 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1979/11569
K: 1980/718
T: 24.01.1980
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı 5363 liranın davalıdan istirdadına ilişkin hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Davacı, davalının cezaevi eski muhasibi olup 1976 mali yılı içerisinde çalışan personele tahakkuk ettirilen ve 6.5.1977 tarihinde ödenen mesai ücretlerinden dolayı 5363 lira gelir vergisini takip eden ayın 20. gününe, yani 20.6.1977 tarihinde kadar vergi dairesi müdürlüğüne muhtasar beyanname ile ödemesi gerekirken ödememiş olduğundan dolayı Vergi Usul Kanuna göre 5363 lira kaçakçılık cezası tahakkuk ettirilmiş ve bu ceza davası Aydın Kapalı cezaevi işyurdu mümessilliğince ödendiğinden davalının verdiği işbu zararın ödetilmesini istemiştir.
Davalı savunmasında, 24.6.1977 tarihli dilekçe ile görevden istifa ettiğini ve ancak üç günlük zarardan sorumlu olabileceğini bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir. Yerel mahkeme 5363 lira hakkındaki davalının icraya vaki itirazının iptaline ve 5363 liranın davalıdan tahsiline karar vermiştir. Davalının, davacı işyurdunda cezaevi muhasibi olduğu ve 6.5.1977 tarihinde personele ödenen mesai ücretlerine ait gelir vergisinin 20.6.1977 tarihine kadar vergi dairesine muhtasar beyanname ile ödemediği; ve 24.6.1977 tarihli dilekçe ile görevinden istifa ettiği ve görevi terkettiği Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel müdürlüğünün 29.8.1977 tarih 31930 sayılı yazılarıyla 657 sayılı devlet memurları Kanununun 94/2. maddesine göre müstafi addedildiği ve dava konusu karar 5363 lira kaçakçılık cezası kesildiği hususları nizasızdır.
Yanlar arasındaki uyuşmazlık, davalının 24.6.1977 tarihinde görevden istifa ettiği ve görev yerini terkederek gelmemesi hesabiyle kaçakçılık cezasının tamamının davalıdan tahsil edilip edilemeyeceği yönünden toplanmaktadır. Oysa davalının istifadan önce memur olduğu ve 657 sayılı devlet memurları Kanununa tabi bulunduğu kuşkusuzdur.
657 sayılı yasanın 94/2 - 3. maddesinde (mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terkedilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde yazılı mürcaat şartı aranmaksızın, memur, çekilme isteğinde bulunmuş sayılır. Çekilmek isteyen memur, yerine atanan kimsenin gelmesine veya çekilme isteğinin kabulüne kadar görevine devam eder. Yerine atanan kimse bir aya kadar gelmediği veya yerine bir vekil atanmadığı takdirde, üstüne haber vererek görevini bırakabilir.) Aynı yasasının 95. maddesinde; (çekilen devlet memurlarından devir ve teslim ile yükümlü olanlar, bu işlemlerin sonuna kadar görevlerini bırakamazlar. Hizmet icaplarına göre devir ve teslim işlemleri için gerekli süreler, yönetmelikle belirtilir.) hükümleri yer almıştır.
Mütedavil sermaye ile çalışan iş esası üzerine kurulu ceza ve ıslah evleriyle işyurtları hesap ayniyat alım ve satım usullerine ait yönetmeliğin 140. maddesinde; görevinden ayrılan muhasiplerin yeni memura devir yapmadan ayrılmalarından ötürü hesap sonucu çıkacak noksan ve hatalardan mesul olacakları yazılıdır.
Davalı 24.6.1977 tarihinde görev yerini terketmiş bulunduğu gibi; görevi terk keyfiyeti kesintisiz 10 günü de tecavvüz ettiğinden dolayı Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlğünün 29.8.1977 tarihli 31930 sayılı yazıları uyarınca mustafi addedilmiştir. Ayrıca davalı muhasip olup devir ve teslim işlemleriyle mükellef bulunmaktadır ve davalı bu vecibesini de yerine getirmemiştir. O halde, yukarıda anılan yönetmeliğin 140. maddesine göre hesap sonucu çıkacak noksan ve hatalardan da davalı sorumludur. Ancak bu sorumluluk davalının, müstafi sayıldığı 29.8.1977 tarihine kadar olan hata ve kusurlariyle sınırlıdır.
O halde, mahkemenin yapacağı iş davalının müstafi sayıldığı 29.8.1977 tarihine kadar yaptığı hata ve kusurlar nedeniyle davacıya verdiği zararın miktarını bilirkişi marifetiyle tesbit ettirerek çıkacak miktara hükmetmekten ibarettir ve bu nedenlerle yasa ve yönetmeliğe aykırı olan hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA (...) 24.1.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.