 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1979/11192
K: 1980/2371
T: 25.02.1980
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hükmün davacı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşuldu:
KARAR : Davanın esasının, davalı tarafından alınan tedbir kararının uygulanmasından doğan zarara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mahalli mahkeme, "davalının var olduğunu zannettiği bir hakkın istihsali için gerekli mercilere müracaat etmesinin ve bu cümleden alarak ihtiyati tedbir almasının yasadan doğan bir hak niteliğinde bulunduğu, davalının bu başvurularını sırf davacıyı zarara uğratma kastı ile yaptığına dair kanıt mevcut olmadıkça "davacının inşaatın gecikmesi sebebiyle bir zararı olsa dahi" bu zararın dava edilemiyeceği" gerekçesi ile davanın reddine karar vermiş bulunmaktadır.
H.U.M.K.'nun 101. ve 103. maddeleri ile hangi durumlarda ihtiyati tedbir kararı verileceği düzenlenmiştir. Gene bu yasanın 110. maddesi uyarınca mahkemeden ihtiyati tedbir almış olan kimse bu karar yüzünden diğer tarafın ve üçüncü kişilerin uğradıkları zararı, sonunda zararın haksız olduğunun gerçekleşmesi durumunda tazmin ile sorumlu tutulmuştur. Mahkemenin kabulü hilafına, kanunda tazmin borcunun doğumu için kusurdan söz edilmiş değildir. Esasen bu sorumluluğun kusura dayanmadığı konusunda gerek öğretide gerekse uygulamada görüş birliği vardır. O halde mahkemenin davanın reddi için ileri sürdüğü gerekçe yasal dayanaktan yoksundur.
Ancak, gerek dava dilekçesindeki açıklamalardan, gerekse o açıklamaları teyit eden yazışmalardan ve belgelerden; davacıya ait inşaatın, davalının tedbir kararı almasından önce II İmar Müdürlüğünün kararı üzerine belediyece durdurulduğu anlaşıldığına ve tedbir kararı, esasen idari makamlarca durdurulan inşaatta ilişkin bulunduğuna göre, davalının istihsal ettiği tedbir kararının zararlı sonucu meydana getirmesi mümkün değildir; o itibarla davanın reddi ancak bu nedenle ve sonucu bakımından doğrudur ve onanmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle ve Usulün değişik 438/son fıkrası hükmünce gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA (...) 25.2.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.