 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1979/1225
K: 1979/1855
T: 25.09.1979
DAVA : Taraflar arasındaki davanın (Bursa 1. Asliye Hukuk Hakimliği)'nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerektirici sebeplere binaen verilen 26.1.1979 tarih ve 807/47 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili 10.2.1975 günlü dava dilekçesinde, yüklenici olan davacı ile davalı bakanlığa ait Bursa Garajlar Ortaokulu'nun inşaatını üzerine almış olup, inşaat devam ederken ve inşaatın iskele ve kalıpları şartnameye uygun olarak yapılmış, kalıbın düz ve geniş satıhlı olmasına rağmen, 7.2.1974 günü esen kuvvetli lodos rüzgarına karşı ortaokul salonu betonarme kalıbının yıkılması sonucu 102.862 liralık zararın meydana geldiğini, olayı müteakiptespit yolu ile bilirkişiden rapor alındığını, bu yıkılmada müvekkilinin ihmali, tedbirsizliği veya sünüteksiri olmadığını beyanla, bu meblağın ticari faiz ve muhakeme masraflarıyla birlikte davalı idareden alınmasını istemiştir.
Davalı idare vekili ile karşılık dilekçesi ile savunmasında, davacı yüklenicinin inşaat için gerekli tedbiri olmadığını, kendi kusuru nedeniyle kalıpların yıkıldığını, ayrıca lodos fırtınasının afet sayılacak nitelikte olmadığını, esasen sözleşmenin eklerinden sayılan Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi'nin 27. maddesine göre, idare tarafından yapılan inşaatın kesin kabulü tarihine kadar geçen zaman içinde inşaatta vukubulacak hasarlardan dolayı sorumlu olmayacağının kabul edilmiş bulunmasına göre, yerinde görülmeyen davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın aynen kabulüne karar verilmiştir. Oysa, davalı bakanlık, Genel Bütçe ile yönetilen dairelerden bulunması itibariyle, bu yapım işinden dolayı, 2490 sayılı Artırma ve Eksiltme Kanunu hükümlerine tabidir. Taraflar arasında doğan uyuşmazlığın çözümünde, bu yasada belli edilen kuralların uygulanması gerekeceğinde kuşku yoktur. Taraflar arasında kurulan sözleşmenin 2. maddesinin (F) bendinde, Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi, sözleşmenin eklerinden bulunması dolayısıyla, onun ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi'ndeki hükümler, usulün 287. maddesi uyarınca taraflarca benimsemiş bir delil sözleşmesi niteliğini taşımaktadır.
Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi'nin 27. maddesinin 1. fıkrasında ise, ilk ve ana kural olarak, (yapılan inşaat ve ameliyatın kat'i kabul muamelesinin idarece tastiki tarihine kadar her türlü mesuliyetlerin tamamen müteahhide ait olacağı) ilkesi kabul edilmiş bulunmaktadır. 2. fıkrasında da, (binanaleyh, bu tarihe kadar gerek malzemenin kötülüğünden ve gerek inşaat ve ameliyattaki her hangi bir kusur ve noksanlardan dolayı idarece lüzum görülecek bütün tamirat ve islahatı ve kanal şoselere imalatı sinsiyenin daimi bakım işlerini müteahhidin kendi hesabına derhal yapmayı mecbur) bulunduğu hükmü yer almıştır.
Sözü edilen genel şartnamenin ilk ve ikinci fıkraları kapsamından, yapılan inşaat ve ameliyatın kat'i kabul muamelesinin yapılması ve tastiki tarihine kadar, inşaattan vukua gelecek her türlü hasarın giderilmesi sorumluluğunun davacı yükleniciye ait olacağı kesin biçimde anlaşılmaktadır. Aynı maddenin 9 ve 10. fıkralarında belirtilen istisnai hükmün, olayımızla hiç bir surette ilgisi bulunmamakta, bilumum su işleri ile su içinde veya su üzerinde yapılan işlerde bu işlerin nitelik, zorluk ve riziko dereceleri gözönüne alınması suretiyle fevkalade ahvalden doğan zarar ve hasar bedelinin kısmen veya tamamen idare tarafından kısıtlı ve kayıtlı olarak ödenebileceği öngörülmüştür. Olayımızda, böyle su içinde ve su üzerinde yapılmış bir inşaat ve ameliyat söz konusu olmadığına göre bu fıkralarında uygulama olanağı bulunmamaktadır.
Henüz davalı idarece yapılan işin kesin kabülünün yapılmamış olduğu da kesin biçimde saptanmıştır.
Ayrıca yanlar arasında kurulan sözleşme hükümleri meyanında bu gibi olağan üstü olaylar nedeniyle, meydana gelecek hasar bedelinin davalı idarece ödeneceği yolunda davalıyı bağlayıcı nitelikte bir kayıt da mevcut değildir. Aksine, sözleşmenin 16. maddesinde, olağan, üstü tabiat hadiselerinden doğan hasarların, yüklenici yararına yalnızca süre uzatımına neden olacağı hükmü getirilmiştir.
Buna ek olarak, BK'nun 368. maddesinde de, yapılan şey, teslimden evvel hasara uğramış ise iş sahibi tesellümden temerrüt etmiş bulunmadıkça, işin ücret ve masrafını yüklenicinin istemeyeceği kabul edilmek suretiyle buna paralel bir hüküm sevk edilmiştir. Bu nedenlerle davanın esastan reddi gerekir.
Kabule göre de, bilirkişilerin raporlarına dayanak kabul ettikleri 20.12.1976 günlü idare yazısı, ancak takılıpta rüzgar nedeniyle kırılan cam ve kiremitlerin idarece ödenebileceği hususuna ilişkin olup, yıkılan ortaokul betonarme kalıplarından dolayı uğranılan zararın tazmininin kabul edildiği yolunda bir kaydi ihtiva etmemektedir. Bunun tersini davalı idare dosyada bulunan 16 mart 1974, 13 kasım 1975 günlü yazılarında, bu hasar bedelinin ödenmesine imkan olmadığını davacıya bildirmiştir.
Kaldı ki, dosyada bulunan 10.2.1978 günlü bilirkişi kurulu tarafından verilen raporda; iskele - kalıbın yıkılmasına sebep rüzgarın fevkalade hal olarak nitelenemeyeceği, yıkılmada, idarenin ihtarına rağmen iskele kalıbını yeterli olarak inşa etmeyen davacının kusurlu bulunduğu kabul edilmiş olmasına rağmen, bu rapora vaki itiraz üzerine, davalı idare vekilinin ibrazına muvafakat etmediği, sonradan davacı tarafından mahkemeye sunulan vesikalar üzerine aynı bilirkişi kurulunca verilen 29.8.1978 günlü ikinci raporda evvelki düşüncelerinin tamamen aksine yıkılmamış, esen şiddetli rüzgar hızına bağlanması suretiyle davalı idarenin tazminatla sorumlu tutulması ve mahkemece de birbirine aykırı düşen bu iki rapordan son defa verilen bilirkişi kurulu raporunun dayanak alınarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarda belirtilen nedenlerle, kararın davalı idare yararına (BOZULMASINA), 1.000 lira duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı idareye verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine 25.9.1979 gününde oybirliği ile karar verildi.