 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1979/2568
K: 1979/3414
T: 14.06.1979
DAVA : Taraflar arasındaki zilyetliğe dayanan tescil davasından dolayı mahallli mahkemesinden verilen hükümün; dairemizin 16.1.1979 gün ve 1978/5910-1979288 sayılı ilamiyle bozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Kadastro, taşınmazların geometrik ve hukuksal yönlerin saptamayı amaçlar. Bir taşınmazın geometrik durumu belli edilmiş, hukkusal yönü saptanmamış ve malik hanesi açık bırakılmışsa kadastro işinin tamamlandığı söylenemez. Taşınmazla ilgili kadastro belgleri bu hal ile tapuya devredilmiş ve o şekilde sicile işlenmişse kuşkusuz, tapu sicilinden malikinin kim olduğu anlaşılamaz. MK. nun 639. maddesinin 2. fıkarası tap sicilinden malikinin kim olduğu anlaşılamayan taşınmazların zilyetlikle ve kazandırıcı zamanaşımı yolu ile mülk edinilmesine olanak tanımaktadır. Tapuya tescil edilmemiş bir mülkiyet hakkı, başkasının o taşınmazı zilyetlikle ve kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisabına engel teşkil etmez. Yeter ki taşınmaz niteliği itibariyle bu yolla iktisaba elverişli bulunsun.
Yüksek Hukuk Genel Kurulu'nun 28.11.1975 gün ve 8/509 esas, 1535 karar sayılı ilamlarında da değinilen ve benimsenen bu görüşten hareketle olayımıza gelindiğinde:
Kadastroca dava konusu taşınmazın malik hanesi açık bırakılmış ve o şekilde tapuya işlenmiştir. Herne kadar kadastro görevlilerince yapılacak ilanlar ve soruşturma üzerine sahibi bulunmayan taşınmazların devlet adına kaydolunması 2613 sayılı Yasanın 22. maddesi (H) bendi gereği ise de; böyle bir kayıt düşürülmediğine göre Devletin bu taşınmazın kayden maliki olduğu kabul edilemez. Kaldı ki; sözü edilen 22/H maddesi uyarınca Devlet adına düşürülecek kayıt, yine aynı madde gereğince hükmen mustehikki çaktığı takdirde onun adına düzeltileceği cihetle bu durumdaki taşınmazlar 1617 sayılı Yasa ile değişik 766 sayılı Kanunun 33. maddesindeki (kanunlar uyarınca Devlete kalan gayrimenkuller) olarak nitelendirilemez.
Dava konusu taşınmazın yangın yeri olduğu anlaşılmakta ise de, yangın yerinin zilyetlikle iktisabını önleyen bir yasa hükmü de yoktur.
Tescili istenen yerine 20 yılı aşkın zamandanberi malik gibi, çekişmesiz ve aralıksız davacının elinde bulunduğu dinlenen tanık sözleri ile isbatlandığından ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmediğinden MK. nun 639. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı koşullarını davacı lehiyen gerçekleştiğini kabulü ile tescil kararı verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunduğundan karar düzeltme isteği yerinde görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteğinin kabulüyle dairemizin bozma kararının kaldırılmasına ve mahkeme kararının ONANMASINA, 2613 sayılı Yasanın 38. maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına 14.6.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.