 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1979/4906
K: 1980/416
T: 29.01.1980
DAVA : Davacılar vekili tarafından, davalı Ali rıza aleyhine 12.06.1978 gününde verilen dilekçe ile ferağa icbar suretiyle tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 04.06.1979 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Beşiktaş 2. Noterliği'nce resen düzenlenen ve davalının Beşiktaş - Ortaköy'de kain ve tapunun 1115 ada 1 parsel sayısında kayıtlı 2/40 arsa paylı 4 nolu dairesini davacılara satış vaadine ilişkin 05.04.1973 gün 10566 sayılı sözleşme borç doğuran bir akit olması ve yasada öngörlen koşulları taşıması nedeniyle hukuken geçerlidir. Davalı, bu sözleşmede, en geç beş yıl içrisinde katı satış yapacağını ve ferağ takririnin vereceğini: 5 yılın sonuna kadar üçüncü kişilere satış vaadinde bulunması halinde peşyin aldığı yüzellibin lire ile aynı miktarda cezai şartı davacılara ödeyeceğini vaat etmiştir. 5 yıl içerisinde kati satış yapılacağına ve ferağ takriri verileceğine ilişkin taahhüt, sözleşmenin ifa olunacağı süreyi gstermektedir. Tayin edilen süre içerisinde sözleşme hükmünün yerine getirlmemesi, o sözleşmenin geçersizliğine neden olamaz. Zira, dosya kapsamı ve tapu sicil muhafızlığının karşılık yazısından çekişmeli dairenin 180 sayılı Yasa hükümleri gereyğince ikmtisap edildiği anlaşılmaktadır. 180 sayılı Yasa uyarınca tahsis edilen meskenlerin "edinildiği" günden itibaren 15 yıl içerisinde başkasına satılması veya herhangi bir suretle devir ve temliki yasaklanmıştır. Davalının, 15 yıl takyidli meskenin sözleşmede belirtilen süre içerisinde davacılara kati satış yapması ve ferağ takririni vermesi mümkün değildir. Bu bakımdan, 5 yıllık süre içerisinde davalnın takrire yanaşmadığı davacılar tarafından iddia ve isbat edilmedğine değinen kabulün de, hukuken bir anlamı yoktur. takyitsüresi içerisinde ferağ takriri verilmesi olanağı bulunmadığına göre, zamanaşımı da takyit süresinin bitiminden itibaren başlar. Bundan başka taşınmaz teslim edildiğine göre zamanaşımı savunması da dinlenilmez.
Diğer yönden, satış vaadi sözleşmelerine konulan cezai şart, tarafların sözleşmeden dönmeleri için değil, aksine o sözleşmenin hükümlerini yerine getirmek için kabul edilir. Olayda, davalı yönünden bu taahhütten kurtulma olanağı da yoktur. Çünkü, davacılar sözleşmede kararlaştırılan yüzellibin lira satış bedelini ödemekle kendi yükümlülüklerine yerine getirmişlerdir. BK.'nun 81. maddesi uyarınca, davalıdan da, edimini yerine getirmesini isteyebilirler. Bu durum karşısında davalı cezai şart ödemek suretiyle sözleşme hükümlerine yerine getirmekten kurtulamaz. Aksi halde, satış vaadi sözleşmesinin anlamı kalmaz. O zaman, hiçbir satış vaadi sözleşmesinin satıcı lehine yerine getirilmesi mümkün olamaz.
SONUÇ : Yukarıda, açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), istek halinde alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 1400 lira duruşma vekalet ücretinin Ali Rıza'dan alınarak davacılara ödenmesine, 29.01.1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.