 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1979/2160
K: 1979/3061
T: 07.06.1979
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Gaziantep 2. Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 29.12.1978 tarih ve 612/877 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonragereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili ile davalıların (.... İplik Sanayi ve Ticaret A.Ş.) ni kurduklarnı yapılan seçim sonucu, müvekkilinin yönetim kurulu başkanlığına, davalılardan Hasan ve Osman'ın üyeliğine getirildikleri, şirketin 20.9.1977 gününe kadar normal şekilde yönetildiğini, bu tarihten sonra diğer iki yönetim kurulu üyelerinin, denetçi ile de anlaşarak şirketi ele geçirme girişimlerinde bulunduklarını, müvekkilini şirket fabrikasına veidarehanesine sokmadıklarını, kayıtları başka yere taşıdıklarını, usulsüz olarak, müvekkilinin temsil yetkisini kaldırdıklarını kararlar aldıklarını yönetim kurulu toplantı çağrılarının sonuçsuz kaldığını ve engellendiğini, müvekkiline zimmet çıkarıldığını, kayıtlarla tahrifatlar yapıldığnı belirterek şirketin devamının imkansız hale gelmesi nedeniyle, feshine, tasfiye memuru seçilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili savunmasında, iddiaların doğru olmadığını tek imza ile şirketi temsil yetkisini eline geçiren davacının şirketi kendi çıkarları doğrultusunda yönetmeye başladığını normal genel kurul toplantısını yaptırmadığını, bu yönden mahkemeden karar alındığını, ileri sürülen nedenlerin fesih için yeterli bulunmadığını, ayrıca şirketin süresiz kurulduğundan, 6 ay öncesinden ihbar yapılmadığını, ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve belgelere göre, davacı tarafından ileri sürülen nedenlerin, BK.nun 535/7 ve TTK.nun 434/2 maddelerinde yazılı şirketin feshini gerektirir nitelikte olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü,davacı temyiz etmiştir.
1- Yukarda da özetlendiği gibi dava, davacının ortak bulunduğu, aile şirketi niteliği taşıyan 6 kişilik (.... İplik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi" unvanlı anonim şirketin mücbir sebeplerle ve şirketin amacının gerçekleşmesinin imkansız hale geldiği iddiasıyla fesih ve tasfiyesi istemini içermektedir.
2- Dava, davacı ortak tarafından, anonim şirketin diğer ortakları hasım gösterilerek açılmıştır. (Anonim Şirket), ortaklarından ayrı bir tüzel kişiliğe sahip bulunduğu için, davanın şirketten ayrı özel kişilikleri bulunan davacı dışındaki 5 ortak adına açılması yasaya aykırıdır. Diğer konular incelenmeden davanın bu yönden yani (husumet) noktasından reddi gerekmektedir.
3- Anonim şirketlerin infisah nedenlerini 9 fıkra halinde açıklayan TTK.nun 434. maddesinde, bu tür şirketlerin (muhik sebeplerle) feshedilmesi olanağı öngörülmemiştir.
a) Uygulama e doktrin de anonim şirketlerin haklı sebeplerle feshi olanağı bulunmadığı yolundaki bu görüşü doğrulamaktadır.
aa) Dairemizin 26.3.1963 tarih ve 3484/4856 sayılı içtihadı bu doğrultuda olup anonim şirket ortaklarının (muhik sebeplere) dayanarak, şirketin feshini dava etme hak ve olanağının bulunmadığını hükme bağlamaktadır (Bkz. Banka ve Ticaret Hukuku dergisi, C.II, s.4, sh. 711).
bb) Doktrinde de ortakların anonim şirket aleyhine (muhik sebeplere) dayanarak dava açma, şirketin fesih ve tasfiyesini isteme hakkının bulunmadığı kabul edilmiştir. Örneğin Prof.Dr.Halil Aslanlı "Anonim Şirketler" adlı eserinin 3. cildinin 166. sayfasında bu konuda aynen şöyle demektedir : (Kaideten anonim şirket, velev ki muhik sebepler bulunsa bile, pay sahiplerinden birinin talebi üzerine mahkeme kararıile feshedilemez. Anonim şirketler hakkında kamunun saydığı fesih sebepleri sermaye şirketi bünyesi icabı tahdidi vasıf taşır). (Aynı görüş için Bkz. Prof.Dr.reha Poroy - Dr.Ünal Tekinalp ve Dr. Ersin Çamoğlu - Ortaklıklar Hukuku Cilt 2 Sh. 130-131-132-133).
b) TTK.nun 1. ve 138. maddeleri delaletiyle, BK.nun 535. ve 536. maddelerinde yer alan adi ortaklıkla ilgili hükümlerin dava konusu olayda uygulama olanağı yoktur. İsviçre Borçlar Kanununun 736/4. maddesinde olduğu gibi BK.nun sözü edilen hükümlerine açıkca yollama yapabilirdi. TTK.nun 434. maddesinde anonim şirketin infisah nedenleri detaylı ve açık olarak sayılmış ve (muhik sebeplerden) söz edilmemiş, ayrıca Borçlar Yasasının anılan maddelerine bir atıfta yapılmamış olmasına göre, TTK.nun 434. maddesinde bir boşluk bulunduğunu da iddia edilemez.
c) TTK.nun 434. maddesinde 6. bendinde esas mukavelede bir fesih sebebi tayin edilmiş ise onun gerçekleşmesi halinde de, anonim şirketin infisah edeceği kabul olunmuştur. Bu hükme nazaran dava konusu şirket statüsünde, şirketin muhik sebeplerin gerçekleşmesi halinde feshedilebileceği yolunda bir hüküm konulmuş olsaydı davacının (muhik sebeplere) dayanarak anonim şirket tüzel kişiliği aleyhine böyle bir dava açma olanağı doğabilirdi. Oysa ki şirket statüsünde böyle bir hüküm de yoktur.
3- Dava konusu olayda, ileri sürülen vakıaların şirketin devamını ve amacının gerçekleşmesini imkansız hale getirdiği de iddia olunarak TTK.nun 434. maddesinin 2. fıkrasına dayanılmış ise de, şirketin kötü yönetimi, kar v zarar hesapları ile ilgili hususlar, dayanılan 2. fıkranın kapsamına giremez. Bunlar şirketin iç bünyesine ilişkin hususlardır. Şirketin amacının gerçekleşmemesi veya gerçekleşmesinin imkansız hale gelmesi, şirket yönetimi dışındaki olaylarla mümkündür. Örneğin; bir tünel açmak için kurulan anonim şirketin amacının tünel açılacak dağın granit çıkması, tünel açmağa olanak vermemesi, sonucu gerçekleşememesi yahut, bir malın ithali için kurulan şirketin, bu malın ithalinin kanunla yasaklanmasından ötürü amacının husulünün imkansız hale gelmesi gibi.
Şu duruma göre husumet ve açılış şekli yönünden reddi gereken davaya bakılıp hüküm tesisi yerinde değilse de dava reddedilmiş olduğundan sonucu itibarıyla doğru olan yerel mahkeme kararının onanması gerekmektedir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle sonucu bakımından doğru olan yerel mahkeme hükmünün (ONANMASINA), davalılar vekili duruşmaya geldiğinden, tarife gereğince tayin olunan 3.000 lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine 7.6.1979 tarihinde oybirliği ile karar verildi.