 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1979/2148
K: 1979/2293
T: 15.11.1979
DAVA : Taraflar arasındaki davanın (Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 11.06.1979 tarih ve 490/121 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunduktan ve tartışıldıktan sonra gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı şirketin yazılı sözleşme ile belli süre içinde teslimini yüklendiği (3.000) adet okul sırasını ihtara rağmen teslim etmemiş olduğundan sözleşmenin feshedildiğini, okul sıralarının 3. kişilere yaptırılmış olması dolayısıyla ortaya çıkan 420.750 lira fiat farkının geçinme faizi ve icra inkar tazminatı ile birlikte tahsilini dava etmiştir.
Davalı vekili yapılan ek sözleşme ile fiat farkının ödenmesinin kabul edildiğini, ancak bunun davacı şirketin satın alacağı mal bedelinden % 15 kesilmek suretiyle ödeneceğinin kararlaştırıldığını, oysa müvekkilinden mal alınmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece tahsile karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz olunmuştur.
Uyuşmazlığın ortaya çıkmasından sonra taraflar arasında "Firma, Gima'ya yapacağı bütün satışlarda (toplu satışlar dahil), İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'ne vermeyi tekeffül ettiği 3.000 adet okul sırası mevzuunu içeren... tarihli anlaşmadan doğan 420.750 liralık Gima zararının tamamını bitirinceye kadar beher satışta % 15 bloke suretiyle ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Firmanın her satışından dolayı ödemiy kabul ve taahhüt eder. Firmanın her satışından doğan istihkaklardan Gima % 15'den fazla kesinti yapmamayı kabul ve taahhüt eder" şeklinde bir anlaşmaya varıldığı ihtilafı değildir. Bununla esas sözleşmenin tasfiyesi konusunda tarafların iradeleri oluşmuş ve yeni bir kağıt yapılmış olmaktadır. Ne var ki, tasfiye dağıtımda erteliyici koşul (taliki şart) öngörülmekte, kabul edilen borcun yapılacak satış bedellerinden % 15 kesintilerle ödeneceği hükme bağlanmaktadır.
BK.'nun 149. maddesi gereğince şarta bağlı kağıt iki tarafın hilafını kasdetmedikleri halde ancak bağlı tutulduğu koşulun gerçekleşmesi anından itibaren hüküm ifade eder. Olayda irade uyumlarının üzerinde oluytuğu koşul yasalara ve genel ahlak kurallarına aykırı bulunmadığından geçerlilik ve tarafları bağlayıcıdır. O halde, incelemenin bu yolda yapılması gerekir.
Öte yandan, yasalarda aksine hüküm bulunmadıkça iki taraftan herbiri iddialarını ispat etmek durumundadır (BK. m. 6). Davacı erteleyici koşulu kabul etekle beraber davalının kendilerine mal vermediğini ileri sürdüğüne göre, gerçekten davalının malsatmaya yanaşmadığını ve bu yolda temerrüde düşürüldüğünü ispat etmekle yükümlüdür. Mahkemenin ispat yükümünü tersine çevirerek davalının bu hususta hiçbir delil ibraz edememiş olduğundan bahisle aleyhine hüküm tesisi de usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına (BOZULMASINA), 1.400 lira murafaa vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde davalıya iadesine 15.11.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.