 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1979/5684
K: 1980/134
T: 17.01.1980
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul As.2.Ticaret Mahkemesince verilen 4.7.1979 tarih ve 819/356 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 15.1.1980 gününde davacı avukatı Türkan Yedier ile davalı avukatı Gündüz Aybay gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalının kaptan olarak yönettiği vekil edeni donatana ait Aydın Reis Tankeriyle Cerrahoğulları Umum nakliyat AŞ.'ne ait tankerin 1.3.1974 tarihinde çatıştıklarını, anılan çatma nedeniyle donatanlarca açılıp kesinleşen davada, davalı kaptanın %85 oranında kusurlu olduğunun saptandığını, davalının ihbara karşın, bu davaya müdahale etmiyeceğini bildirdiğini, kesinleşen hüküm nedeniyle girişilen takip sonucu diğer donatana (1.178.196) lira ödemek zorunda kaldıklarını bildirerek, bunun tahsiline karar verilmesini istemiş, birleştirilen dosyadaysa; kendi tankerlerinde oluşan zarar nedeniyle, davalının kusur oranına göre (887.622.78) liranın da tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili savunmasında, zamanaşımı itirazıyla birlikte, çatmada vekil edenin kusuru bulunmadığını donatanlar arasındaki davanın geç ihbar edilmesi ve savunma olanaklarının sınırlı kalması nedeniyle müdahale edilmediğini ayrıca taraf olmadıklarından kesinleşen hükmün kendilerini bağlamayacağını, çatma nedeniyle yasal sorumlulukları bulunmadığını kesinleşen dosyadaki geminin kusurunu saptayan bilirkişi raporunun dayanak yapılamayacağını, kusur konusunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, çatmadan doğan tazminat isteminin TTk.nun 1259/2. maddesine göre iki yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, donatan ve kaptanın, üçüncü kişilerin zararlarına karşı zincirleme biçimde sorumlu oldukları, birine karşı açılan davanın diğeri hakkında da zamanaşımını keseceği, hükmün kesinleşmesine göre rücu davasının yasal süresinde olduğu, kesinleşen hükme dayanak yapılan ve davalı kaptanda %85 oranında sevk ve yönetme kusuru saptayan uzman bilirkişiler raporunun gerekçeli ve inandırıcı görüldüğü, diğer gemi adamlarının kusurlu davranışları da ileri sürülmediğine göre, sevk ve yönetimden doğan çatma ve oluşan zarardan, TTK.nun 972 ve BK.nun 41 vd.maddeleriyle 55. maddesi hükümleri uyarınca davalı kaptanın sorumlu olacağı, ödeme ve kusura göre zarar tutarına itiraz edilmediği gerekçesiyle toplam (2.065.818.78) liranın tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1 - Dava; davacı donatana ait ve davalı kaptanın yönettiği tankerle, dava dışı bir şirkete ait tankerin çatışması sonucu, donatanlar arasında kesinleşen hüküm uyarınca; kusur da gözetilerek, davacı donatanın kendi gemisinde oluşan zararla, karşı gemiye ödemek zorunda kaldığı tazminatın, davalı kaptandan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Kaptan; Geminin sevk ve yönetimiyle görevli ve bundan doğrudan sorumlu olan kişidir. TTK.nun 972. maddesi hükmü uyarınca, tüm işlerinde, önlemli (tedbirli) bir kaptan gibi davranmak zorundadır. Anılan yasa, kaptanın tüm görevlerini yaparken, göstermekle yükümlü olduğu özen ve önlemin derecesini, nesnel (objektif) olarak saptamış durumdadır. Bu nedenle, önlemli bir kaptanın göstereceği özeni göstermeyen, başka bir anlatımla, geminin sevk ve yönetiminde kişisel kusura saptanan kaptanın, oluşan zarardan sorumlu olacağını kabul yasa gereğidir. (TTK.972,973,BK.98,41 vd). Bu nedenlerle, kaptan; kusurlu davranışıyla donatana verdiği zararlardan sorumlu olduğu gibi, 3. kişilere verdiği ve donatanın sorumlu olduğu zararlardan da sorumludur. Bunun dışında, Borçlar Yasasının haksız eyleme ilişkin hükümleri uyarınca, üçüncü kişilere verdiği zarar nedeniyle kişisel sorumluluk da taşır. Çatmada, kaptanın kusurlu davranışı saptanırsa, donatan, hem kendi gemisindeki zararı, hemde kesinleşen hüküm uyarınca, karşı gemi için belirlenen zararı, kusur oranını da gözeterek, kaptandan rücuen istiyebilecektir. Yasa, kaptanın sorumluluğu bulunan hallerde, kişisel sorumluluğu öngörmektedir.
Belirlenen bu yasal durum karşısında olayda, davalı vekilinin, kaptanın sorumlu olamayacağına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ayrıca, kaptanın donatana karşı sorumluluğu, sözleşmeden doğmaktadır. Hizmet ilişkisi nedeniyle ve Borçlar Yasasının 126. maddesi hükmü uyarınca, 1.3.1974 olan çatma tarihine göre, 5 yıllık zamanaşımı süresi de dolmamıştır. Bunun dışında, karşı gemideki zarara ilişkin davanın süresinde aşılmış olması, kaptanın kişisel ve zincirleme sorumluluğu bulunması karşısında kesinleşme ve ödeme tarihleri uyarınca rücu için, TTK.nun 1259/2. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi de geçmiş değildir.
Bu nedenlerle, davalı vekilinin, aşağıdaki bend dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmektedir.
2 - Kusurlu davranışlarından sorumlu olan kaptanın, olaydaki kişisel kusurunun, somut olgular dayanak yapılarak açık biçimde saptanması gerekir. Başka bir anlatımla; davalının, önlemli (tedbirli) bir kaptan gibi davranıp davranmadığının belirlenmesi konusu; her olayın kendine özgü niteliği ve oluşumundaki özellikler gözetilerek, saptanıp takdir olunmalıdır.
Davalı vekili savunmasında, çatmada kişisel kusurlarının bulunmadığını, çatmanın diğer gemi adamlarının hatalı davranışlarından doğmuş olabileceğini ileri sürmektedir. Kusura dayalı sorumluluk karinesinin, tersinin kanıtlanması mümkündür. Kusursuzluğunu kanıtlayan kaptan, sorumluluktan kurtulur. Bu nedenle söz konusu savunmanın araştırılması zorunludur.
Davalı kaptanın taraf sıfatının bulunmadığı, donatanlar arasındaki kesinleşen hükme dayanak yapılan ve salt gemi kusurunu saptayan bilirkişiler raporu, bu davada davalı kaptanı bağlamaz. Açılan davanın, davalı kaptana ihbar edilmesi, bu yasal ilkeyi değiştirecek nitelikte değildir. Bunun dışında söz konusu hükme dayanak yapılan bilirkişiler raporu, TTK.nun 1218. maddesine göre çatmadaki donatan kusurunu saptamaktadır. Kaptan kendi gemisinde çalışan gemi adamlarına karşı, istihdam eden kişi durumunda değildir. İstihdam eden donatandır. Bu nedenle, kişisel yada onları gözetiminde kusuru bulunmadığı sürece, sorumluluğu söz konusu olamaz.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; Çatmada, kaptan dışındaki gemi adamlarının da kusurlu bulunup bulunmadığı araştırılarak, kaptanın kişisel kusurunu saptama yönünden, yeniden uzman bilirkişiler incelemesi yaptırılıp, sonucuna göre hüküm oluşturmaktır.
Bu nedenle, davalı vekilinin kusura yönelik temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda bir nolu bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE iki nolu bentte yazılı nedenle, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, taraf vekilleri geldiklerinden, (3000) lira duruşma vekillik ücretinin davalı yararına davacıdan tahsiline ve ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 17.1.1980 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.