren ve bu inşaat nedeniyle de komşu taşınmazda zarara sebebiyet verdiği iddia edilen davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'nden, uğranılan zararın ödetilmesi istenmektedir. Mahkemece, davada idari yargı yeri (Danıştay) görevli kabul edilerek, yargı yolu bakımından dava dilekçesi reddedilmiştir.
1 - Gerçekten, bir kamu tüzel kişisi olan davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'nün; verilen kararlar üzeren ve plan ve projesine göre yollar, köprüler yapması sırasında, komşu taşınmaza bir zarar vermesi halinde (11.2.1959 gün ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince) bu zararların tazminine ilişkin davaların idari yargı yerinde (Danıştay'da) görülmesi gerekir. Çünkü, davalı idarenin bu gibi faaliyetleri; taşınmaz maliki olmasından değil, kuruluş gayesine uygun olarak yasa ile kendisine verilmiş kamu hizmetinin yürütülmesinden kaynaklanır. Bilindiği gibi, yollar, köprüler, parklar gibi yerler;herkesin kullanmasına açık (menfaatı umuma ait) yerderden oldukları için, kural olarak, MK.nun 912. maddesine göre tapuya da tescil edilemezler. Menfaatı umuma ait yerlerin gerek yapımından gerekse bakım veya muhafazasından doğmuş bulunan (daha geniş bir deyimle, çevre etkenlerinin yol açtığı) zararlara ilişkin davaların, anılan tevhidi içtihat kararı karşısında, genel mahkemelerde görülmesine imkan yoktur.
Devlete düşen bir kamu hizmetinin görülmesi için ayrılan ve fakat kişilerin doğrudan doğruya yararlanma yetkileri bulunmayan ve bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılmış olan (hastahaneler, okullar, Devlet daireleri gibi) yerler de menfaatı umuma ait yerlerdendir. Ancak, bu gibi yerler, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununun 23. maddesine göre, tapuya tesçile tabi oldukları için; bu gibi yerlerin yapımı, bakımı veya muhafazasından doğan zararlara ilişkin olarak özel hukuk hükümlerinin (BK. m.58, MK. 661-663 ve 648-651'in) uygulanması gerekir. Zira, 1050 sayılı Yasanın 23. maddesi bu yerleri tapuya tesçile tabi tutmakla, Devletin bu tür yerler üzerindeki yetkisini mülkiyet hakkı gibi kabul etmiştir. (S. Bertan - Aynı Haklar - 1976 sayfa 577, N. 22). Devletin fert gibi hareket ettiği durumlarda ise özel hukuk hükümlerine tabi olması gerekir. Anılan 11.2.1959 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının 1 nolu bendinin son cümlesinde yer alan (bundan başka, dairenin kararının ve faaliyetinin gayrimenkul maliki olma sıfatına dayanması itibariyle MK.nun komşuluk haklarına ilişkin bir tazmin olacağı da söz konusu edilemez) sözlerinden de; Devletin taşınmaz maliki olarak faaliyetlerinde, komşuluk hukukuna ilişkin medeni hukuk kurallarının uygulanacağı anlaşılır.
Olayımızda, davacının tazminat isteği Medeni Yasanın 662. maddesine dayanmaktadır. Davalı idarenin mensupları için yaptırdığı lojmanın; menfaati umuma ait ve herkesin kullanmasına ait yerlerden olmadığı, tapuya tesçile tabi bir taşınmaz olduğu kuşkusuzdur. Bu nitelikleri itibariyle de davalı idarenin bu yerdeki faaliyetinin taşınmaz maliki olan sıfatına dayandığı gerçeği ise ortadadır.
Açıklanan hukuki nedenlere göre, davanın komşuluk hukukundan kaynaklanması karşısında bu davada genel Mahkemelerin görevli olduğu düşünülmeksizin ve 11.2.1959 günlü İçtihadı Birleştirme Kararına yanlış anlam verilmek suretiyle yargı yolu bakımından davanın reddedilmiş olması bozmayı gerektirir.
2 - Dava dilekçesi yargı yolu bakımından (görevsizlik nedeniyle) rededildiğine göre, dava tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 8/2. maddesi gereğince davalı için (tarifenin 2. kısmının 2. bölümünde yazılı) maktu avukatlık parasına hükmedilmesi gerekirken; davacının nisbi tarife üzerinden 44.005 lira avukatlık parasına mahkum edilmiş olması da kabul şekli bakımından bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 1 ve 2. bendde gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 28.12.1979 gününde oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini