 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1979/37
K: 1979/147
T: 18.01.1979
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Ankara 7. Asliye Hukuk Hakimliği)'nce verilen 24.10.1978 tarih ve 208/602 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin üresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko sigortalı araca, davalı idareye ait aracın tam kusurlu şekilde çarparak hasara neden olduğunu bu nedenle muaffiyet dışında 27.790 liranın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında, davada ticaret mahkemesinin görevli bulunduğunu, bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, olay anında araç ve şöförünün resmi bir görevde olmadığını şöförce mesai dışında izinsiz olarak daire önünde aracın götürülüp kazaya neden olması karşısında idarelerinin sorumlu olamayacağını kusur hasar miktarını kabul ettiklerini bildirecek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece Orman Genel müdürlüğü'nün 27.07.1978 günlü yanıtına göre, olay gün ve saatinde aracın resmi görevde olmadığını ve olan olay saatinin genel görev saati bitiminden sonra oluştuğuna göre kusurun ve husumetin yönünden reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Karayolları Trafik Kanunu'nun 50. maddesinin 1. fıkrası gereğince motorlu taşıtların kullanılmasından doğacak zararlardan araç sahipleri hukuken sorumludur. Aynı maddenin 2. fıkrası gereğince araç sahipleri zararın mücbir sebepten veya kazaya uğrayan veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğinin yahut kendisinin efal ve harekatından sorumlu olduğu kimselerin kusurunun bulunmadığını isbat ederse mesuliyetten kurtulur. Aynı maddenin 4. fıkrası gereğince mecburi mesuliyet sigortasının haddi içinde kalan zararlar içinde genel hükümler ve dolayısıyla BK.'nun 55. maddesi ve bu maddeye dayanılarak kusursuz mesuliyete ilişkin 27.03.1957 tarih ve 1/3 sayılı içtihadı birlişterme kararı uygulanması gerekir. Bu nedenle davalı idare şöförünün olaydaki durumunun sözü geçem madde ve içtihadı birleştirme kararı dairesinde bir incelemeye tabi tutularak sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu yönlerden hiçbir inceleme yapılmaksızın husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda da açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı görünen hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 18.01.1979 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.