 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1979/1869
K: 1979/2034
T: 10.10.1979
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Nazilli Asliye Hukuk Hakimliğince görülerek davanın reddine dair verilen hükmün temyizen incelenmesi davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davanın reddine dair karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1 - H.U.M.K.'nun 1711 sayılı kanunla değişik 288 nci maddesince bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, yenilenmesi, değiştirilmesi, ertelenmesi, ikrarı ve ifası amacıyla yapılan işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri beş yüz lirayı geçtiği takdirde senetlle isbat olunması gerekir. Ancak H.U.M.K.'nun 293/4 uyarınca halin icabına ve iki tarafın vaziyetlerine nazaran senede bağlanması yaygın olmayan işlemlerde tanık gösterilebilir. Dava konusu edilen miktar bakımından akdi ilişkinin tanıkla ispatlanması mümkün değildir. Mahkemenin kanunen emredici hükümlerine rağmen tanık dinlemesi doğru görülmemiştir.
2 - Ancak, Borçlar Kanununun 410-415. maddelerinde yazılı olduğu üzere dava konusu edilen iş, iş sahibi olan davalı (M.Ç.)nın menfaati için yapılmıştır. iş sahibinin menfaati için yapılmış olan bir işde, yapan kimsenin hal icabına göre zaruri veya faydalı bulunan masraflarını yapıldığı tarihteki rayice göre iş sahibinden istemeğe hakkı vardır.
İş sahibi yapılan işe icazet verdiği takdirde işe vekalet hükümleri cari olur.
Bu durumda, yukarıda sözü edilen Borçlar Kanununu ilgili hükümleri dairesinde mahkemece davanın esası üzerinde gerekli inceleme yapılmalı, hasıl olunacak uygun sonuç çevresinde karar verilmelidir.
Mahalli mahkemenin bütün bu yönleri gözden kaçırarak davayı reddetmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle mahalli mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 10.10.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.