 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1979/480
K: 1979/2529
T: 10.05.1979
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Vakfıbekir Sulh Hukuk Hakimliğince verilen 11.4.1978 tarih ve 118/98 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı banka vekili Vakfıbekir şubesine tahsile verilmiş ve borçlusu davalı olan 25.11.1976 vadeli (3000) liralık bononun başka bir şubeye gönderilmesi sırasında postada kaybolduğunu ileri sürerek senedin iptali ile bedelinin davalı tarafından bankaya tevdiine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevabında senet bedelini ödediğini ve borçlu bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece senet iptali ile ilgili gerekli usuli işlemler yapıldıktan sonra muhatabın bonoyu ödemekten men edilmesine bononun iptaline ve davalının vadesi gelmiş bono bedeli 3000 lirayı davacı bankaya tevdi etmesine karar verilmiştir.
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Zayi olan bonunun iptali için açılacak davaların hasımsız olması lazımdır. Zira borçlunun veya senetten sorumlu olan diğer kimselerin hasım gösterilmesi suretiyle açılacak davaları sonunda verilecek olan iptal kararları bu kimselerin mükerrer ödemede bulunma tehlikesi ile karşı karşıya gelmelerine neden olabilir.
Bilindiği gibi TTK.nun 557. maddesi hükmüne göre senette yerleşen hak senetten ayrı olarak dermeyan edilemeceği gibi başkalarına da devredilemez. Buna göre senede dayanarak istemde bulunan kimsenin behemehal senid elinde bulundurması gerekir. Ne varki, her kuralın olduğu gibi başkalarına da devredilemez. Buna göre senede dayanarak istemde bulunan kimsenin behemahal senedi elinde bulundurması gerekir. Ne varki her kuralın olduğu gibi bu kuralın da istisnaları vardır. İşte zayi olan bonunun iptaline dair verilen kararlarda bu istisnalardan birisidir. Çünkü bu halde davacıya senedi ibraz edememesine karşın senette yazılı hakkı dermeyan etmesine olanak verilmiş olur.
Ancak alınan iptal kararına müsteniden bono bedelini tevdi eden veya doğrudan doğruya davacıya ödeyen borçlunun kaybolduğu iddia edilen senedine sonradan yetkili hamil tarafından ibraz edilmesi halinde ona karşı ödeme def'inde bulunması mümkün olamayacağı için (TTK.599) ikinci kez senet bedelini ödemesi icap eder. Her ne kadar bu ödemeden sonra borçlunun iptal kararında davacı görünen kimse hakkında bir istirdat davası açabileceği düşünülebilirse de böyle bir davanın mesmu olabilmesi için evvelemirde iptale ilişkin kararın iptali lazım gelir. Borçlunun böyle bir iptal davası açabilmesi için de bononun iptaline dair kararın hasımsız olması gerekir. Aksi takdirde borçlu bakımından ortada kesin hüküm mevcut olacağından ve kesin hükmün iptali de söz konusu olamayacağından borçlunun hakkını istihsal etmesine imkan verilmemiş olur.
Kambiyo senetlerinin güven içerisinde tedavül etmeleri temel ilkesinin zedelenmesini önlemek ve senet karşılığında ödemede bulunan borçlunun durumunun ağırlaştırmamak bakımlarından önemli olan ve bu itibarla da kamu düzeni ile ilgili bulunan bu hususların mahkemece re'sen nazara alınması ve bunun sonucu olarak hasımlı açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü cihetine gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 10.5.1979 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.