 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E : 1979/1027
K : 1979/2465
T : 27.3.1979
ÖZET : Veraset ilamı almış olmak terekeyi tesahup anlamına gelmez. Red hakkının bu sebeple yitirildiği kabul edilemez.
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü .
Davacı, davalıların miras bırakanı Halil G..., toplam olarak
terekesinin borca batık olduğu ileri sürülerek mirasının reddedildiğini, ancak edenin sağlığında, alacaklılarını zarara sokmak için karısına ve çocuklarına kazandırıcı işlemlerde (teberruda) bulunduğunu beyanla Medeni Kanunun 558. maddesi gereğince miras bırakandaki alacağının mirasçılardan alınmasına karar verilmesini istemiş, davalı taraf aksini savunmuş, mahkemece davalıların veraset belgesi almaları karşısında mirası reddetmemiş saydıkları gerekçesi ile isteğe uygun karar verilmiştir.
1- Veraset belgesi, her zaman terekeye sahip çıkmak, başka bir anlatımla, mirası kesin olarak iktisap etmek (kabullenmek) iradesini gösteren bir davranış değildir. Söz gelirni, Emekli-Dul-Şehit aylığı almak veya Medeni Kanunun 610. maddesi gereğince emeğinin karşılığı olan t azmi at ı isteyebilmek, yada miras bırakanın öldürülmesi sebebi ile manevi tazminat davası (B. K. 47) açabilmek, terekenin defterinin tutulmasını (M. K. 559) isteyebilmek veya herhangi bir vakıf sebebi ile "Tevliyete hak kazandığını" tesbit ettirmek amacı ile ve daha benzeri bir çok sebeplerle veraset belgesi almak mümkündür. Bu bakımdan böyle bir belgenin alınması için Mahkemeye başvurmak, mirası red hakkının yitirilmesine veya borca batıklık iddiasında bulunmak hakkının ortadan kalkmasına yol açmaz. Onun için mahkemenin bu konudaki gerekçesi yerinde değildir. Mirası red hakkının yitirilmesini gerektirecek işlemde bulunmayan (M. K. 550) mirasçı, her zaman terekenin borca batık olduğunu ileri sürebilir. Çünkü terekenin borca batık olması halinde miras kendiliğinden, başka bir deyimle hükmen reddedilmiş sayılır. (M. K. 545)
Varlığı borcuna yetmeyen terekenin alacaklıları, miras bırakanın ölümünden önceki son beş yıl içinde mirasın bölüştürülürken, terekeye iade edilmek şartı ile bir mal almış ve mirası reddetmiş olan mirasçı hakkında istirdat, (geri alma) davası açabilirler . (M. K. 558) Mirasın borca batık olması sebebi ile mirasın hükmen reddedilmiş olması halinde de bu kural uygulanır.
Yukarıda belirtildiği gibi mirasçıların veraset belgesi almış olmaları mirası reddetmek hakkını yitirmelerini gerektirmez. Bu bakımdan Medeni Kanunun 545 ve 558. maddeleri çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak sonucu uyarınca hüküm verilmesi zorunlu iken az önce açıklanan yönler gözetilmeden eksik inceleme ile ödetme kararı verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
2- Velayet altındaki kişi hakkında açılan davada, onu velisi temsil eder. Dava dilekçesinde kanuni mümessilin adının ve sıfatının yazılmamış olması husumet yanlışlığı sayılamayacağı gibi temsil eksikliği bile değildir. Duruşmada mümessilin adı bildirilerek bu yön her zaman tamamlattırılabilir . Hal böyle iken mahkemece aksine düşüncelerle Gökhan hakkındaki davanın husumet yönünden reddedilmesi kabul şekli bakımından bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 27.3.1979 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.