 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1979/2185
K: 1979/2166
T: 24.10.1979
DAVA : Taraflar arasındaki davanın İstanbul Asliye 3. Hukuk Hakimliğince görülerek istisna aktinden doğan alacağın tahsiline dair verilen 14.11.1974 tarih ve 1150/716 sayılı hükmün temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının bütün ve davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı yüklenicinin yapısını üstlendiği inşaatı süresi içinde ikmal ve teslim etmemiş olmasından kendisine ödenen paraların ve mahrum kalınan kira bedelinin tahsili ile davalıya verilmiş olan bonoların iptallerine ilişkindir. toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre mahkemece imalat bedeli ve taleple bağlı kalınarak mahrum kalınan kira saptanmış, gerek nakden, gerekse bono karşılığında yapılan ödemeler toplamından davalının imalat bedeli düşülerek hüküm kurulmuştur.
Üzerinde uyuşmazlık bulunmayan 8.6.1971 gün ve 1520 sayılı inşaat sözleşmesinin 5. maddesinde eser bedelinin (45.000) lira olduğu, buna mahsuben davacıların (10.000) lira peşin ve (35.000) lira değerinde bonolar verdikleri yazılıdır. Kambiyo senedi olarak tedavül özelliği bulunan bono, gerektiğinde ödeme yerine de kullanılabilir. Ayrıca tedacül görmüş bir bononun hamili, senedin esas borçlusunu ve müracaat hakkını kullanmak yolu ile de kendisinden önce gelen cirantaları takip ve dava etmek yetkisine sahiptir. Bono bedelini hamile ödemek durumunda kalan ciranta ise, ödediği meblağı, faiz komisyon ve yaptığı masraflarla birlikte esas borçludan tahsil etmek olanağını elde eder (TTK. 6366, 690. m).
Olayda mahkemenin de doğru olarak kabul ettiği gibi davacıların (18.000) liralık bono bedellerini ödediklerini, bu bonoların davacılar tarafından mahkemeye ibraz eddilmiş olmalarından anlaşılmaktadır. Geriye kalan (17.000) lira değerindeki bonoların davalıya verilmiş olduğu sözleşmede belirtilmiş olmasına ve yukarıda açıklandığı gibi gerek ödeme, gerekse tedavül yolu ile bunların davalının eline geçmesi halinde davacılar ayrıca takip edilerek karşılıklarını ödemek zorunluğu ortaya çıkabileceğine göre, şimdiden iptallerini istemekte hukuki yararları mevcuttur.
O halde, sözü edilen (17.000) liralık bonoların ödenmiş olup olmadıkları araştırılmak, ödendikleri davacılar tarafından ispat edildiği takdirde İİK.72. maddesinin 6. fıkra hükmü uyarınca bedellerinin istirdadına, henüz ödenmediklerinin anlaşılması halinde ise yalnız davalılar yönünden iptallerine karar verilmelidir.
Mahkemece bu yolda bir inceleme yapılmadan ve sözleşmenin açık hükmüne rağmen bonoların mevcut olmadıkları ve iptalleri için de bunların davalının elinde bulunmaları gerektiğinden sözedilerek (17.000) liralık bonolara ilişkin istemin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu yönden usul ve yasaya aykırı olan hükmün davacılar yararına bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerden dolayı davalının bütün ve davacıların diğer temyiz itirazlarının reddine 2. bentte gösterilen nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, (...) 24.10.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.