 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1979/2813
K: 1979/3468
T: 28.06.1979
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Kaman As. Hukuk Hakimliğince verilen 15.31979 tarih ve 383/93 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 26.6.1979 gününde davacı avukatı ........ ile davalı (E.) avukatı .......... gelip diğer davalı avukatı tebliğata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tara avukatı dinlendikten sonra, vaktin darlığından ötürü, işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalılar (E., M. ve N.)'ye ait otobüsle yolculuk yaparken diğer davalıya ait kamyonla çarpışması sonucu sol kolunu kaybettiğini, bundan önceki aynı konuda açılan davada saklı tutulan hak gereğince 653.755 lira tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde davanın iki yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve bu sürenin de dolduğunu savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın iki yılık zamanaşımı süresi içinde açılmadığından reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1 - (....................................)
2 - Ancak, diğer davaılar otobüs sahibi olup davacı ile aralarındaki hukuki ilişki (yolcu taşıma sözleşmesinden) kaynaklanmaktadır. Her ne kadar TTK.nun konu ile ilgili 767/1. maddesinde, taşıma mukavelesinden doğan bütün alacakların 1 yılda zamanaşımına uğrayacağı hükme bağlanmış ise de, aynı maddenin 5. fıkrasında, ağır kusur halinde cimani zarar ve ölüm hallerinde bu hükmün uygulanmayacağı açıklanmış bulunmaktadır. Taşıyıcı olan davalılar yolcuları sağ ve salimen yerlerine ulaştırmakla yükümlüdürler. Önceki dava sebebiyle alınan bilirkişi raporunda ise davalıların sahibi oldukları otobüsün kazanın oluşmasında % 60 oranında kusurlu bulunduğu da saptanmştır. Bu durumda ağır kusur nedeni ile taşıyıcı davalıların sorumluluğu, kökleşmiş Yargıtay iİçtihatlarına göre, 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Dava tarihi ile olay tarihi arasında bu süre dolmamış bulunmasına göre, taşıyıcı sıfatını haiz davalılar (E., M. ve N.) hakkındaki fazlaya dair saklı tutulan hak gereğince açılan budavanın incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde, zamanaşıman uğradığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentet açıklanan nedenlerle davalı (M.M.) hakkındaki davanın reddine ilişin temyiz sebepleri yerinde görülmediğinden reoddi ile onun yönünden hükmün ONANMASINA, ancak (2) nolu bentte açıklanan nedenler ile davacı vetkilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile diğer davalılar yönüden hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 3000 lira duruşma vekillicik ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine ve ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 28.6.1979 tarihinde çoğunlukla karar verildi.
KARŞI OY
TTK.nun 767/5. maddesinde taşıyıcının hilesi veya ağır kusuru yüzünden yolcu geç ulaşmış veya meydana gelen bir kaza neticesinde cismani zarara uğramış yahut ölmüş ise, taşıyıcının bu maddedeki bi yıllık zamanaşımına tabi olmadığı, bildirilmiştir. Ağır kusur şartı yolcunun hem geç ulaşmasında, hem de cismani zarara uğraması veya ölmesi hallerinde aranması gereken koşuldur. Her cismani zarar veya ölüm hali, muhakkak ağır kusur soncu olmayabilir. Ağır kusur, kast yahut kasda yakın ağır ihmal hallerinde söz konusu olabilir. Bu nedenle olayda bu anlamda bir ağır kusur olup olmadığı araştırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bozmanın, taşıyıcı yönünden, bu gerekçelerle yapılması kanaatiyle çoğunluğun bozma gerekçesine bu nedene karşıyım.